Zayıflık da şişmanlık gibi sağlık riskleri taşıyan bir durumdur. Zayıflık kişinin vücut kitle indeksinin 18.5den düşük olması ile tanımlanır. Şişmanlığın tesbitinde kullanılan formul zayıflık tesbitinde de geçerlidir. Kişinin kg cinsinden vücut ağırlığı, boyunun metre cinsinden karesine bölünür. Vücüt kitle indeksi kg/m2dir. Örneğin 1.78 boyunda ve 56 kilogram ağırlığında bir delikanlı zayıftır çünkü vücut kitle indeksi 56/(1.78×1.78)=17.7dir. Diğer bir kriter de insanın ideal vucüt ağırlığından %20 daha fazla zayıf olmasıdır. İdeal kilo toplumdan topluma, cinsiyete ve yaşa göre değişmektedir. Vücut ağırlığının zayıf olmasının olumsuz sağlık sonuçları olduğu gibi bireyin karakterine de negatif etkileri olabilir. Zayıf kişilerin vücut dirençleri düşük olur, kolaylıkla mikrop kapabilirler. Normal kilolu bir kişinin bağışıklık sistemi bu mikropları kendi akyuvarları ile temizlerken zayıf kişilerde bu her zaman mümkün olmamaktadır. Zayıf kişilerin vücut direnci de zayıftır. Verem hastalığı, zatürre, solunum yolu hastalıkları, böbrek iltahabı ve tifoya yakalanmaları daha kolaydır. Bazı kanser türleri zayıf kişilerde daha fazla görülür. Zayıflık bireyin özgüvenini olumsuz etkiler ve dış görünüşe çelimsizlik ve kuvvetsizlik olarak yansır. Zayıf kişiler bu özellikleri dolayısı ile komplekse girebilirler ve karşı cinsten insanlar ile ilişki kurmakta çekinirler. Bu özellikle zayıf erkeklerde kız arkadaşlarına yetememe ve cinsel performans gösterememe korkusu ile belirginleşir. Bu durumda beslenme girişimlerinin ve psikolojik destek tedavisinin önemi ortadadır. Zayıflık iki tipte görülür. Birinci tipte zayıf kişi enerjetiktir, çok hareketlidir. Yaşıtlarından çok fazla yemesine rağmen bir türlü kilo alamaz. Burada zayıflığın nedeni hastalık değil devamlı fizik aktivitede bulunulmasıdır. Bu tipte olan zayıfların metabolizmaları hızlı çalışır ve yedikleri yiyecekleri çok çabuk yakarlar. Kilo almaları imkansızdır. Bu kişiler zayıflıkları dolayısı ile endişe etmemelidirler. Devamlı hareket etmeleri spor vazifesi gördüğünden vücut dirençleri artar, hastalıklara zor yakalanırlar. İkinci tip zayıflıkta ise bireyde enerji yoktur, hareket etmek için kendinde yeterli kuvveti bulamaz. İştahı kapanmıştır. Yemek yiyemez hatta canı abur cubur bile atıştırmak istemez. Bu kişiler tatlı veya çikolata yediklerinde kan şekerleri düşer; hipoglisemiye girebilirler. Vücutlarında yağ hücrelerinin sayısı azalmıştır. Bu yüzden enerji ve yağ depolayamazlar. Bu tür zayıflık sorunu olanlar altta yatan başka hastalık olup olmadığını araştırmak için tam bir check-uptan geçmelidirler. Bu tip zayıflığı olanlar kendilerini devamlı yorgun hissederler, canları hiçbir şey yapmak istemez. Yetersiz beslenme ve aşırı hareket yanısıra fazla sinirli olmak da zayıflık nedenidir. Duygusal dünyanın değişmesi bazı kişilerde iştah açıp şişmanlığa neden olurken bazıları içlerine kapanıp, üzüntüden yemek yiyemez duruma gelirler. Barsak sisteminin hızlı çalışıp, ishale neden olması da zayıflamaya neden olur. Spastik kolon hastalığı olanlarda barsak sapzmları, ishal ve kabızlık atakları mide-barsak sisteminin düzenini şaşırtır. Barsak parazitleri ve solucanları alınan besin maddelerini tüketerek özellikle çocukların kilo almalarına engel olurlar. Şeker hastalığı olanlarda zayıflama iştahsızlık ve böbrek yoluyla şeker kaybı dolayısıyla görülür. Bu durumda insülin tedavisi yapılarak şeker metabolizması düzenlenir, birey kilo almaya başlar.Zayıflama ile seyreden en önemli hastalık tiroid bezlerinin hızlı çalışması, tıp dili ile hipertiroidi