Yara Komplikasyonları
Hematom: Yetersiz hemostaz yapılan, hipertansiyonu olan, aspirin ya da antikoagülan alan veya koagülopatisi olanlarda, massif transfüzyon yapılanlarda yarada kan ve pıhtının toplanması sonucu hematom oluşur. Hematom yara kenarlarında kabarma, yara bölgesinde morarma, ağrı, şişlik ve yara kenarlarından kan sızması şeklinde görülür.
Tiroid, paratiroid ve karotis ameliyatlarından sonra oluşan hematomlar büyüyebilir ve trakeaya bası yapabilir. Mastektomi sonrası flep altına oluşan kanamalar geniş bir alan olması nedeniyle hi-povolemiye neden olur.
Tanı konduğunda steril şartlarda yara açılır ve hematom boşaltılır, kanamaya neden olan damar bağlanarak hemostaz yapılır. Yara yeri tekrar drene edilir. Yüzeyel yaralarda oluşan hematom birkaç dikiş alınarak boşaltılır. Kanama devam ederse yara tamamen açılarak hemostaz yapılır.
Seroma: Yarada kan ve cerahat dışında sıvı top-lanmasıdır. Seromalar, sıklıkla mastektomi gibi deri flebi kaldırılan veya lenf disseksiyonu yapılan aksiller ve inguinal girişimler sonrası oluşur. Seroma oluşumunu önlemek için kapalı emici drenler yerleştirilir. Dren çıkarıldıktan sonra bazen dren deliklerinin tıkanması nedeniyle drenajın durması mümkündür; veya ağzı açık kalan lenfatik kanallardan ameliyat bölgesine lenfatik akım devam ederek birikir. Bunun sonucu ameliyat bölgesinde dolgunluk ve gerginlik olur. Muayenede bu bölgede şişlik, kabarıklık ve flüktüasyon saptanır. Bu bölgeye ponksiyon yapılırsa sıvı aspire edilir.
Seromalar yara iyileşmesini geciktirdiği ve bakteri çoğalmasına uygun bir ortam oluşturduğu için boşaltılmaları gerekir. İğne ile aspirasyon ve basınçlı pansuman tatbik etmek gerekir. Buna rağmen tekrarlayan seromalar geliştiğinde yeniden kapalı emici dren yerleştirilir. Tekrarlayan seroma-larda seroma boşaltıldıktan sonra boşluğa sklero-zan bir solüsyon (150 mi. serum fizyolojik içinde 1 gr. tetrasiklin) enjekte edilerek boşluk yüzeyinin yapışması sağlanır.
Yara enfeksiyonu: Bakterilerle kontamine olmuş yaralarda enfeksiyon gelişmesi için bakterilerin sayısı ve virulansı ile vücudun bu bakterilere karşı direnci arasında bir dengesizlik olması gerekir. Ayrıca, bakterinin çoğalabilmesi için yarada kan, se-röz sıvı, nekrotik doku, avasküler alan veya yabancı cisim bulunması gerekir. Yara enfeksiyonlarına en sık stafilokokkus aureus neden olur; daha az sıklıkla ajan streptokok, psödomonas, proteus ve klebsielladır. Yara enfeksiyonunu etkileyen çevre, hasta ve cerrahi teknikle ilgili çok sayıda faktör vardır
Yara enfeksiyonunun önlenmesinde ameliyat bölgesinin temizliği ve hazırlanması ile başlanır. Genellikle hemen ameliyat öncesi cilt traşı yapılır. Gastrointestinal cerrahi girişim yapılacak hastalarda barsak temizliği yara infeksiyonunu azaltır. Pro-filaktik antibiyotik uygulaması gastrointestinal, üriner ve solunum sistemi cerrahisinde yara enfeksiyonunun önlenmesinde çok yarar sağlamaktadır. Dikkatli cerrahi teknik ve yara drenajı yara enjeksiyonunu azaltan önemli bir faktördür.
Yarada enfeksiyon genellikle ameliyat sonrası 4-8. günlerde ortaya çıkar. Yara enfeksiyonunda ilk belirti ateş olup, daha sonra yarada ağrı, kızarıklık, sıcaklık artması, şişlik saptanır. Hastada taşikardi, genel durumda bozulma gibi sistemik belirtiler ortaya çıkar. Derinde oluşan enfeksiyonlarda şişlik, kızarıklık gibi belirtiler daha geç görülür.
Cerahat oluşan yara enfeksiyonlarında, yaranın açılarak cerahatin drene edilmesi ve temizlenmesi şarttır. Bu esnada kültür ve antibiyogram için steril bir tübe örnek alınır ve antibiyogram cevabına göre uygun bir antibiyotiğe geçilir. Antibiyotik, enfeksiyonun çevre dokulara yayılmasını engellemek için verilir. Streptokok enfeksiyonları genelde cerahat oluşturmadıkları ve sellülit şeklinde enfeksiyona yol açtıkları için yalnızca antibiyotik ile tedavi edilirler.
Yara ayrılması ve evisserasyon: Ameliyat yarasının kısmen veya tamamen ayrılmasına yara ayrılması, karın duvarının tüm tabakalarının ayrılması sonucu karın içi organların dışarı çıkmasına evisserasyon . denir. Yara ayrılması karın ameliyatlarından sonra %l-3 oranında görülür. Yara ayrılmasından sorumlu birçok sistemik ve lokal faktörler vardır.
1- Sistemik faktörler: Yara ayrılması 45 yaşın altında %1.5, 45 yaşın üstünde ise %5.4 oranında görülür. Beslenme bozukluğu, hipoproteinemi, şişmanlık, diabet, immunosüpresyon varlığı, kanserliler, sarılık ve kemoterapi alan hastalarda yara ayrılması daha sıktır.
2- Lokal risk faktörleri: Yaranın uygunsuz kapatılması, karın içi basıncın artması, vd. gibi faktörler yara iyileşmesini etkileyen risk faktörleridir. Yaranın tabakalar halinde kapatılması en önemli faktördür. Keşi katlarının dikkatli bir şekilde karşılıklı dikilmesi gerekir.
Karın içi basıncını artıran durumlarda yara ayrılması riski artar. Kronik akciğer hastalığı, asitli siroz, şişmanlık ve ameliyat sonrası ileus gibi durumlarda karın içi basıncı artarak yara ayrılmasına ve evisserasyona yolaçar. Yarada enfeksiyon ve hematomun varlığında da yara ayrılması riski artar.
Yara ayrılması tek bir faktörden ziyade bir çok faktörün etkilemesi sonucu oluşur. Genellikle %85’i ameliyatın 4-5. gününde görülür. İlk belirti yaradan kanlı bir sıvının gelmesidir. Hastada şiddetli bir öksürme veya öğürme ile birlikte birden evisserasyon oluşur. Yarası açılmış veya evisserasyon gelişmiş hastanın dışarı çıkan barsakları ıslak steril bir kompres ile kapatılır ve hemen ameliyata alınır. Dışarı çıkan organlar yıkanıp temizlendikten sonra yara kaim monoflaman dikiş materyeli ile kapatılır. Evisserasyonun kapatılmasından sonra in-sizyonel herni gelişme oranı yüksektir.