Tüp bebekte eskiden beri fikir olarak ortaya konulmuş ama çok da uygulanmayan, günümüzde ön plana çıkmış yenilikler var. Bu teknikler özellikle son yıllarda daha dikkat çeker hale geldi. Bunların içinde ilk planda söyleyebileceklerimizin arasında, hastaların tedaviye bağlı komplikasyonlarının azaltılması, çoğul gebeliklerin önlenmesi, ilaçlara bağlı yan etkileri azaltmak için yapılan uygulamalar var. Acıbadem Üniversitesi Öğretim Görevlisi ve Acıbadem Kadıköy Hastanesi Tüp Bebek Bölüm Sorumlusu Doç. Dr. Cem Demirel ilaçsız tüp bebek uygulamaları hakkında sık sorulan soruları yanıtladı:
İn Vitro Matürasyon yöntemi nedir, nasıl uygulanıyor?
Bu yöntemi hastanemizde başarıyla uyguluyoruz. Burada, hiç ilaç kullanmadan yumurtaları erken bir aşamada toplayıp laboratuvarda olgunlaştırarak dölleme işlemi yapılarak transfer gerçekleştiriliyor.
– Burada ilaçlara karşı aşırı yumurtalık çevabı gösteren hastalarda
– Tekrarlayan tüp bebek başarısızlığı olan hastalarda kullanılıyor.
Çok ilaç vermek yumurtalıkları daha mı çok uyarıyor? Bu konuda yeni yaklaşımlar var mı?
Artık günümüzde bazı hastalarda yumurtalıkları daha düşük dozda ve daha az uyarmayı tercih ettiğimiz bir yaklaşıma göre hareket ediyoruz. Yani ilaçları yüksek dozlarda uzun süreli kullanmıyoruz. Çok düşük dozlarda kısa süreli uygulayarak az sayıda fakat kaliteli yumurtalar elde etmeye çalışıyoruz. Buradaki amacımız onlarca yumurta elde etmek değil 2-7 arasında yumurta elde etmek.
İlaçların hastalara ne gibi yan etkileri oluyor?
Bazen normal doz da verilse yüksek doz da verilse yan etki olabilir. Hastanın hayatını tehlikeye atacak olan “ovarian hipersitümülasyon sendromu” ortaya çıkabiliyor. Burada kadının yumurtalıkları 10-15 cm’e kadar ulaşıp büyüyebiliyor, karın içinde sıvı birikiyor, nefes darlığı, böbrek yetmezliği, dolaşım bozuklukları gözlenebiliyor.
Acıbadem’teki temel felsefelerimizden biri de hastaya fazla ilaç yüklemeden az uyarım ile kaliteli yumurta elde etmek ve daha başarılı sonuçlar almaktır. Düşük doz ilaç verme şeklinde özetleyebileceğimiz bu tıbbi yaklaşıma, “Minimal Sitümülasyon IVF” diyoruz. Bu yakın gelecekte birçok merkezin de benimseyeceği yol olacaktır. Çünkü artık günümüzde onlarca yumurtaya ihtiyacımız yok, başarı oranlarının artmasıyla daha az sayıda yumurta ile olumlu sonuçlar alabiliyoruz. Bu sayede hem ekonomik olarak hastaya faydamız oluyor, hem de komplikasyonlardan kaçınmayı sağlamış oluyoruz.
Yumurta dondurma taleplerinde bir artış var mı? En fazla kaç yıl dondurulabiliyor?
Üreme çağında kansere yakalanmış ve göreceği kemoterapi nedeniyle üretkenliğini kaybetme riskiyle karşı karşıya kalan hastalardan hastanemize çok başvuru oluyor. Bu kadınlar ve erkeklerde üreme potansiyelinin korunması çabaları var. Kemoterapi ya da radyoterapi üreme hücrelerinde kalcı kayba neden olabiliyor. Kişi kanserden kurtulmasına rağmen, çocuk sahibi olma şansını yitiriyor, yaşam kalitesi azalıyor. Bu kişiler bize erken kanser teşhisinden hemen sonra başvurabilirlerse kemoterapi almadan önce erkeğin sperm hücrelerini kadının ise yumurtalarını, ya da eşinin spermiyle döllenmiş embriyoları dondurup saklıyoruz. Böylece ileride bu hastalar çocuk sahibi olabiliyorlar.
