Ülser İyileştirici İlaçlar, Ülser İlaç
Asit azaltıcı ilaçlar, Ülser İlaçları
Histamin adlı kimyasal maddenin, midenin üst bölümündeki parietal hücrelerin yüzeylerindeki histamin reseptörü denen özel bölgelere bağlanarak mide salgısını artırdığı bilinmektedir. Vagus siniriyle ve gastrin ile uyarılmak, midede histamin üretimini artırarak mide asit miktarını çoğaltır. Bu bakımdan, histaminin etkisini engelleyecek bir ilacın (diğer bir deyimle bir antihistaminin) yararlı bir anti-ülser ilacı olacağı düşünüldü. Ancak, saman nezlesi gibi alerjik durumlarda kullanılan antihistaminlerin mide asit salgılanmasına hiçbir etkisi yoktur. Bu nedenle yeni bir ilaç grubu bulmak gerekiyordu.
Bu tip ilaçlar ancak 1970’lerde geliştirilebildiler ve histamin-2-reseptör antagonistleri ya da kısaca H2 blokerleri olarak adlandırıldılar. H2 blokerleri aynı histamin gibi, parietal hücrelerdeki histamin reseptörlerine bağlanmalarına rağmen asit salgılanmasını uyarmazlar, ama reseptöre bağlanmış olduklarından, histaminin parietal hücrelerle etkileşmesini engelleyip, mide asit salgılanmasını etkin biçimde önlemiş olurlar. En yaygın H2 blokerleri smetidin ve ranitidindir. Bunlar bir iki ay süreyle kullanıldıklarında ülseri yüzde 90 iyileştirirler. Tedavinin en uygun süresi daha sonra ele alınacak birkaç etkene bağlıdır.
Genelde H2 blokerleri hem tehlikesiz hem de iyi tolere edilir niteliktedir. En iyi bilinen simetidin, bazen, erkeklerde cinsel güç azalması ve aynı anda alınan bazı ilaçların bedenimizce işlenmesini etkilemek gibi istenmeyen sonuçları ortaya çıkarabilir. Fakat, ilaç kesildiğinde geri dönüşümlü olan bu yan etkilerle, kullanan hastaların büyük çoğunluğu karşı karşıya gelmemiştir. Simetidinin çok uzun süre kullanılması halinde mide kanserine yol açacağı yönünde bir yaklaşım vardır. Ancak bunu doğrulayacak bir bulgu olmadığı gibi, böyle bir tehlikenin olmadığına ait bazı kanıtlar da saptanmıştır.
H2 blokerleri kullanıma girmeden önce, peptik ülser tedavisinde antikolinerjikier adlı bir ilaç grubu da yaygın olarak kullanılmaktaydı. Bunlara örnek olarak atropin, propantelin ve hiyosin verilebilir. Antikolinerjikier mide asit salgılanmasını azaltsalar da, H2 blokerleri kadar etkili değildirler. Üstelik, ağız kuruluğu, görüntü bulanması ve idrar yapma güçlüğü gibi yan etkileri vardır. Bu nedenlerden dolayı, günümüzde seyrek olarak kullanılmaktadırlar.
Anti-asitler
Anti-asitler, mide asidini nötralize ederek mide ve duodenumun mukozasına zarar vermesini azaltan ilaçlardır. Beyaz bir sıvı ya da çiğneme tableti olarak kullanılırlar. Sodyum bikarbonat ve kalsiyum bikarbonat gibi bazı anti-asitler kana emildiklerinden, yüksek dozlarda emilmiş sodyum ve kalsiyum, istenmeyen yan-etkilere yol açabilirler. Bu anti-asitlerle birlikte bol süt içmek böbrek yıpranmasına neden olabilir. Sodyum bikarbonat az miktarlarda alındığında bazı kişilerde ağrıyı azaltabilirler. Günümüzde kullanılan birçok anti-asit, emilmediklerinden ciddi yan etkiler göstermezler. Genellikle magnezyum tuzları (magnezyum hidroksid veya magnezyum trisilikat) ya da alüminyum tuzları (alüminyum hidroksid) veya her ikisinin karışımı biçimindedirler. Mide asidini tamamiyle nötralize etmek için, günde, her biri 30 mi olan 7 doz veya günde çeyrek litre gibi büyük hacimlerde anti-asit almak gerekir. Bu miktarlar ülserinizi iyi ederse de, böyle bir tedavi hem kullanışsızdır, hem de bağırsak çalışmalarında değişiklikler yapar.
