Zehirli Mantarlar
Zehirli Mantar Tanınmasında Halk Arasında Yerleşmiş Yanlış İnanışlar
1) Mantar pişirilirken içine gümüş kaşık veya yüzük sokulur siyahlaşırsa zehirlidir.
Böyle bir inanışın mantarın yenen veya zehirli olduğunu belirtmesine bilimsel olarak imkân yoktur. Gümüşün siyah olması demek, sülfür veya oksit teşkil etmesiyle mümkündür. Buna sebep olabilecek Oksijen veya kükürt maddelerinin kimyasal reaksiyonlarda bunu yapabilirler. Bunlar zehir maddelerinin içinde bulunabileceği gibi, mantar proteininin içinde de bulunan maddelerdir. Mantara bir gümüş parçası sürülmekle asla siyah olmaz. Gümüşün siyah olması veya olmaması bir mantarın yenen mantarmı yoksa zehirli mantarmı olduğuna bir ölçü değildir.
2) Mantarın yanında veya yakınlarında demir parçası varsa o mantar zehirlidir.
Yetişen mantarların yanında bulunan demir parçasının mantarın zehirli olmasına sebep olmaz. Mantarın zehirli olması o mantarın genetiksel özelliğine bağlıdır, yetiştiği yerle ilgisi yoktur.
3) Ağaç üzerindeki mantarlar yenir, zehirlisi yoktur.
Evet ağaçlar üzerinde yetişen mantarların büyük kısmı yenir, Fakat genelleme yapmaya imkân yoktur. Ağaçlar üzerinde yetişen hafif zehirli mantarlar vardır. Özel kısımda bununla ilgili örnek bulacaksınız.
4) Böceklerin yediği mantarlar zehirli değildir.
Böceklerin bir mantarı yemesi veya yememesi onun zehirli olup olmayacağı konusunda ölçü olamaz, böceklerin sindirim sistemi ve diğer organları insanlarla veya memelilerle aynı değildir. Fakat öldürücü zehiri olan Amanita verna ve Amanita phalloides gibi mantarları böceklerin yediğini gördüm ama böcekler öldümü ölmedimi bu belli değil. Böcekler için ani öldürücü olan insektisitlerin memelilere aynı tesiri göstermediği evlerimizde kullandığımızdan belli oluyor. Yalnız sığır ve koyun gibi hayvanların zehirli mantarları yemediğini, yenen mantarları ayırdığını gözledim, zannederim bunu içgüdüsel olarak ayırıyorlar.
5) Belli bir bölgede yetişen mantarların yenen veya zehirli olduğu söylenir.
Bu görüş daha çok köylüler arasında yaygındır. Köylerinin belli yerlerinde yetişen mantarların yendiğini veya zehirli olduklarını söylerler. Araştırmalarımda köyleri gezerim bana hemen cevap verirler «Yakacık tepesindeki mantarlar avuludur aman yemeyin ölürsünüz» giderim onların dedikleri bölgelere bir tek dahi zehirli mantara rastlamam. Bir mantarda milyonlarca spor olduğu düşünülürse bu kolayca çevreye yayılabilir. Onun için yukarıda yazılan sözde geçersizdir.
6) Zehirli mantarları tuzlu ve sirkeli bol su ile yıkanırsa mantarın zehiri kalmaz.
Halk arasında oldukça yaygın bir görüştür, Bazı hafif zehirli mantarlar için belki geçerli olabilir. Zehirli mantarların zehiri hücrelerinin içinde olduğu düşünülürse, bunun hücreden tamamen çıkarılıp atılması bukadar kolay olmaycaktır. «Hafif zehirli» veya «Ciğ olarak yenmez» denilen mantarlar için yararlı olur. Beyaz sütlü mantarları tuzlu suda yatırmadan yenirse hafif sarhoşluk verdiği bilinir, halkımızın çoğu bu cins mantarları tuzlu suda 3-4 saat beklettikten sonra yediklerini, gördüm. Öldürücü zehir taşıyan mantarı «Ben tuzlu ve sirkeli su ile yıkadım birşey olmaz» diye yiyenleri intihar etmek için yediklerini düşünürüm.
7) Kurutulan mantarın zehiri kalmaz.
Bazı mantarların kurutulmakla zehiri azalır, aradan 6 ay gibi zaman geçerse tamamen zehirsiz olur. Buna en iyi örnek Boletus satanas’ı (özel kısımda tanıtıldı) verebilirim. Öldürücü özellik taşıyan mantarlar için geçerlikte değildir.
8) Mantar zehirli değildir, mantara zehir yılanlar tarafından verilir.
Zehirli mantara zehir dışarıdan verilmez, zehir mantarın bünyesinde meydana gelir. Yılanların çok göründüğü aylarda olan, mantarların zehirli olduğunu bilimsel metodlarla yorumlamak mümkün değildir.
9) Mantarı yoğurtla yersen, zehirlenme olmaz.
Öldürücü zehir maddesi ihtiva eden mantarlar için geçerlikte değildir. Bazı zehirlenmelerden sonra yoğurt verildiği gerçektir, ama zehirli mantarı yoğurtla yersen, zehirlenme yapmaz demek doğru değildir.
10) Mantarın yenen ve zehirli olduğu belli olmaz, 40 yıllık mantarcı, mantardan zehirlenerek öldü,
Bu söz Türkiye’de özellikle aydınlar arasında yaygındır. Kırlarda, ormanlarda senelerce gezen, çoban, avcı ve benzeri kimselerde mantar toplar. Kendisi yediği gibi, çevresine de yedirir. Bu gibi kişiler halkın gözünde mantarları çok iyi tanıyan MANTARCI olarak bilinir. Bu ve bunlara benziyenleri mantarcı olarak kabul edersek yukarıda yazılan söz doğru olur.
Gerçek mantarcı, Bilimsel kitaplarla, tabiatı ve laboratuvarını birleştirebilen kimselerdir. Şüphesiz ki belli bir alanda yetişmek için o alanda yazılmış kitabı bilgilerin büyük kısmına hakim olmak gerekir. Mantar kitaplarındaki bilgilerle, Tabiattaki araştırmalar birleştirilir. Buna rağmen şüphe arzeden durum varsa laboratuvarda deney hayvanlarına yedirilerek tesir durumları incelenir. Mantar yedirilerek ölen hayvanlar otopsileri incelenerek hangi organlara ne derece etki ettiği araştırılır. Bunlardan sonra bir mantara YENEN, YENMEZ veya ZEHİRLİ olarak tanımlayabiliriz. İşte bu kitabın içindeki bilgileri sizlere bu şekilde hazırlayıp veriyoruz.
Bilimsel çalışmalara dayanan eserler, insanı yanıltmayacağı gibi 40 yıllık mantarcıyı da mantardan öldürmeyecektir.
Mantardan milyarlarca lira döviz temin eden milletler, hem gıda sorunlarına yardımcı oluyorlar, hemde memleketlerinin ekonomilerine katkıda bulunuyorlar. 20 nci yüzyılın sonlarının geldiği bu yıllarda biz hala bu konulara gereken önemi veremeyecek miyiz?