Tüberkülin Deri Testi (PPD), Tüberkülin Cilt Testi
Tüberküloz hastalığı ayırıcı tanısında ve yeni vakaların teşhisinde önemli ve spesifik bir testtir. Bundan başka profilaktik isoniazid tedavisinin karar verilmesine yardım eder. En çok kullanılan iki tür tüberkülin vardır: 1. OT tüberkülin (old tüberkülin = eski tüberkülin) 2. PPD (purified protein derivative = saf protein türevi). PPD daha standart bir şekilde hazırlandığı için diğerine tercih edilir. Tüberkülin testi için en çok kullanılan yöntem intradermik enjeksiyondur. Buna Mantoux testi adı verilir. Mantoux testi için ön kolun fleksör deri yüzeyi eterle temizlendikten sonra 0.1 mi PPD veya OT den 5 ünite intradermik enjekte edilir.
Mantoux testinin yorumlanması Tüberkülinin intradermik enjeksiyonunda 48 veya 72 saat sonra oluşan 10 mm veya daha fazla endürasyon (papül) pozitif reaksiyondur.
Tüberkülin duyarlılığı M.tüberkülosis ile infekte olduktan 2-8 hafta (ortalama 6 hafta) sonra gelişir. Pozitif tüberkülin testi o kişinin tüberküloz basili ile infekte olup, bir duyarlık husule geldiğini gösterir, ancak hastalık anlamını taşımaz. Husule gelen duyarlılık genellikle süreklidir. Ağır seyderen hastalıklar, kızamık, çiçek veya çiçek aşısı, yüksek ateş, sarkoidoz, ilerlemiş tüberküloz, lösemi, lenfoma, Hodgkin, ileri derecede malnütrisyon, kaşeksi, ileri yaşlılık, kortikosteroid gibi immünosüpresif ilaçlar, kontrolsüz diabet ve alkolizm ile tüberkülin duyarlılığı geçici olarak azalır veya kaybolur. Tüberküloz infeksiyonu olduğu veya geçirildiği halde tüberkülin testi negatif olabilir, buna yalancı negatif tüberkülin testi denir. Teknik hata, ölçme ve yorum hatalarıyla ilgilidir. Basil alındıktan 2-8 haftaya kadar yapılan testler negatif olabilir, duyarlık için yeterli zaman geçmemiştir. Bir süre sonra tekrar edilince tüberkülin testi pozitif olur.
BCG aşısı yapılanlarda tüberkülin pozitif olur.
Milyer tüberküloz, menenjit tüberküloz gibi ciddi hastalıklarda ve daha nadir olarak plörezi tüberkülozda tüberkülün negatif olabilir. Gereken tedaviyle tüberküloz infeksiyonunun kontrol altına alınmasıyla immünosüpresyon düzelerek tüberkülin pozitif olur.
Diğer laboratuvar incelenmesi
Lökositler çok kez normaldir. Bazı hastalarda 10.000-15.000’e artabilir. Monositler %10’dan azdır. Normokrom anemi, serum albüminde azalma ve serum globülinde artma vardır. Sedimantasyon hızı artmıştır. Hematüri veya idrarda iltihap böbrek tüberkülozuyla ilgili olabilir.
Tüberküloz hastalığını kolaylaştıran etkenler
Bu etkenler 3 ana grupta incelenebilir: 1. İnfeksiyon kaynağı. 2 Bakteri miktarı ve virülansı. 3. İnfekte kişinin direnci.
İnfeksiyon kaynağı Başlıca infeksiyon kaynağı tüberküloz hastasının balgamıdır. Öksürük, hapşırma, yüksek sesle konuşma, şarkı söylemede oluşan damlacıklarla balgamda bulunan basiller başkaları tarafından inhale edilerek tüberküloz infeksiyonu bulaşabilir. Hastaların kullandığı eşyaların rutin ve dikkatli temizliği genellikle bulaşmayı önler.
Bakteri miktarı ve virülansı Alınan bakteri sayısı çok ve virülansı fazla basillerle infekte olan şahıslarda tüberküloz hastalığı şansı artar.
İnfekte kişinin direnci Bir yaşına kadar olan primer tüberküloz vakalarında milyer ve menenjit tüberküloz gibi ciddi hematojen tüberküloz türleri daha fazla oranda görülür. Menapoz ve andrapoz dönemlerinde ve gebeliğin ilk üç ayında ve doğumdan sonra tüberküloz şansı artar.
Çevre etkenleri
Sigara ve alkol gibi toksik etkenler tüberküloz insidensini artırır ve tedavi şansını azaltır. İmmünosüpresif ilaç alanlarda örneğin uzun süre kortikosteroid tedavisi yapılan hastalarda tüberküloz olasılığı artar.
Tüberküloz insidensinin yüksek olduğu hastalıklar
Diabetes mellitus ve tüberküloz arasında ters bir ilişki vardır.
Yani tüberküloz hastalarında diabet insidensi daha fazladır. Ve diabet hastalarında tüberküloz gelişmesi daha çok oranda izlenir. Tedaviye cevap vermeyen tüberküloz hastalarında diabetes mellitus olasılığı dikkatle incelenmelidir. Özellikle diabet belirtileri kuşkusu olan veya ailesinde diabet olan tüberküloz hastalarında açlık kan şekeri bakılmalıdır. Açlık kan şekeri normal ise glükoz tolerans testiyle diabet araştırılmalıdır. Diabet-tüberküloz hastalarının akciğer radyografilerinde alt loblarda hastalık lokalizasyonu diğer tüberküloz vakalarından daha sıktır. Bu nedenle erişkin bir kişide alt loblarda tüberküloz teşhis edilince diabet kuşkulanmalıdır.
Silikosis hastalarında tüberküloz insidensi yüksektir.
Hipotiroidizm, kızamık ve boğmaca hastalıklarında tüberküloz infeksiyonuna direnç azalır.
Gastrektomi vakalarında tüberküloz insidenisinin fazla olması beslenme bozukluklarıyla ilgilidir. Cerrahi girişim yapılacak hastaların, özellikle karın cerrahisi söz konusu olanların ameliyattan önce akciğer radyografisi çekilmelidir.
Kanser, Hodgkin, lösemi ve diğer debilitan hastalıklarda tüberküloz insidensi artar, infeksiyonlara direncin azalmasıyla ilgilidir.
Böbrek transplantasyonu yapılan hastalarda tüberküloz insidensi artar, İmmünosüpresif tedavi ve hastane personelinden kontaminasyonla ilgilidir.
Sarkoidoz hastalığıyla tüberküloz arasında bir ilişki olduğu ve atipik bir mikobakteriumla sarkoidozun husule geldiği ileri sürülmüştür. Bu ilişki objektif olarak kanıtlanamamıştır. Ancak önemli bir gözlem sarkoidoz hastalarında tüberküloz insidensinin fazla oluşudur. Bu olasılığı göz önünde bulundurmalı ve kortikosteroit tedavisi yapılan sarkoidoz hastalarına profilaktik tüberküloz tedavisi uygulanmalıdır.
AİDS hastalarında tüberküloz insidensi fazladır ve çok kez atipik mikobakterium türüyle ilgilidir. AİDS hastalarında PPD çok kez negatiftir. AİDS tüberküloz hastalarında lenfadenopati, ekstrapulmoner tüberkülozlar daha sıklıkla izlenir ve kavern oluşu diğer tüberkülozlardan daha azdır.