Magnezyum içeren anti-asitler ishal yaparken, alüminyumlular kabızlığa neden olurlar. Bu nedenle ikisini birlikte kullanmak gerekir. Anti-asitler ayrıca antibiyotikler ve kalp ilaçları gibi ilaçların emilmeleri ile de etkileşirler. Bunları günün farklı saatlerinde almakta yarar vardır. Herhangi bir kuşkunuz olursa doktorunuza sormanız iyi olur.
Anti-asitler, genellikle 10 ml’lik küçük dozlar halinde, günde üç-dört kere kullanılırlar. Bu dozlar ülseri iyileştirmek için yeterli olmamakla birlikte karın ağrısı ve sindirim bozukluğu gibi belirtileri azaltırlar. Ülserin belirtileri öğün zamanları veya gece İle bağlantılı olarak belirir; bu bakımdan anti-asitleri öğünlerden sonra ve yatmadan önce almak doğru olur. Sindirim bozukluğu günün herhangi bir saatinde ortaya çıkacağından ilacı cebinizde ya da cüzdanınızda taşımakta yarar vardır. Bu yönden, antiasit tabletler, sıvı preparasyonlardan daha kullanışlıdır.
Mukozayı koruyucu ilaçlar
Bu tip anti-ülser ilaçlarının mide asidi üzerine bir etkileri yoktur ama, asit ve pepsin yıkıcı etkisine karşı mukozanın direncini artırır. Bu ilaçlara örnek olarak tri-potasyum disitrato bizmutat ya da kısaca TDB (ticari adı: De-Nol) verilebilir. TDB sıvı ve tablet biçiminde kullanılabilir ve aktif maddesi, bir metal olan bizmuttur. Bizmutun etki mekanizması bilinmemekle birlikte, ülser çukurunun dibinde koruyucu bir tabaka meydana getirerek asit ya da pepsinin bu bölgeyle bağlantısını kesip iyileşmesine olanak sağladığı sanılmaktadır. Ciddi bir yan etkisi saptanamamıştır, ama dışkıyı koyu renge boyadığından, bunu kanla karıştırmamak gerekir. Tedavide kısa sürelerle kullanılan TDB, ülseri iyileştirmede H2 blokerleri kadar etkindir.
Mukoza direncini artıran bir diğer ilaç da karbenoksolondur. Meyan kökünden elde edilen bu madde birkaç mekanizmanın bir araya gelmesiyle etki gösterir. Mukozadaki hücrelerden mukus üretimini artırmak bunlardan biridir. Ülseri iyileştirmekte h2 blokerleri ve TDB kadar etkinse de, tansiyonda yükselme, ayak bileklerinde şişme, önemli bir vücut tozu olan potasyumun kan düzeyinde düşmesi gibi istenmeyen yan etkileri vardır. Diğer bakımlardan sağlıklı olan kimseler bile, eğer karbenoksolon kullanıyorlarsa her hafta tansiyon, kilo ve sık sık da kan potasyumu yönünden doktor tarafından denetlenmelidirler. İlaç özellikleri nedeniyle günümüzde daha az kullanılmaktadır.
Meyan kökünden elde edilen diğer bir kimyasal madde de “deglisirinize meyan “d ir (DGM). Karbenoksolon gibi yan etkileri olmadığı halde, ne yazık ki ülseri iyileştirmede o denli etkin değildir.
Geçmiş yıllarda prostaglandinler, prenzepin, tri-mipramin gibi çeşitli anti-ülser ilaçları denenmiştir. Ancak, bunları bulmak zor olduğu gibi yararlı olup olmadıkları da kesin değildir. Bu tam bir liste değildir ve her an yeni kimyasallar denenmektedir.