Yumusak Doku Enfeksiyonu Nedir Enfeksiyonlari

Yazar:   Tarih:   Kategori: Genel Sağlık 

Yumuşak Doku Enfeksiyonu Nedir, Yumuşak Doku Enfeksiyonları

Sellülit cilt ve ciltaltı dokularda yayılma gösteren bir infeksiyon türüdür. Ciltte bir yaralanma olabilir veya olmayabilir. Lokal duyarlılık, ağrı, ödem ve eritem ile tanınır. İnfekte cilt ile sağlam cilt arasında genellikle net bir eritem hattı vardır.
Erizipel de sağlam ve infekte cilt arasındaki de-markasyon hattı çok belirgin ve keskindir. Erizipel Strep. pyogenes tarafından oluşturulur. Erizipelde bakteriyel ekzotoksinlere bağlı sistemik belirtiler de ortaya çıkar ve hayatı tehdit eden bir tabloya dönü­şebilir. Bu tip yüzeyel cilt infeksiyonlarınm lenfatik drenaj yollarına yayılması sonucu gözle görülebilen kırmızı ince yollar ortaya çıkar ve Lenfanjit olarak ta­nımlanır. Bakteriler lenf bezlerine ulaşarak lenfade-nitlere yol açabilir.

Bu tip yüzeyel yumuşak doku infeksiyonlarında sıklıkla karşımıza çıkan patojenler genellikle cilt flo­rasını oluşturan gram-pozitif aerobik koklar (Staph. aureus, Strp. pneumoniae, Strp. pyogenes, diğer Streptococci türleri, Haemophilus influenzae), aerobik ve ana-erobik gram-negatif bakteriler olmaktadır.

Sellülit ve lenfanjitler antibiyotikle tedavi edile­bilirler. Apse geliştiğinde cerrahi müdahale gerekir. İstirahat ve ekstremitenin elevasyonu ağrıyı ve şişli­ği azaltır. Birinci kuşak sefalosporinlerle veya semi-sentetik penisilinlerle, genellikle 3-5 gün içinde in­feksiyon kontrol altına alınır.

Bazı mikrobik ajanlar ülser, nodül, sinüs, infiltre plak gibi granülömatöz lezyonlarm oluşmasına ne­den olabilir. Kültür, biyopsi ve dokuların histolojik incelenmesi tanıyı koydurur. Bazı fungal ve mikobakterial infeksiyonlar kendilerini bu şekilde gösterir.

Yumuşak doku infeksiyonları apse veya doku nekrozu ile sonuçlandığında cerrahi tedavi gerekir.

Nekrozitan Yumuşak Doku İnfeksiyonları

Yumuşak doku infeksiyonlarının nekrozla bera­ber seyreden tipleri, çok ciddi olan ve yüksek mortalite oranlarıyla seyreden derin yumuşak doku infeksiyonlarıdır. Yüzeyel tabakalarda çok az bulgu olduğu için tanıları zordur ve bu nedenle, tedavide gecikmeler olabilir. Geçmişte bu infeksiyonları ad­landırmada aynı hastalığı tanımlayan pek çok isim kullanılmıştır (Nekrotizan fassiit, streptokokal gangrene, Meleney’in sinerjistik gangreni, clostrial miyonekroz, gazlı gangren, Fournier gangreni). Bu infeksiyonların başlangıçları, klinik tabloları, tanı yöntemleri aynıdır. Bakteriler sadece fasyada veya kaslarda sınırlı kalmamakta ve diğer anatomik plan­lara da yayılmaktadırlar.

Nekrotizan yumuşak doku infeksiyonlarının pek çoğu, aerobik ile beraber anaerobik gram-negatif ve gram-pozitif mikroorganizmalar tarafından oluştu­rulur. Clostridium türleri (C. perfiringes, C. septicıtm, C. novyi) en sık rastlanan mikroorganizmalardır ve gazlı gangren sebebidirler. Dokularda gazın (hava) görülmesi anaerobik bakterilerin metabolizması so­nucudur ve fakültatif ve zorunlu anaerob bakterile­rin aktiviteleri sonucunda ortaya çıkar. Bunlar hid­rojen, nitrojen ve metan gibi gazlardır. Polimikrobi-al infeksiyonlarda sıklıkla karşımıza çıkan bakteriler Strp. pyogenes, Staph. aureus, Enterococcus faecalis ile gram-negatif aeroblar (£. coli, P. aeruginosa) ve C. perfiringes, Bacteroides fragilis, Peptostreptococaıs gibi aneroblardır

Bu tip infeksiyonlara zemin hazırlayan bazı predispozan faktörler belirlemek mümkündür. Diabetik hastalar küçük damar anomalilerine sahiptirler. Bu durum kan akımını sınırlar, kan ile dokulara ula­şan oksijen, lökosit ve antibiyotiklerin doku dağı­lımlarını azaltır. Fonksiyonel nöropati, hastaların ağrı duyularında azalmaya ve ilk bulguların geç fark edilmesine yol açar. Kronik alkolizm, malnutrisyon, malignite, AİDS, immunosupresyon, steroid kullanımı, ciddi yaralanmalar, doku ödemi predis-pozan faktörler arasında sayılabilir.