halk tabiri ile iç guatrdır. Bu durumda yükselen tiorid hormonları bünyeyi zehirler, metabolizmanın çok hızlı derecede çalışmasına ve bol iştah ile yemek yense dahi kilo kaybına neden olurlar. İç guatr teşhisi için T3,T4, TSH testi yapılmalı, teşhis konulursa derhal ilaç tedavisine başlanmalıdır. Karaciğer veya böbrek hastalıkları gibi önemli organların hasarlarında da vücutta zayıflama görülür. Fazla alkol içenlerin kolları ve bacakları zayıflar; ancak göbekleri büyür. Zayıf kadın üreme ve çocuk doğurma konusunda birçok dezavantajlara sahiptir. Zayıf kadınların yağ dokusu azdır. Oysaki kadınlık hormonu östrojenin vucütta tam etkisini gösterebilmesi için vucütta minumum bir yağ dokusu olmalıdır. Bu yağ dokusu yoksa adet düzensizlikleri ve yumurtlayamama ve sonuçta kısırlık oluşur. Kısırlık kilo alma ve yağ dokusunun yerine gelmesi ile çözümlenir. Zayıf bir kadın hamile kaldığında vücut depoları hem anneyi hem de bebeği beslemek zorundadır. Hamilelikte plasentadan salgılanan hormonlar zayıf kadınların hamilelikte problem yaşamamasına yol açar. Özellikle plasental süt hormonu bebeğe şeker geçişini arttırır ve bebek beslenmesini sağlar. Zayıf kadınların hamilelikte dengeli beslenmesi de bebek sağlığı için önemlidir. Gebelikte yetersiz beslenme bebeğin düşük doğum ağırlıklı olması veya vücut direncinin zayıf olmasına yol açabilir.Zayıflığın en önemli nedenlerinden biri ise günümüz gençlerinin aşırı miktarda sigara kullanmasıdır. Özellikle kilo problemi olan genç kızlar sigarayı zevk aracı yerine kilo verme metodu olarak görmektedirler. Zayıflamak istediklerinde sigara tüketimini arttırmaktadırlar. Sigaradaki nikotin maddesinin iştah kapatıcı ve metabolizmayı arttırıcı etkisi vardır. Bu yüzden sigara bırakıldığında birey yemeklerden ağzındaki acı tad gittiğinden daha fazla haz almaya başlar. Kilo almak isteyen bir kişi sigara içmeyi mutaka bırakmalıdır. Sigara bırakılınca ortlama 4 kg alınır. Günümüzde gazete ve televizyonların hep aşırı zayıf manken ve sanatçıları ön plana çıkarması gençlerde yanlış rol modelleri seçimine ve kendi vucüt ağırlıklarının onlar gibi olması beklentisine yol açmaktadır. Bu durum yeme davranışı bozuklukları olan anorexia nervosa ve bulimia hastalıklarına yol açabilmektedirler. Bu iki hastalıkta birey kendi kilosundan rahatsızdır ve devamlı zayıflamak ister, sağlığı için zararlı olabilecek kilolara inmekten çekinmez. Anorexia nervosada zayıflama yemek yememe ve aşırı spor yapmakla; bülimiada ise yediklerini kendi isteği ile çıkartarak olur. Bu tür yeme davranışı bozukluklarının tedavisi çok zordur. Sporcularda da yeme davranışında bozulmalar, kilo alma korkusu ve gereksiz zayıflama problemine günümüzde çok sık olmasa da artan oranlarda rastlanmaktadır. Sporcu beslenmesi özel bir konudur ve bunun için endokrinoloji ve diyet uzmanlarına danışılmalıdır. Zayıf kişinin şişmanlatılması bir ekip işidir. Bu ekipte endokrinoloji ve metabolizma uzmanı zayıf kişinin ilk değerlendrmesini yapma, zayıflığa sebep olabilecek hormon hastalıkları, şeker hastalığı, iç guatr ve metabolizma hastalıklarının olup olmadığını bulmak ile sorumludur. Bu hastalardan tiroid tetkikleri, açlık kan şekeri, böbrek ve karaciğer fonksiyonları istenmeli, demir eksikliği ve kansızlık araştırması yapılmalıdır. Testler sonucu tesbit edilen hastalıklara yönelik tedavi edici önlemler alınmalıdır; gerekirse ilaç tedavisi yapılmalıdır. B vitamini, antioksidan vitaminler E vitamini ve selenyum vücut zindeliğinin kazanılmasına yardımcı olurlar. Bir sonraki aşamada diyet uzmanı devreye girer.