Zayıflamak için şok diyetlere ve mucize reçetelere bel bağlamaya gerek yok. Ucu bucağı olmayan zayıflama saplantısının bizi düşürdüğü komik durumlara bir son vererek aklımızı kullanmanın zamanı şimdi. Zayıflamak için neler yapmadık ki… Tek gıda rejimi, lokmaları 40 kez çiğnemek, sadece tek öğün yemek, sadece çiğ besinlerle beslenmek, bir hafta boyunca lahana çorbasıyla beslenmek… Kısa bir sürede mucizevi bir şekilde zayıflamak için en fantastik rejim reçetelerini bile denedik. Sonuç; mutsuzluk, yetersizlik duygusu ve gerginlik dolu bir kısırdöngü… Zayıflamak için şok diyetlere ve mucize reçetelere bel bağlamaya gerek yok. Ucu bucağı olmayan zayıflama saplantısının bizi düşürdüğü komik durumlara bir son vererek aklımızı kullanmanın zamanı şimdi. Hayal gücünü zorlayacak saçmalıktaki diyetler yerine, zihnimizin ve irademizin bütün olanaklarını kullanmaya ne dersiniz? Diyet yapmayı; kendinizi ve bedeninizi daha yakından tanıdığınız bir içsel yolculuğa dönüştürmek de mümkün. Öncelikle kilo vermenin de, verdiğiniz kiloları korumanın da bir samimiyet ve kararlılığın yanı sıra yoğun bir çaba gerektirdiğine bütün kalbinizle inanmak zorundasınız. Bedenimiz fizyolojik bir mekanizma
doğrultusunda açlık ve tokluk hissediyor. Vahşi diyetler yapmak bu mekanizmayı bozup bedene savaş ilan etmek anlamına gelir ki, her durumda kaybeden siz olursunuz.
Bu nedenle dengeli beslenmenin yolu vücudumuzu dinlemekten geçiyor, zira vücudumuz bizi fizyolojik ihtiyaçlarımız doğrultusunda uyarıyor. En doğrusu, zayıflama saplantısıyla zehirlenerek korkularınızı dinlemek yerine bedenin zekasını uyararak zayıflamak. Çünkü bedeniniz bir makine değil, kendine göre bir zekası ve ritmi var. Bu zekayı yok saymak yerine uyandırabilirseniz, kilo vermeyi mutluluk hissi veren doğal bir sürece dönüştürülebilirsiniz. Böylece bedeninizle kopardığınız sağlıklı ilişki yeniden gelişir.
Yöntemin esası; o anki yemek yeme ve egzersizle ilgili davranışların kaydedilmesi. Ana ve ara öğün açlık derecesi, yemek yenilen yerleri ve zamanı, kimlerle yendiği, yenilen besinlerin miktar ve çeşidini, yemek yenildiğinde hislerini, aynı zamanda gün içerisinde yapılan fiziksel aktivite türü ve süresi için bir kayıt formu tutulmalı. Bu şekilde şişmanlığa neden olan ve değiştirilmesi gereken davranışların farkına varılır. Başlangıçta, her gün bu tarz bir kayıt zaman kaybı olarak görülebilir ancak bu yöntemle kişilerin kendiliğinden besin alımlarını azalttıkları görülmüş.
Şişmanlığa neden olabilen hatalı davranışlardan bazıları: Çok fazla yemek, hızlı yemek, büyük lokmalar almak, az çiğnemek, yemekte çatalı ve bıçağı elinden hiç bırakmamak, sürekli öğün atlamak, öğün arasında sürekli bir şey atıştırmak, yerken gazete okumak ve televizyon seyretmek, sıkıntılı ve stresli durumlarda aşırı yemek, davet ve ziyaretlerde ikramları reddetmemek, akşam yemeğinden sonra yatıncaya kadar yemek, su içmemek veya az içmek, çalışanların eve geldikten sonra atıştırması ve akşam yemeğini yeniden yemesi. Kayıt tutarak yukarıdaki hatalı davranışların hedefe ulaşılabilir olanlarını belirlemeli, bunları değiştirebilecek bir sıraya koymak ve doğru davranışlarla değiştirmek gereklidir.
Aşırı yemeğe neden olan herhangi bir uyarı duyguların yoğunlaşmasına neden olarak açlık için yanlış bir sinyal oluşturuyor. Besinlerin güzel tadı ve yatıştırıcı etkisi yüzünden, bu uyarılara yanıt olarak yemek yiyenler kendini mutlu hissediyor. Ayrıca bu tür bir yanıt iştah artışının yanı sıra aktivite azalmasıyla da kendini gösteriyor. Bu nedenle bu duygusal ve sosyal etkenleri kontrol altına almak kilo verme başarısını artırıyor. Peki bu uyaranları nasıl kontrol edelim?
Alışverişe yönelik öneriler:
– Yiyecek alışverişini tok karnına yapın.
– Yenmemesi gereken veya az tüketilecek besinleri satın almayın.
– Alışverişe giderken liste kullanın ve gerekli besinleri önceden planlayın.
– Yetecek kadar para alın ve kredi kartı taşımayın.
– Hazır besinleri satın almayın.
– Mutlaka etiketleri okuyun ve aynı gruptan besinler arasında enerjisi düşük olanı tercih edin.
– Yiyeceklerle ilgili televizyon programlarını ve reklamları seyretmeyin.
Planlı olmaya yönelik öneriler:
– Besinleri sınırlamak yerine ne yiyeceğinizi önceden belirleyin.
– Boş zamanlarda yiyecek atıştırmak yerine egzersiz yapın.
– Sabah kalkınca, her öğün öncesi ve sonrasında 1 su bardağı ılık su için.
– Günde 3 ana ve 3 ara öğün yiyin.
– Öğün atlamamaya özen gösterin.
– İkram ve ısrarları geri çevirmeyi kabalık olarak nitelendirmeyin.
– Her sabah düzenli dışkılama alışkanlığı edinin.
– Her hafta sabah aç karnına ince kıyafetle tartılıp, ağırlığınızı not edin.
Yiyeceklerle ilgili öneriler:
– Göz önünde yiyecek bulundurmayın.
– Mutfakta fazla zaman geçirmeyin, işinizi mümkün olduğunca hızlı bitirin.
– Şişmanlamanıza neden olan besinleri evde bulundurmayın.
– Yenilecek besinleri buzdolabının ön tarafında göz önünde bulundurun.
– Daima yemek için küçük, salata için büyük tabak kullanın.
– Servis yapılan kepçenin küçük olmasına özen gösterin.
– Servis tabağını masada veya ortada bırakmayın.
– Yemek biter bitmez masadan kalkın.
– Tabakta yemek bırakmaktan çekinmeyin, hatta yemek bırakmayı alışkanlık haline getirerek kalanı ara öğünde tüketin.
– Küçük Iokmalar halinde yemeğin tadını alarak yavaşça yiyin.
– Çiğnerken çatalı ve kaşığı elinizden bırakın.
– Yemek yerken başka şeyler yapmayın.
– Yatmadan en az 2 saat önce yemek yeme işlemini bitirin.
– Zengin süslemelerden ve salata soslarından uzak durun.