Proteinler tokluk hissi verir
Yemek yeme olayının başlamasını neler etkiliyor? Bunu kontrol etme imkanımız yok mudur?
Günlük yaşantımızda bize basit gibi gelen yemek yemeye başlama ve doygunluk hissi duyarak yemeği kesmemiz, aslında üzerinde uzun yıllardır araştırma yapılan ve hâlâ önemli bir kısmı tam anlamıyla bilinmeyen bir olaydır. Bu nedenle bilim adamları iştahın nasıl düzenlendiğini çözmek için uğraşmaktadırlar.
Yemeğe başlamada öğrenilmiş davranışlar, vücuttan gelen uyarılar, psikolojik etkiler, gıdanın görünümü, kokusu, lezzeti, sosyal ortam ve çevre değişiklikleri de etkendir. İnsanlar açlık hissi duymadan da yemek yemektedirler.
Aslında yemeye başlamamız, daha çok öğrenilmiş bir olaydır. Yemeğin sonlandırılması ise hormonlarla sağlanır. Yemek yedikten sonra mide şişerek gerilir ve bağırsaklardan salgılanan hormonlar doygunluk hissi yaratarak yemeği sonlandırır.
Alınan gıdanın içeriği de tokluk hissinde etkilidir. Proteinler daha fazla tokluk hissi verirken, yağlar fazla doygunluk sağlamaz. Tersine, yemeğin yağlı olması, yemeğin tadını artırarak daha fazla yemek yenmesine yol açar. Posalı gıdalar da daha tok tutar.
Gıda alımının başlaması, devam etmesi ve sonlandırılması vücudumuzdan beynimize giden bazı uyarıların etkisiyle olur. Bu sinyal veya uyanlardan en önemlileri yemek yenince kanda artan insülin hormonu ve yağ dokularından salgılanan leptin hormonudur. Ayrıca mide ve bağırsaklardan salgılanan bazı hormonların beyne etki etmesinin de rolü büyüktür.
Kandaki şeker düzeyinde geçici bir azalma, beyindeki bazı bölgeleri harekete geçirerek yeme davranışını başlatmaktadır. Ancak kandaki şeker düşüklüğünün beyin tarafından nasıl saptandığı henüz tam olarak bilinmemektedir.
Tüm bu sinyallerin karmaşık etkisiyle gıda alımında düzenleme ve böylece yeme davranışı oluşur. Bu sinyallerdeki küçük bir hata, aşırı beslenmeye yol açarak kilo alınmasını sağlar.
Beynimizin hipotalamus bölgesinde, iştahın düzenlenmesinde rol alan hormonlar daha yeni ortaya çıkarılabilmiştir, ancak her geçen gün bu bölgeden salgılanan yeni bir hormon saptanmaktadır. Bu bilimsel çalışmalarla iştahın düzenlenmesinde beynin rolü daha iyi anlaşılmış ve şişmanlık tedavisi için yeni ilaçlar geliştirme olanağı doğmuştur.