Türkiye’de kaç kişi HIV ile yaşıyor bilmiyoruz, insanlar ayrımcılıkla karşılaşmaktan korkarak evden çıkmıyorlar, rakamlar gerçekleri yansıtmadığı için sağlık sektörü de hükümetler de HIV/AIDS’e gereken önemi vermiyor, bu yüzden bireyler geç tanı alıyor, tedaviye ulaşamıyor, direnci düşük olanlar ölüyor.
NTVMSNBC- İstatistikler Türkiye’deki vaka sayısının 3 bin 307 olduğunu gösterse de kaç kişinin HIV/AIDS’le yaşadığı tam olarak bilinmiyor. Rakamlar, buzdağının görünen yüzü olduğundan Türkiye, uluslararası arenada ’Kara Duvar’ olarak nitelendiriliyor.
TÜRKİYE GEÇİŞ NOKTASI
Cinsel yolla bulaşan enfeksiyonlar ve HIV/AIDS üzerine çalışmalar yapan Dr. Çevik, Uluslararası AIDS Konferansı, Dünya Sağlık Örgütü Genel Kurul Toplantısı ve UNAIDS Program Koordinasyonu gibi toplantılarda Türkiye’nin özellikle üzerinde durulan ülkelerden biri olduğunu söyledi.
Çevik, Türkiye’nin uluslararası arenada neden ’Kara Duvar’ olarak nitelendirildiğini ntvmsnbc’ye anlattı: “Geçiş noktası olmak yani, mültecilerin başka bir ülkeye gönderilmeden önce sığınmacı olarak yerleştirildiği ülke olmak, bir çok ülkeyle komşuluk, örneğin damar içi ilaç ve uyuşturucu kullanımının yoğun olduğu Balkanlar’a yakınlık gibi nedenler Türkiye’yi önemli kılıyor. Ancak HIV/AIDS konusunda gerçek rakamlara sahip olmadığımız için de uluslararası toplantılarda Türkiye, ’Kara Duvar’ olarak değerlendiriliyor. Bu nedenle en kısa zamanda bir insidans, yani görülme sıklığı çalışmasına gitmesi öneriliyor.”
AYRIMCILIĞIN NEDENİ ÖNYARGILAR
HIV ve AIDS ile ilgili en önemli sorunun önyargılar ve hak ihlalleri olduğunu vurgulayan Dr. Çevik, toplumun hastalık, virüs ve bulaşma yolları konusunda yeterli bilince henüz sahip olmadığı görüşünde.
“HIV/AIDS’e gereken önemin verilmesi için bunun var olduğunu kabul etmeliyiz. Toplumun HIV/AIDS’in artık tedavi edilebildiğini, HIV ile yaşayan bireylerin sağlıklı bir yaşam sürdürebildiklerini ve yapılması gereken tek şeyin korunmak olduğunu bilmesi lazım. Bu virus, insan virusu. Ve insan ayırt etmiyor, doktor ya da mühendis, bankacı ya da çiftçi, polis ya da seks çalışanı, ev hanımı ya da homoseksüel işadamı olmak hiç fark etmiyor. Maalesef Türkiye’deki ayrımcılığın en önemli nedeni, bir türlü kurtulamadığımız önyargılarımız.”
EN ÖNEMLİ STRATEJİ KORUNMA
En fazla karşılaşılan hak ihlalinin sağlık hizmetleri ve iş alanında olduğunu söyleyen Müge Çevik’e göre, olumsuzluklara rağmen HIV ve AIDS konusunda gelinen nokta yine de umut veriyor:
“Tüm Dünya’yı değerlendirdiğimizde önümüzdeki yıllarda bulaş sayısının giderek azalacağını söyleyebilirim. Tedavinin gelişmesi ve tedaviye ulaşımın sağlanması ile bulaşma da azalacaktır. Çünkü korunma, artık tedavideki en büyük stratejilerden biri oldu. Ayrıca geliştirilen bir çok yeni nesil ilaç var. Özellikle de dirençli virüslere yönelik ilaçlar, HIV ile yaşayan insanlara en kısa zamanda ulaştırılıyor ve bireylerin yaşam süresi uzatılıyor. Yüz güldüren en önemli nokta ise aşı çalışmaları. HIV aşısı için bütçe ayrılması ve çalışmaların hızlandırılış olması çok önemli.
TÜRKİYE HENÜZ İSTENEN NOKTADA DEĞİL
Ancak Türkiye açısından bakıldığında çalışma ve gelişmelerin yeterli olduğunu söylemek henüz zor. Bu durumun düzeltilmesinde ise HIV/AIDS alanında çalışan hekimlerin sorunları daha çok dile getirmesinin, HIV ile yaşayanların daha fazla ön plana çıkmasının, özellikle üniversite hastanelerinin araştırma konularına daha fazla eğilmesinin ve medyanın tutumunun etkili olduğunu düşünüyorum.”
(turktime.com)