Özel bir hücresel tedavi merkezinde görevli Prof. Dr. Demir Tiryaki, yetişkin kök hücrelerin, organizmanın yaşamı boyunca kendini yenileyebilme özelliğini koruyan hücreler olduğunu kaydetti.
Yağ dokusundan elde edilen kök hücrelerin kemik iliğinden elde edilen kök hücreler kadar dönüşüm yeteneğine sahip olduğunu belirten Tiryaki, bu hücrelerin bulundukları doku ve organlarda küçük hasarların giderilmesinde rol oynadığı söyledi. Tiryaki, bu hücrelerin farklı doku tiplerine dönüşebilmelerini ve vücut dışında daha uzun süre yaşayabilmelerini sağlamak amacıyla günümüzde
yoğun şekilde çalışmaların devam ettiğini anlattı.
Kök hücrenin en fazla göbek yağında bulunduğunu ifade eden Tiryaki, dolgu maddesi halinde kullanılan kök hücrelerinin cildi yenilediğini kaydetti. Demir Tiryaki, hücrelerin 50-60 defa çoğaldıktan sonra öldüğünü, kök hücrenin ise sınırsız çoğalma potansiyeline sahip olduğunu dile getirerek, dolgu maddesi içindeki kök hücrelerin çevrelerini de etkileyerek alttan yukarı doğru bir iyileşme sağladığını bildirdi.
Tiryaki, “Gelecek bunda… Kök hücre geleceğin teknolojisi. Şu anda estetik için kullanılıyor ama yakında vaktinden önce eskiyen herhangi bir organınızı yerinde yeniden oluşturabileceksiniz. İleride herhangi bir organınızı mükemmel yenileyebilirsiniz” dedi.
Dr.Osman Oymak
Plastik ve Rekonstrüktif Cerrahi Uzmanı Dr. Osman Oymak da, yaşlandıkça insanın cilt altı dokularında azalma olduğunu ifade ederek, dokulardaki yer değiştirmeden dolayı zamanla özellikle yüzde çizgiler ortaya çıkmaya başladığını söyledi. Yaşlılık sonucu ortaya çıkan çizgilerin içlerinin doldurularak giderilmesinde bugüne kadar silikon, kollagen, restylane gibi çeşitli maddelerinin kullanıldığını anlatan Oymak, zamanla bunlara bağlı bazı reaksiyon ve problemlerin ortaya çıktığını kaydetti.
Oymak, dolgu maddesi olarak sonra yavaş yavaş yağ dokularının
kullanılmaya başlandığını dile getirerek, en son kullanılan yöntemin “yağ dokusunu kök hücresi bakımından zenginleştirerek transfer etme” olduğunu anlattı.Yağ dokularının içinde kök hücre miktarının kemik iliğine göre 500 kere daha fazla olduğunun tespit edildiğini hatırlatan Osman Oymak, şöyle konuştu: “Yağ dokuları kök hücre bakımından zengin dokular. Bunların içindeki kök hücre miktarını artırarak dolgu maddesi haline getiriyoruz ve cilt altındaki çökmelerin giderilmesinde kullanıyoruz. Bu konu üzerinde bir senedir uğraşıyoruz neticeler daha yeni ortaya çıkıyor.”
Riskler yok oldu
Osman Oymak, yağ dokusunun 3-5 sene kalacak, yani erimeyecek şekilde bir yerden başka yere transfer edilebildiğini belirterek, şu bilgileri verdi: “Artık kollagen, hiyarülonik asit gibi dolgu maddelerinin avantajları kalmadı. Bu tür operasyonlardaki olası bütün riskler yok oldu. Yani hastanın kendi dokusundan yapılan malzeme kullanıldığı için reaksiyon yapmıyor, sertlik yapmıyor. Ayrıca kök hücreden zengin olduğu için koyulduğu yerdeki dokuların karakteristiğini alıyor. Yani gözaltındaki bir yağ dokusu neyse onun gibi davranmaya başlıyor. Çok başarılı bir yöntem ve iyi gidiyor.”
Oymak, Türk insanının vücudunun yağ bakımdan oldukça zengin olduğunu belirterek, göbek veya kalçadan alınan yağların çeşitli işlemlerden geçirilerek içinde kök hücrelerin zengin olduğu bir solüsyon elde edildiğini ifade etti. Bu kök hücrelerin daha sonra ikinci kere alınan yağa katılarak dolgu maddesi haline getirildiğini dile getiren Oymak, bunun gerekirse eksi 79 derecede saklanabileceğini kaydetti.