Yılancık Nedir, Yılancık Hastalığı Hakkında Bilgiler
Yılancık hastalığı, vücudun derisi veya muhat gışaları içinde iltihap hâsıl olmasıyla kendisini gösteren mikroplu hastalıklardan birisidir.
Yılancığı yapan amil, mikroskop altında zincir şeklinde görülen, ufak yuvarlak bir mikroptur. Bu mikroplar deri veya muhat gışaları üzerindeki ufak bir yara veya sıyrıktan içeriye girip iltihaplar yaparak yılancık hastalığını ortaya çıkarırlar. Yılancık, vücudun birçok yerlerinde görülebilirse de en ziyade görüldüğü yer yüzdür. Buna (yüz yılancığı) derler.
Deri ve muhat gışaları üzerinde zararsız olarak yaşayan yılancık mikropları günün birinde gözlerin, kulakların, burun deliklerinin, dudakların kenarlarında hâsıl olan sıyrık veya sivilcelerden içeriye girdikten birkaç gün sonra hastalık başlar.
Yılancık Belirtileri
Mikropla bulaşan insanda hastalık kırıklık, yorgunluk, baş ağrısı, halsizlikle başlar. Ateş, bir titreme ile, az zamanda yüksek dereceye çıkar. Yüzün mikrop giren yerinde bir kırmızılık belirir. Bu kırmızılık gittikçe genişler. Kızaran saha sağlam olan deri kısımlarından yılankavi bir hudut ile ayrılmıştır. (Bunun için yılancık demişler). Kızaran yerlere el ile dokunulursa düz, parlak ve ağrılıdır. Hastanın dili paslı, iştahı yoktur. Yüzü gittikçe şişer.
Kırmızılıklar ve iltihaplar, çok defa, boyun bükülmeleri gibi derinin kemiğe yakın olduğu kıvrımlar hizasında durur, ileriye geçemez. Fakat bazı vak’alarda hiç bir engel tanımayıp ilerleyerek gittikçe genişler, yukarıdan başın saçlı kısmına aşağıdan bofun derisi üzerine, hattâ daha aşağılara kadar iltihap inebilir.
Bir takım hastalarda da iltihapların bir yerde sönüp diğer yerlerde başlamak suretiyle bütün vücudu gezip dolaştığı görülür (Göçmen yılancık). İltihabın ilerlemiş devrinde hastanın ateşi yüksek, dudakları kuru ve kavruktur. Bazı hastalar bu sırada kendilerini kaybederler. Mikrop zehirlerinin merkezî sinir sistemine tesirleri dolayısıyla, yataklarından kalkmak, dışarıya kaçmak isterler. Yersiz, mânâsız sözlerle sayıklarlar, korkulu bir durum gösterirler.
Bu sırada hastaların yüzlerindeki kırmızılıklar üstünde, içinde su toplamış bir takım kabarcıklar çıkmış, bunlar cerahatli çıbanlar haline gelmiş olabilir. Hastalık başka arızalarla karışmazsa günün birinde ateş birden bire veya yavaş yavaş düşer. Yüzdeki kırmızılık solar, kabarcıklar çatlar, yaralar kabuklanır. Hasta artık iyiliğe dönmüş olur.
Bu örneklik tablodan başka ufak bir deri kırmızılığı ile gayet hafif geçen yahut çok ağır bir halde geçip mikroptan ileri gelen şiddetli bir kan zehirlenmesi (septisemi) haliyle hastayı az zamanda tehlikeye düşüren ağır şekiller de vardır.
Yılancık hastalığı sırasında iltihaplı yerlere yakın lenfa boğumlarında cerahatli abseler, akciğerlerde zatürrie tarzında iltihaplar, kalp zayıflaması, böbreklerin bozulması, eklemlerin, romatizma hastalığında olduğu gibi, şişmesi tarzında hastalığı uzatan ve hastayı üzüp zayıflatan birçok ihtilâtlar görülebilir.
İşin en korkulu tarafı mikrobun kana karışarak bütün vücuda yayılması ve (septisemi) denilen bir çeşit kan zehirlenmesi hâsıl etmesidir. Bütün bu tehlikeli hallere rağmen hastalık, çok defa, şifa ile neticelenir. Bu defa hastalığa tutulan bağışıklık kazanmaz. Bilâkis bazı kimselerde mikrop odağı (mihrakı) ortadan kaldırılmazsa sık sık nüküsler görülür.
Yılancık Tedavisi, Yılancık Hastalığı Tedavisi
Ateşli zamanda hastayı yatağa muhafaza etmek, yüzdeki yaralar üzerine yumuşatıcı merhemler sürmek, ateşe ve ağrılara karşı uygun ilâçlar kullanmak lâzımdır.
Hastalığın en şifalı ilâcı (sulfamid) ler ve (Penicillin) dir. Bu ilâçların hastalık mikrobu üzerine kat’î tesiri mevcut olduğundan hastaların kolayca iyileştirilmesi ve ihtilâtlardan korunması mümkündür. Bu ilâçların keşfinden sonra yılancık hastalığının artık eski önemi kalmamıştır.
Yılancıktan Korunma Yolları
Vücudu gayet temiz tutmak, derinin herhangi bir yerinden kıl koparmamak, sivilceleri tırnaklamamak lâzımdır. Bu suretle deri üzerinde sıyrıklar açılmasına ve yılancık husulüne meydan verilmemiş olur.
Hastalığın koruyucu bir aşısı yoktur.