Tifo Hastalığı Nedir, Tifo Hakkında Bilgiler
Tifo Hastalığı, mikroplu ve bulaşıcı hastalıklardan birisidir. Bu hastalığı yapan mikrop çomak şeklindedir. Adına (Tifo basili) derler.
Tifo basilinin en çok bulunduğu yer tifolu hastaların dışkıları (büyük aptesleri) dir. Bundan başka hastaların kanlarında idrarlarında, vücutlarında çıkan leke ve deri döküntülerinde, hattâ bazı hallerde tükürük ve salyalarında da bulunabilir.
Bir takım insanlar kendileri hiç hasta olmadıkları halde bağırsaklarında tifo mikroplarını taşırlar ve büyük aptesleriyle bu mikroplan etrafa saçarlar.
Tifo hastalığına tutulup iyileşmiş olan, nekahatteki insanlar da aynı rolü oynayabilirler.
Hastalardan veya mikrop taşıyıcılardan çıkıp aptesanelere ve lağımlara geçen mikroplar, eğer bu lağımlar muhafazalı bir surette kapatılmamışlarsa veya lağım suları bahçeleri, bostanları sulamakta kullanılırsa etrafa yayılmağa başlarlar. Bu kirli sularla temas eden sebze ve meyvalar mikroplarla bulaşırlar. Lağımlardan sızan sular, yakından geçen su yollarına karışacak olurlarsa içilecek suların da mikroplarla bulaşması mümkündür. Bu gibi suları içenler de hastalığa tutulmak tehlikesine düşmüş olurlar.
Hastaların ve mikrop taşıyıcıların büyük aptesleriyle bulaşmış kirliliklere, süprüntülere ve lağım pisliklerine konan karasinekler ayaklan, hortumları ve kanatlarıyla aldıkları tifo mikroplarını yiyecek ve içeceklere taşıyabilirler.
Tifo hastalığı, en ziyade sıcak mevsimlerde, yaz ve sonbahar aylarında görülür. En çok tutulanlar çocuklar ve gençlerdir. Tifo ihtiyarlarda nadir olur. Bir defa hastalığa tutulup atlatanlar bütün ömürleri boyunca bağışıklık kazanıp bir daha tutulmazlar.
Hastalarla temas edenlerde, hastaların çamaşırlarını yıkayanlarda daha çok görülür. Yorgunluk, uykusuzluk, açlık, kalabalık, kirlilik gibi haller hastalığın ortaya çıkmasını kolaylaştırmaktadır. Tifo mikrobu en ziyade ağızdan ve sindirim yollarından girerek hastalığı hâsıl eder.
Tifo Belirtileri, Tifo Hastalığı Belirtiler
Tifonun Belirtileri, Mikrop alındıktan (10 – 15) gün kadar sonra hastalık yavaş yavaş başlar. Hastada ufak kırgınlıklar, yorgunluklar, baş ağrıları olur. ilk günlerde ayakta dolaşabilirler. Ondan sonraki günlerde yavaş yavaş ateş yükselir. Hastalar artık yatağa girmeğe mecbur olurlar. Bu sırada bazılarında burun kanamaları, kadınlarda rahimden kan gelmesi, hafif bir bronşit, mide, bağırsak bozuklukları ve ishaller görülür.
İkinci haftada ateş yükselmiştir. Hastanın göğsünde, sırtında, karnında ufak, pire ısırığı gibi bir takım kırmızı lekeler hâsıl olur. Bu lekeler tifonun tanınmasına yardım eder.
Hastanın dalağı büyür. Hastaların kimisinde ishal; kimisinde, inkıbaz vardır. Dil paslıdır. Hasta solgun Ve iştahsızdır. Erişkin ve sağlam vücutlu insanlarda ateşin yüksek olmasına rağmen, nabız sayısı azdır. Bu hal de tifoya delâlet eden bir alâmettir.