Örneğin bir kadın bekarsa, o zaman yumurtalarını toplayıp donduruyoruz. Evliyse yumurtalarını toplayıp eşinin spermiyle laboratuvarda dölleyip embriyo halinde dondurup saklıyoruz. Bazen de kadının yumurtalık dokusunu dondurup saklıyoruz.
Çünkü hem kanser hastaları için hem de artık üretkenliğinin son dönemlerine yaklaşmakta olan fakat evlenmemiş kadınlarda üretkenliklerini korumak amacıyla tek yol yumurtalarının dondurulup saklanmasıdır. Yumurtaların vitrifikasyon ya da yavaş dondurma yöntemleriyle günümüzde oldukça başarılı bir şekilde dondurulup saklanabilmesi üreme tıbbında bu insanlar için büyük bir ümit kaynağı olmuştur. Bu son yılların en önemli gelişmesidir.
Hızlı dondurma yöntemi nedir, nasıl uygulanıyor?
Hızlı dondurma dediğimiz “Vitrifikasyon” yöntemi, son yıllarda üreme hücrelerinin (yumurta) ve embriyoların dondurulup saklanmasında kullanılıyor. Son yıllarda bu yöntemin öne çıktığını, çok pratik bir yöntem olduğunu ve başarı oranlarının çok yüksek olduğunu görmekteyiz. Artık bu hızlı dondurma yöntemiyle dondurma işlemi gerçekleştiriliyor. Normalde eksi 20 bin derecelere kadar hızlı bir dondurma sürecini uyguluyoruz. Sonra hücreler, bu dondurma sağlandıktan sonra eksi 196 derecede korunabiliyor. Kanunen 5 yıla kadar dondurup saklamaya izin var. Bu süreyi geçtikten sonra merkezler dondurdukları hücreleri imha etmek zorundadır. Dondurma yöntemlerinin gelişmiş olması da son yıllarda tüp bebek tedavilerindeki çok önemli aşamalardan biridir.
Tüp bebek işlemini birden fazla deneyenlerde başarılı olmak için neler yapılmalı?
Tekrarlayan tüp bebek başarısızlıklarında öncelikle ailenin iyi bir hikayesinin alınması gerekiyor. Daha önceki denemelerde kaç yumurta toplanmış, yumurtalar nasıl döllenmiş, embriyoların kalitesi, embroyaların tarnsfer işlemi kolay mı zor mu olmuş, gibi tedavide herhangi bir sorunla karşılaşmışlar mı gibi konuların aydınlatılması gerekiyor.
Bundan sonra eğer yapılabilecek bu sorunu aydınlatmaya yönelik testler varsa da onlara yönelmek gerekiyor. Bu testler arasında anne ve baba adayının genetik incelemesi, anne adayının pıhtılaşma sistemine ait yatkınlığının ve tirodinin değerlendiridiği testler var.
Anenin rahminin içinin histereskopi ile değerlendirilerek tutunmaya engel bir sorunun var olup olmadığının ortaya konulması lazım.
Kadının tüplerinin içerisinde sıvı birikiminin (hidrosalpings) olup olmadığının anlaşılması için HSG (Histero Salpingografi) filminin çekilmesi gibi araştırmalar yapılabilir.
Bu araştırmalar sonucunda herhangi bir sorun bulunamazsa bir sonraki denemede yumurtalıkları uyarma protokolünün gözden geçirilmesi, uyarımın minimal sitümülasyon ile yapılması, invitro matürasyon uygulanması, embriyoların erken dönemde değil beşinci ya da altıncı günde naklinin denenmesi, laboratuvarın deneyimi ve yetkinliği varsa endomatrial co culture gibi uygulamaların teklif edilmesi ya da elimizde yeterli sayıda iyi kalitede embriyo varsa preimplantasyon genetik tanı yöntemiyle embriyo seçimi yapılması düşünülebilir.
Bu hastaların rahimlerinde rahim içi boşluğunu bozmuyor olsa bile 4 cm’nin üzerinde myomları varsa bu myomların çıkarılması düşünülebilir.
Altta yatan bir pıhtılaşma sorunu gösterilemediyse bu tekrarlayan tüp bebek başarısızlığı olan çiftlerde aspirin, ya da kanı sulandırmak için kullanılan heparin gibi ilaçların bir anlamı yoktur.
Yine bazen bu hastalara teklif edildiğini duyduğumuz lenfosit aşısı ya da bağışıklık sistemi tedavilerinin de tüp bebek yöntemleri 30 yılı aşkın bir süredir uygulanmasına rağmen hiçbir çalışmada faydası olduğu gösterilememiştir. Bu tür yaklaşımlar tıbbi etikle bağdaşmamaktadır.
