Yüzdeki yaşlanma için ne gibi çözümler var. Özellikle yüzün orta kısmındaki yaşlanma nasıl oluşuyor ve nasıl tedavi ediliyor? Belli bir yaştan sonra burun yanları ile dudak köşeleri arasında meydana gelen “derin oluklar” nasıl tamir ediliyor?
Şimdi kadınların kendi aralarındaki konuşmalarda, birbirlerine sık sık şu soruları yönelttiğini duyuyoruz: “Cildim bu aralar kırıştı, ne yapabilirim”, “Kırışıklığa çözüm için ne yapıyorsun?”, “Sende kırışıklık yok, kreminin markası ne?” Bu konuşmalarda kırışıklık çok daha fazla gündeme gelir. Çünkü cildin yaşlanmasının en belirgin ifadesi. Yapısal açıdan kırışıklık, cildin normal kıvrımlarının kuvvetlenmesi olarak tanımlanabilir… Mikro-çizgilerın ise zamanla derinleşmesi “ince kırışıklıkları” meydana getiriyor. Kırışıklığın çok özel bir tanımı yok. Sadece iki öge ona zemin hazırlar: Derinin incelmesi ve gevşemesi.
Hücresel metabolizma uyarılıyor
Kırışıklıklar yaşa, ırka, yaşam tarzına ve yüz yapısına bağlı olarak değişkenlik gösteriyor. Bizler kırışıklığa karşı savaşmanın etkin yollarını arıştırıyoruz. Cildin yaşlanmasına neden olan etkenlerle savaşıyoruz. Öncelikle dengeli beslenme, düzenli uyku, alkolü azaltma, sigarayı bırakma gibi faktörlerin önemine değiniyoruz. Öte yandan tıbbın en son gelişmiş teknikleri ile kadınlara genç bir cilt hediye edebiliyoruz:) Yani güzellik alanında son teknikler üzerine çalışan bir hekim olarak size şunu söyleyebilirim: “Yaşlı bir cilt görünümü artık tarihe karışıyor!” Bunun çok yolu var. Bu yollardan biri de yüz mezoterapisi. Yararlı ürünleri dokulara ileten bir tıbbi teknik Mezoterapi. Ufak dozlar halinde deri içi enjeksiyonlarla gerçekleşiyor. Dermis içine yapılan bu enjeksiyon, hücresel metabolizmayı uyarıyor ve dokuları canlandırmak için uygun zemin hazırlıyor. DMAE, Hyaluronik asit , Lidocaine, Mağnezyum, Selenyum , Silica, Çinko, Amino asitler ve Nükleik asitler gençleşme, kırışıklığın olduğu bölgeyi düzeltme uygulamalarında kullanılan başlıca maddeler..
Yanaktaki derin oluklara çözüm
Yüzünüzdeki yaşlanmanın farklı nedenleri olduğunu unutmayalım.. Özellikle göz çevresindeki kaz ayaklarının, alın ve kaş arsasındaki kırışıklıkların nedeni mimiklerimiz…
Yüzün orta kısmındaki yaşlanma da görünümü etkiliyor. . Peki nasıl oluşuyorlar ve nasıl tedavi ediliyorlar? Bu bölgede, yaşlanmanın en büyük nedeni cilt altı destek dokusunun yıllar içinde azalması. Bu azalma nedeni ile burun yanları ile dudak köşeleri arasında “derin oluklar” oluşuyor. Elmacık kemikleri üzerindeki kayıp nedeni ile de yanaklar çöküyor. Daha genç görünmeyi sağlamak için, yüzün doku kaybı yaşayan kısımlarına eski hacimlerini kazandırmak gerekiyor. Ben Medikal estetik uzmanı olarak, bu sistemi uyguluyorum. Cilt altına, cildi destekleyecek, hacim verecek maddelerin verilmesi yöntemini hayata geçiriyoruz. Bu uygulamada farklı dolgu maddeleri kullanıyoruz. Ancak bu maddelerin nitelikleri çok önemli. İyi bir dolgu maddesinde olması gereken bazı özellikler var çünkü. Ciltte kalıcılığı, yani etki süresi mümkün olduğu kadar uzun olmalı. Dokularımızla uyumu bulunmalı. Alerjiye neden olmamalı. Vücudumuz tarafından yabancı cisim olarak algılanmamalı. Bu yüzyılda, bu dönemde yaşayan bizler bizden önceki nesillere göre şanslıyız. Çünkü bu tanıma uyan dolgu maddeleri tüm dünya ile birlikte ülkemizde de uygulanıyor. Hayvan ya da insan dokusundan, doğal polimerlerden, sentetik polimerlerden elde edilen dolgu maddeleri var. Bunların etkinlik süreleri, yan etkileri ve fiyatları birbirinden farklı. Şimdi bu dolgu maddelerini tanıyalım.