Üçüncü haftaya gelince, ateş yine yüksek olarak devam eder. Hasta daha ziyade dalgınlasın Bazı hastalar bu devrede kendilerini kaybederler. Mânâsız hareketler ve mânâsız sözlerle sayıklayıp yataklarından kalkmak, atılmak isterler. Dil çok paslı, yer yer çatlamış, kanamış, kupkuru bir halde bulunur.
Tifo mikrobu vücuda girdikten sonra kana karışarak bütün vücuda yayılır. Daha sonra bağırsaklarda oturarak orada yaralar hâsıl eder. Hastalığın üçüncü haftasında bu yaralardan birisinin kanaması veyahut yara tesiriyle bağırsağın delinmesi gibi tehlikeli ihtilâtlar olduğu vardır. Hastada bağırsak kanaması veya bağırsak delinmesi olduğu zaman ateş birdenbire düşer. Nabzın sayısı fazlalaşır ve nabız zayıflar. Hastanın yüzü solar, gözleri çukura batar, alnında soğuk ter damlaları belirir, hali fenalaşır. Bunlar tifoda tehlike alâmetleridir. Bağırsak kanamasını gösteren en önemli belirti hastanın büyük aptesinin simsiyah, katran renginde çıkmasıdır.
Bu sıkıntılardan başka tifonun kalbe damarlara, akciğerlere, göz ve kulak sinirlerine, vücudun daha başka organlarına dokunarak oralarda türlü türlü ihtilâtlar yaptığı da vardır. Bütün bu devreleri atlatabilen hastalar hastalığın dördüncü haftasından sonra yavaş yavaş iyileşmeğe başlarlar. Ateş düşer, vücuttaki sıkıntılar kaybolur, iştah açılır ve pek ziyadeleşir, hastalar bu suretle nekahet devresine girmiş olurlar.
Tifonun bu örneklik şeklinden başka çok daha ağır geçen şekillerinden tutunuz da hastayı yatakta yatmağa bile mecbur etmeyen gayet hafif şekillerine kadar, muhtelif tabloları vardır. Tifonun teşhisi için kan tahlilleri yapmak lâzım gelir.
Paratifo Nedir, Tifo Paratifo
Görünüş ve üreyiş itibariyle tifo mikroplarına pek ziyade benzeyen bir takım mikroplar daha vardır. Bunlara (paratifo mikroplar) derler. Fakat bunlar tifo mikroplarından çok ayrı mikroplardır.
Paratifo mikroplarının çok çeşitleri mevcuttur. Bunların bir kısmı alfabe harfleriyle adlandırılırlar.
Paratifo (A) sınıf tıpkı tifo hastalığının belirtilerine benzeyen fakat ondan daha hafif geçen hastalık yapar.
Paratifo (B) sınıfı bir gruptur. Son zamanlarda yapılan incelemeler bunların sayısını pek ziyade fazlalaştırmıştır. Bu sınıftan olan mikroplar etlerin, sütlerin, sebzelerin, meyvaların, bayatlamış birçok gıda maddelerinin içinde üreyip bunları zehirli bir hale getirirler. Farkına varmadan bu gibi gıdaları yiyip içen insanlarda kusmalar, şiddetli karın ağrıları, ishal, bazen ateşle geçen bir çeşit (gıda zehirlenmesi) hâsıl ederler. Halkın bakır çalmasına atfettiği sıkıntılardan bir kısmı bu çeşit zehirlenmeden başka bir şey değildir.
Bu gıda zehirlenmeleri, bazı defa, insanları öldürebilecek derecede şiddetli ve tehlikeli olabilirler.
Paratifo mikropları da, tıpkı tifo mikropları gibi, hastalar, lâğım, sular, yiyecek ve içecek maddeleri, karasinekler ve mikrop taşıyıcılar ile etrafa yayılırlar.