Ama bazen altıncı yedinci denemelerde gebe kalan hastalar olabilir. Hekimin doğru zamanda müdahale edip artık bu noktadan sonra tedaviyi bırakması gerektiğini söyleyerek hastaya açıklama yapması gerekiyor.
Embriyoların kalitesini yumurta mı sperm hücresi mi daha çok etkiliyor?
Embriyo kalitesini belirleyen ana faktör yumurtadır. Yumurta embriyo kalitesini belirlemede daha baskındır. Ama her şeyden de yumurta sorumlu diyemeyiz. Spermin etkisiyle embriyo kalitesi de bozulabilir, ama genelde embriyoyu destekleyen, beslenme ve gelişimini sağlayan yumurtanın yapısı, içindeki organeller ve dokulardır.
Yumurta kalitesi neye göre değişiyor?
Yumurta kalitesi aydan aya değişkenlik gösterebilir, bazen ise devamlı bir şekilde hep kötü ya da hep iyi olabilir. Bunun nedeni kişinin kendine has bünyesel özelliği olabilir, kaşın gözün rengi gibi fiziksel bir özellik de olabilir. Bazen yumurtalıkların uyarılma süreci, kullanılan ilaçlar etkileyebilir. Çoğu zaman altında yatan nedeni de ortaya koymamız mümkün olmayabilir.
Bu kaliteyi artırmak için ilaç kullanmamak, hastanın siklusundaki doğal yumurtaları kullanmak hiçbir dış etkene maruz bırakmadan kullanmak, hafif minimal bir uyarı yapmak, hastanın sigara gibi toksik etkenlerden uzak durmasını sağlamak yeterli olabilir. Besinlerle bunu çok değiştirmek mümkün değildir. Kilolu hastanın kilo vermesi etki yapabilir. Hasta tiroid açısından mutlaka değerlendirilip normalse tedaviye alınması çok önemlidir.
Spermlerin en iyisini seçmede teknoloji yeterli mi?
Laboratuvarda dölleme işlemi için kullanılacak yüz binlerce, milyonlarca sperm arasından hangisi daha sağıklı iyi sonuç verir bu konuda da bazı çalışmalar kendi kliniğimizde de sürdürülmektedir. IMSI yöntemini bu alanda kullanmaktayız. Özellikle ciddi erkek faktörüne bağlı infertilitede tekrarlayan tüp bebek başarısızlıkları da söz konusuysa sperm hücrelerini büyütme altında değerlendirip en normal görünenleri seçip kullanmak belki de başarıda bir miktar artış sağlayacaktır. Mikroskop altında normal gördüğünüz hücreyi değil onu binlerce kez büyütüp normal büyütmede göremediğiniz şekil bozukluklarını görüp, onları kullanmıyor, normal görünenleri seçiyorsunuz.
Labarotuvar uygulamalarında yenilikler var mı?
Kültür vasatlarında artık önemli gelişmeler izleniyor. Tek basamaklı kültür vasatlarının son yıllardaki gelişimiyle embriyo kaliteleri, gelişim hızları ve embriyoların tutunma oranları, oldukça tatminkar sonuçlar veriyor.Embriyoların saklandığı kültür ortamlarının ve inkübatörlerin (laboratuvarda üreme hücrelerinin bir araya geldikten sonra saklandıkları içinde belli oranda ısı, karbondioksit ve nemi koruyan cihazlar) içindeki oksijen oranının düşürülmesi ile daha olumlu sonuçlar alındığı gözleniyor.
Günümüzde ileri dönemde en önemli adım, hastalarımıza artık en fazla bir ya da iki embriyonun nakli olmalıdır. Ve iyi çalışan bir dondurma programınız varsa geriye kalan embriyoları da dondurup saklayarak hastaların başarı şansını düşürmeden, çoğul gebeliklerin bu yöntemle önüne geçmiş olacağız. Bizlerin görevi şu anda bir salgın durumunda olan çoğul gebelik ve buna bağlı erken doğum gibi sorunların önlenmesi olmalıdır. Bu konuda da kanun koyucuların hem kanunları net bir şekilde belirlemesi (doktor inisiyatifine bağlı embriyo transfer sayısının serbestliğine izin verilmemesi) ve buna uymayanların ciddi yaptırımlara tabi tutulması gerekmektedir.