Hastalığın başlangıcında kişiler, altta yatan has­talıkla uyumlu olmayan aldatıcı bir sağlıklı görü­nüm içindedirler. İlk semptom lokalize ağrı olur. Cilt tutulumu, infeksiyon ancak fasyal planlara ya­yıldığında görülür hale gelir. İlk cilt işaretleri siya-noz ve cilt renginde bronzlaşmadır. Hemen her za­man saptanabilen fiziksel bulgulardan biri induras-yondur. Gaz üreten mikroorganizmaların mevcudi­yeti krepitasyona neden olur. İnflamasyon cildin perforan venlerinde trombozlara yol açtığından epidermolizis veya dermal gangren ortaya çıkar. Yara­dan seroanjinöz, yeşil-kahverengi, kötü kokulu bir akıntı izlenir. Olayın ilerlemesi ile sistemik bulgular ortaya çıkar (Konfüzyon, taşikardi, taşipne, lökosi-tosis, hiperglisemi, oligüri, ateş-titreme, metabolik asidoz). Erken konfüzyon ve toksik tablonun anti-bakteriyel tedaviye yanıt vermemesi nekrotizan infeksiyonun ilk işareti olabilir.

Tanıda direk radyografik yöntemler dokulardaki gaz birikintilerini, yabancı cisimleri, osteomiyelit gi­bi altta yatan hastalıkları göstermede faydalı olabi­lir. Yardımcı tanı yöntemlerinden ultrasonografi ve bilgisayarlı tomografi çok yararlı olmaktadır. İnfeksiyonun lokalizasyonunu, gaz birikimlerini, yayılımı belirlemede etkilidirler. Yara kaynaklı sıvılardan direkt gram boyama ile bakteriler izlenebilir. Ope­rasyon ile insizyonel biyopsi veya doku incelemele­ri tanıya yardımcı olur.

Bütün yumuşak doku infeksiyonları hayatı teh­dit eden ciddi infeksiyonlardır. Ortak tedavi pren­sipleri izlenir ve hastalar cerrahi yoğun bakım ünite­lerinde takibe alınır. Metabolik bozukluklar düzelti­lir, multiple organ yetmezliğine karşı organ sistem­leri desteklenir. Geniş spektrumlu antibiyotikler (ae­robik ve anaerobiklere etkin) uygulanır. Kültür so­nuçları gelmeden önce, ampirik olarak, penisilin G + aminoglikozit veya üçüncü kuşak sefalosporin + cli-damycin veya metranidazol veya vancomycin + imipenam-silastatin verilir. Ampicillin-sulbactam, ticarcillin-clavulanate, piperacillin-tazobactam’dan biri ile başlanabilir. Bu ilk iki adımdan sonra hasta­nın durumu düzelmemiş olsa bile cerrahi debritman geciktirilmeden yapılır.

Tedavinin dördüncü ayağı erken enteral beslenme desteğidir. Bu mümkün değil ise parenteral bes­lenme uygulanır. Nekrotizan yumuşak doku infeksiyonlarında hiperbarik oksijen (HBO) tedavisinin fay­dalı olduğunu savunan yayınlar mevcuttur. HBO te­davisi cerrahi debritman yerine geçemez ve genelde cerrahi debritmandan sonra uygulanmaktadır.

Nekrotizan yumuşak doku infeksiyonlarında mortalite hızlı tanı, radikal debritman ve uygun antibiyoterapiye rağmen %50 civarındadır. Sınırlı deb­ritman ve antibiyotik veya yalnız antibiyoterapi uy­gulandığında mortalite %80-100 civarında olur. Mortalitenin yüksek olması çoğu kez tanıdaki gecik­melere bağlı olmaktadır.

Yumusak Doku Enfeksiyonu Nedir Enfeksiyonlari adlı konuya yorum yapmak ister misin? Etiketler

*

*

Yorum yapmak ister misin?

Acilservis.pro - Hakaret, imla kurallarına uymayan ve konu ile alakasız yorumlar kesinlikle onaylanmayacaktır.