Hastaların kanında, büyük apteslerinde, bulunurlar. Tifo hastalığı nasıl ve hangi yollardan bulaşıyorsa bunlar da aynı suretle bulaşırlar. Bu bakımdan bu hastalıkları da doktorlar tifo hastalığının yakım olan arızalardan saymışlardır.
Tifo Tedavisi ve Paratifo Tedavisi
Tifo ve paratifolu hastalar, sağlamlardan ayrılarak tedavi edilirler. Tifoya tutulmuş hastayı tam bir yatak istirahatinde ve doktorun kontrolü altında tedavi etmek lâzımdır.
Yemekler sulu ve hafif gıdalardan seçilir. Süt, yoğurt, yumurta sarısı, ayran, hoşaf ve meyva sulan, limonata, portakal suyu, bu gıdalar arasındadır. Fakat hastalık uzun sürdüğü takdirde bu maddeler hastanın beslenmesine ve hastalığa karşı tam bir mukavemetle mücadelesine imkân vermeyeceğinden doktorun tavsiyesine göre yumurtalı çorbalar, iyice kıyılmış etten yapılan köfteler, sebze ve meyve püreleri verilmesi lâzım-gelir. Bağırsaklarda husule gelen yaraların delinmesinden korkup uzun zaman derin bir perhiz yapmak doğru değildir. Hastanın uzun süren ateşine karşı küçük dozlarda ateş düşürücü ilâçlar verilebilir.
En iyisi hastanın kalbi ve damarları kuvvetli olduğu ve doktor müsaade ettiği takdirde banyolar ve ıslak sarmalarla ateşi düşürmeğe çalışmaktır. Antibiyotik ilâçların keşfinden sonra tifo ve paratifoların tedavisi çok kolaylaşmıştır. Bunlardan (Shloramphenicol) esasından gelen ilâçlar tifo mikrobuna karşı çok tesirli olduğundan doktorun bu ilâçla yapacağı münasip bir tedavi sayesinde hastanın ateşi süratle düşerek tifonun uzun sürücü devresi kısaltılmış, hastaların sıkıntıları izale edilmiş ve tehlikeli ihtilâtların önüne geçilmiş olur. Paratifolarm tedavisi için de antibiyotikler içinde çok tesirli olanları vardır. Yalnız bu ilâçların miktar ve tatbik tarzlarım mutlaka doktorların tayin etmesi lâzım gelir.
Hastaların vücudunu ve çamaşırlarını gayet temiz tutmak icap ederse kolonya veya alkol mahlûlleri ile friksiyonlar yapmak uygundur. Hastanın kirli ifrazlarla pek fena bir hale gelen ağzını, paslanan dilini her gün oksijenli su veya glycerine mahlûlleri ile temizlemek pek faydalıdır. Bütün itinalara rağmen bağırsak kanaması olursa hastanın yemeklerini geçici olarak kesmek, karnına buz kesesi koymak, kan durdurucu ilâçları süratle enjeksiyon yaparak kanı kesmek, gerekirse hastaya kan nakli yapmak tedavinin esasını teşkil eder.
Eğer barsak delinmesi olursa hiç vakit geçirmeden hastayı ameliyata sevketmek lâzımdır.
Tifodan Korunma
Hastalara bakanlar ellerini, yüzlerini, bütün vücutlarını daima temiz tutmalı, hasta ile her temastan sonra eller (binde bir sublime mahlûlü) ile temizlenmelidir. Hastaların idrar ve büyük apteslerini taşıyan oturaklara (cresylol), (kireç kaymağı) gibi mikrop öldürücü maddeler konulmalı, bunlar bu maddelerle bir müddet temasta bırakıldıktan ve mikropları öldürdükten sonra dökülmelidirler.
Tifo ve paratifo hastalıklarına karşı hazırlanmış koruyucu bir aşı vardır. Hastalığın çıktığı veya çıkmak ihtimali mevcut olduğu zamanlarda sağlamların bu aşı ile aşılanmaları hastalıktan korunmak için yapılması lâzım gelen en önemli tedbirlerden biridir.