Yenidoğan Resüsitasyonu
Fetal yaşamda akciğerler sıvı ile doludur. Solunumun başlaması için doğumdan sonraki ilk bir kaç dakika içinde akciğerlere bu sıvının yerine hava girmesi gereklidir. Vajinal doğum sırasında ak-ciğerlerdeki sıvının üçte birine yakın kısmı torasik kompresyon sonucu dışarı çıkar. Kalan kısım ise pul-moner lenfatikler ve kapillerlere absorbe olur. Uterus dışı ortamdaki sesler, ısı değişimi, taktil uyaranlar ve umbilikal kordonun kesilmesi ile çoğu kez solunum kendi kendine başlar. İlk bir kaç soluk akciğerleri hava ile doldurur. Gebeliğin 34. haftasından itibaren yeteri kadar yapılan sürfaktan ekspirasyonda alveollerin kol-labe olmasını önleyerek akciğerleri şişkin durumda tutar.
Doğumdan sonra, bebeklerin % 90’ı yardım gerekmeksizin normal olarak soluk alıp vermeye başlarlar. Resüsitasyon gereken bebeklerin % 70’inde, yardım gerekeceği önceden bilinen faktörler bulunmaktadır. Bu tür risklere örnek olarak preterm doğum, fetal distress bulguları (kardiyotokografik belirtiler), amniyotik sıvıda taze mekonyum bulunması, intrauterin gelişme geriliği, çoğul gebelikler, anormal prezentasyon, Rh uygunsuzluğu, ağır maternal se-dasyon ya da anestezi, vakum, forseps uygulamaları ve sezaryenle doğum sayılabilir. Bu gibi durumlarda doğumdan önce çocuk doktoruna haber verilmelidir. Ancak, resüsitasyon gerektiren bebeklerin üçte birinde doğum sorunsuz ve oldukça normal geçmiştir. Bu nedenle doğumda hazır bulunan herkesin çocuk doktoru gelene kadar resüsitasyonu başlatacak kadar bilgi ve beceri sahibi olması gereklidir. (resüsitasyon nedir)
Yenidoğan resüsitasyonu yeni doğan masasında yapılır. Bu masa yenidoğan resüsitasyonu için özel olarak hazırlanmış olup üstte ısıtıcı, kontrollü bir oksijen kaynağı, aspiratör ekipmanı ve bir kronometre içerir. Bu masada ayrıca 30 cm/H20 basıncına ayarlanmış bir valfi olan ambu ile çeşitli boylarda yüz maskesi ve endotrakeal tüpler (2.5, 3.0 ve 3.5 mm), venöz kamiller, arteryel kateterler ve çalışır durumda iki la-ringoskop da bulunur. Nalokson (Neonatal Narcan), sodyum bikarbonat, %0.9′ luk sodyum klorür, %10′ luk dekstrozun sudaki çözeltisi, l/l000′ lik adrenalin ve % 10’luk kalsiyum glukonatın da el altında bulunması gerekir. Doğumdan sorumlu olan ebe ye-nidoğan masasını kontrol etmeli ve eksikleri tamamlamalıdır. Doğumdan bir süre önce de ısıtıcı açılarak masa ısıtılmaya başlanmalıdır.
Bebeğin başı doğduğunda, yüzü silinmeli ve ağzı hafifçe aspire edilerek kan ve sıvı temizlenmelidir. As-pirasyon kateteri boğaza kör bir şekilde sokulmamalıdır. Ağızdan sonra burun aspire edilir. Burun daha önce aspire edilirse bu stimülasyon bebeğin iç çekme refleksini uyararak sekresyonlann akciğerlere kaçmasına neden olabilir. Bebek tamamen doğar doğmaz yenidoğan masasındaki kronometre çalıştırılır.
Bebeğin soğukta kalmasına izin verilmemelidir. Bebek masaya alınır alınmaz ısı kaybını azaltmak için kurulanmalıdır. Islak örtü değiştirilip bebek sıcak ve kuru bir havluya sarılmalıdır. Daha sonra bebeğin kalp atımı, solunumu, rengi ve tonusu değerlendirilir.
APGAR skorlama sistemi: Bebeğin durumu bu puanlama sistemi kullanılarak değerlendirilebilir. Maksimum puan on’dur. Klasik olarak puanlama doğumdan bir ve beş dakika sonra yapılır. Birinci dakika Apgar skoru düşükse aktif resüsitasyon gerektiğini gösterir. Beşinci dakika skorun ise uzun dönem prognoz açısından önemi daha fazladır.
Çoğu olguda bebek doğumdan sonraki ilk dakika içinde kendiliğinden ya da küçük uyaranlarla ve nazal aspirasyon ile soluk almaya başlar. Bebek soluk aldığı halde pembeleşmesi yavaşsa, yüz maskesi ya da “huni” ile oksijen verilir. Bebeğin, soğuk oksijenin ani şekilde hızla yüze doğru tutulmasına bağlı olarak ortaya çıkabilecek üşümesinden kaçınmak gerekir. Bir dakika içinde bebek soluk almaya başlamazsa aktif resüsitasyon uygulanması gerekir.
Operatör yenidoğan entübasyonunda deneyimli değilse endotrakeal tüpün larinkse sokulması amacıyla gereksiz yere zaman kaybedilmemelidir. Entübasyon-da deneyimli biri gelene kadar bebeği maske ve ambu ile ventile etmek çoğu kez yeterlidir.
Ağızda ve burunda kan ya da sıvı bulunmadığından emin olduktan sonra yüze uygun bir maske bebeğin ağzı ve burnunu kapatacak şekilde bastırılır. Maskenin kenarlanndan hava kaçırmamak için sıkıca bastırmak ve maskeyi yüze iyi oturtmak gerekir. Oksijen kaynağına bağlı bir ambu ile ventilasyona başlanır. Bu sırada göğsün inip kalktığı izlenerek ventilasyon tekniğinin yeterli olup olmadığı kontrol edilir.
Anneye doğumdan bir kaç saat önce pethidin (me-peridin) verilmişse bebeğe intramüsküler yoldan na-loksan verilebilir. Bu amaçla uygulanan doz 10 jug/kg’ dır. (Termdeki bir bebek için yaklaşık 1.5-2.0 mi ne-onatal Narcan (naloksan)). (Kardiyopulmoner resüsitasyon)
Stetoskopla göğüs dinlenirken dakikadaki kalp atımı sayılır. Kalp atımlarının hızla yükselmesi ve dakikada 100′ den fazla olması beklenir. Etkili bir ventilasyona karşın bradikardi sebat ederse ekstemal kalp masajı yapmak gerekebilir. Bebeğin toraksı sıkıca kavranarak her iki elin parmaklan torasik omurlara, başparmaklar da sternuma konur. Göğüs dakikada 100 defa, yaklaşık 1 cm kadar bastırılır.
Bebek basit resüsitasyon önlemlerine yanıt vermemişse derhal çocuk doktorlanndan acil yardım istenmelidir. Resimde görüldüğü gibi entübasyon ve ileri kardiyopulmoner resüsitasyon gerekebilir.