Cilt sıkılığının en temel yapı taşı: Kollajen
Kollajen, cilt altının en temel yapı taşlarından biri. Sıkılıkta etkili. Yaşlanmayla oluşan doku kaybında da, azalan maddelerin başında geliyor. Dolayısıyla, çözüm olarak dolgu maddesi olarak mükemmel bir tercih olarak görünebilir. Zaten yıllarca da bu amaçla kullanılmış durumda.
İlk uygulamalarda sığırlardan elde edilen kollajen kullanılmaya başlanmıştı. Hala da kullanıyor. Diğer dolgu maddelerine göre çok daha ucuz. Öte yandan etki süresi oldukça kısa. İnsan vücuduna yabancı bir madde olduğu için, alerji riski de daha yüksek: Yüzde 3-7 civarında. Uygulamadan önce alerji testi yapmak şart.
Sığır kollajeninin alerji riskine karşı yeni bir dolgu maddesi tabiî ki gerekiyordu. Ve sonuçta ortaya insan kaynaklı kollajen üretildi. Kalıcılığı ve diğer özellikleri bakımından bir üstünlüğü olmasa da, çok önemli avantajı alerji riskinin neredeyse yüzde 1’lere düşmesi. Dolayısıyla alerji testine gerek olmadan da uygulanabiliyor. Bu avantajı fiyata yansıyor ve sığır kollajenine göre daha pahalı. Son yıllarda yeni dolgu maddeleri de kollajenin yerini almaya başladı. Kollajen ile ilgili yeni çalışmalar devam ediyor.
Ciltte doğal olarak bulunan madde: Hyaluronik Asit (HA)
Hyaluronik asit ise insan cildinde doğal olarak bulunan bir madde. Daha önce kullanılan kollajene göre bazı açılardan üstünlüğü var. HA, toksik olmayan, dokuya uyumlu, insan vücudunda parçalanabilen bir madde. Hyaluronik Asit içeren pek çok dolgu maddesi bulunuyor. Bugün kullanılanlar hayvansal kaynaklı değil ve alerji riski hiç yok. Çünkü laboratuar ortamında insan vücudundakinin hemen hemen aynısı üretiliyor.
Dolgu maddesi olarak kullanılan Hyaluronik Asit’i, kremlerin içinde bulunan Hyaluronik Asit ile karıştırmamak lazım. Kremlerin içinde bulunan Hyaluronik Asit, iyi bir nemlendirici olarak etkin. Ama cilde dolgu maddesi gibi etki gösteremez.
Çökmelerde kullanılılan dolgu maddeleri
Hydroxylapatit bazlı dolgu maddeleri ise başka bir seçenek . Vücudumuzda, kemiklerimizde ve dişlerimizde zaten bulunan bir madde… Dolayısı ile vücuda zararlı değil. Zaten dolgu maddesi olarak kullanılmadan önce, diş hekimliğinde implantlarda, ortopedi de kemik graftlarında kullanılmış. Kimyasal olarak, kristal yapıda “kalsiyum fosfat” minerali.
Dolgu maddesi olarak kullanıldığında orta ve ileri derecede çizgilenmelerde en çokta burun dudak köşesi arasındaki “oluk”larda ve yüzde yağ dokusu azalmasına bağlı oluşan çökmelerde kullanılıyor.
Avantajlarından bazıları, hayvansal kaynaklı olmayan Hyaluronik asidine benziyor. Her ikisi de hayvansal kaynaklı olmadığından alerji riski yok. Alerji testi yapılmadan rahatlıkla uygulanabiliyor. İnsan ya da hayvan dokusunda üretilmediklerinden, hastalık bulaştırma riskleri de minimalize edilmiş.
Hydroxylapatite bazlı dolgu maddeleri de HA gibi uygulandıktan bir süre sonra vücutta parçalanmaya ve azalmaya başlıyor… Fakat bu HA’e göre daha yavaş bir azalma.. Bu sayede etki süresi 12 ile18 aya kadar uzayabiliyor… Kollajenin 3-6 ay, HA’in 6-12 ay olduğu düşünülürse. 12-18 aylık süre, diğer dolgu maddelerine göre oldukça avantajlı bir durum. Böylece daha az uygulama ile aynı sonuçların sürdürülmesi mümkün olabiliyor… Hydroxylapatite içeren dolgu maddelerinin bir avantajı da, uygulama yerinde vücudun kendi kollajen üretimini uyarması. Bu da ekstra etkinlik demek.
Dezavantajı, yaptırdığınızda sonuçtan memnun kalmazsanız, hydroxylapatitin yıkılması daha uzun sürdüğü için, eski hale döndürülmesi biraz daha zaman alıyor… Bir de, HA’e göre biraz daha pahalı. Ama etki süresinin uzunluğu bu dezavantajı ortadan kaldırıyor.
Gençliğinizin daha uzun sürmesi için güzellik biliminin olanaklarından faydalanmak ise sizin elinizde
Sağlıklı, keyifli ve daima genç kalın,