GÖĞÜS CERRAHİSİ UZMANI OPT. DR. FAZLIOĞLU: -”ASBEST VEYA ZEOLİT İÇEREN TOPRAKLARIN BULUNDUĞU BÖLGELERDE YAŞAYANLARDA AKCİĞER VE AKCİĞERİ ÖRTEN ZARDAN KÖKEN ALAN KANSERLERE ÇOK SIK RASTLANMAKTA” -”AKCİĞER KANSERİNİN ORTAYA ÇIKISINDA ÇOK AZ DA OLSA GENETİK FAKTÖRLER ROL OYNAR”
Kayseri Eğitim ve Araştırma Hastanesi Göğüs Cerrahisi Uzmanı ve Türk TORAKS Derneği Orta Anadolu Şubesi Yönetim Kurulu Üyesi Opt. Dr. Mithat Fazlıoğlu, asbest veya zeolit içeren toprakların bulunduğu bölgelerde yaşayanlarda akciğer ve akciğeri örten zardan köken alan kanserlere çok sık rastlandığını bildirdi.
Fazlıoğlu, AA muhabirine yaptığı açıklamada, dünyada birçok kanser türünde giderek azalma olurken akciğer kanserine rastlanma sıklığının giderek arttığını söyledi.
Dünyada erkek ve kadınlar arasında en öldürücü kanser türünün akciğer kanseri olduğunu ifade eden Fazlıoğlu, sigara alışkanlığının birçok kanser türüyle doğrudan ya da dolaylı ilişkisi olduğunu anlattı.
Gelişmiş ülkelerde erkeklerde görülen kanserlerin yüzde 40-45’inin, tüm nüfustaki kanserlerin ise yüzde 30’unun sigaraya bağlı olduğunu vurgulayan Fazlıoğlu, akciğer kanseri ölümlerinin yüzde 80-90’ının, kronik akciğer hastalığı ölümlerinin yüzde 75-90’ının ve koroner kalp hastalığı ölümlerinin yüzde 25-30’unun sigarayla ilgili olduğunu kaydetti.
Türkiye’deki bazı yörelerde bulunan ”beyaz toprak ve gök toprak” olarak bilinen asbest veya zeolit içeren toprakla temasın akciğer kanserine neden olduğunu belirten Fazlıoğlu, şöyle devam etti:
”Duvar sıvama ve yer döşeme amaçlı kullanılan, bebeklerin altına konan bu toprağın bulunduğu alanlarda yaşayanlarda akciğer ve akciğeri örten zardan köken alan kanserlere çok sık rastlanmaktadır. Asbest bir ses ve ısı yalıtım maddesi olarak sanayide de kullanılmaktadır. Fren ve balata üretimi, gemi ve uçak sanayi, asbestli tuğla ve yapı malzemeleri üretimi gibi iş kollarında çalışanlarda da akciğer kanserleri bir meslek riski olarak ortaya çıkmaktadır.”
Akciğer kanserlerinin yüzde 95’inin sebebinin sigara olduğuna işaret eden Fazlıoğlu, ”Sigara ile akciğer kanseri arasındaki sebep-sonuç ilişkisi doğru orantılıdır. Bir kişi sigaraya ne kadar erken yaşta başlarsa, günde ne kadar çok sayıda ve ne kadar uzun süre sigara içerse, içtiği sigaradan dumanı ne kadar derin içine çekerse akciğer kanseri olma riski o kadar fazladır” dedi.
Sigaranın kanser yapıcı etkisinin uzun yıllar kullanıldıktan sonra kendini gösterdiğini ifade eden Fazlıoğlu, sigarayı bırakan kişinin akciğer kanseri olma riskinin giderek düştüğünü ve ortalama 10 yıl içerisinde hiç içmeyenlerle aynı oranda risk taşır duruma geldiğini söyledi.
-AKCİĞER KANSERİ GENETİK MİDİR?-
Opt. Dr. Mithat Fazlıoğlu, akciğer kanserinin ortaya çıkısında çok azda olsa genetik faktörlerin rol oynadığına dikkati çekti.
Birinci derecede akrabaların akciğer kanserine yakalanmış olmasının sigara içenler için erken bir uyarı olduğuna işaret eden Fazlıoğlu, ”Bu uyarıyı dikkate almazsanız sizin yakınlarınız da sizin yaşadığınız türden bir acıya hazırlıklı olmalıdırlar” dedi.
Akciğer kanserinin tüm kanserlerde olduğu gibi kilo kaybı, halsizlik, iştahsızlık yanında, öksürük, kan tükürme, göğüs ağrısı, nefes darlığı, hırıltılı solunum gibi akciğerlerle ilişkili yakınmalarla belirti verdiğini anlatan Fazlıoğlu, bunlara kanserin diğer organ ve dokulara yayılmasına bağlı olarak vücudun değişik alanlarında ağrılar, yutma güçlüğü, baş ağrısı, görme, denge ve bilinç bozuklukları gibi bir çok farklı şikayetlerin de eklenebileceğini söyledi.
En sık görülen akciğer kanserlerinin 2 grupta toplam 5 çeşit olduğunu vurgulayan Fazlıoğlu, ”Her türün seyri, tedaviye cevabı farklıdır. Tedavi planlanırken kanserin türü de bilinmelidir. Hastalığın ağırlığı da türüne göre farklılık gösterebilir” dedi.
Kansere yakalanan hastaya bütün gerçekleri hemen söylemenin doğru olmayabileceğini ifade eden Fazlıoğlu, sözlerini şöyle tamamladı:
”Hastaya yavaş ve kademeli olarak bilgi aktarılmalı, sorun açıklanırken çare ve tedavi biçimi birlikte anlatılmalıdır. Hastanın yaşamla bağı ve iyileşme umudu sarsılmamalıdır. Kuşkusuz bu bir üslup sorunudur. Hastasını önemseyen, acısını paylaşan, ona zaman ayıran, sabırla dinleyen, onun sorununa çare arayan, umudunu artıran empatik bir hekim davranışı iyi bir tedavi kadar önemlidir.”
AA