TIBBİ TERİMLER SÖZLÜĞÜ

Yazar:   Tarih:   Kategori: Alternatif Tıp 

Anemi: Kansızlık. Kan sayımında eritrosit sayısı, hemoglobin ve hematokrit değerinin düşük bulunması. Hastalar halsizlik, çabuk yorulma, nefes darlığı ve çarpıntıdan yakınırlar.

Anjiyogenez: Kılcal damar oluşumu. Kanser hücrelerinin yayılabilmeleri için onlara besin maddeleri taşıyacak yeni kılcal damarların oluşması gerekir. Son yıllarda, kanser tedavisinde anjiyogenezi önleyici ilaçlar önem kazanmaya başlamıştır.

Antibiyotik: İnfeksiyon hastalıklarının tedavisinde kullanılan ilaçlar.

Antikor: Plazma hücreleri tarafından üretilen ve vücuda giren mikroplarla savaşımda rol oynayan proteinler. İmmünglobülinler (Ig) antikorlarla eşanlamda kullanılır.

Bence Jones proteini: Multipl miyelomlu hastaların idrarında bulunan, immünglobülin molekülünün hafif zincir parçası.

Bifosfonatlar: Kemiklerin erimesini önleyici ilaçlar. Örneğin: Bonefos (klodronat), Aredia (pamidronat).

CRP (C-reaktif protein): İltihabi hastalıklarda, çeşitli romatizmalarda, infeksiyonlarda ve multipl miyelom gibi bazı tümörlerde kanda artmış bulunan bir protein. CRP interlökin-6’nın etkisiyle karaciğerde sentez edilir.

Diyaliz: Böbreklerin süzme işlevinin bozulduğu durumlarda (böbrek yetmezliği, üremi) kanda biriken maddelerin temizlenmesi işlemi.

Elektroforez: (bkz. protein elektroforezi).

Eritrosit: Alyuvar. Elektronik kan sayımı cihazlarının çıktılarında “RBC” şeklinde belirtilir. Alyuvarların ana görevi akciğerlerden dokularımıza oksijen taşımaktır.

Eritropoetin: Kemik iliğinde eritrosit (alyuvar) yapımını artırıcı hormon. Örneğin; Eprex ve Neo Recormon gibi ilaçlar.

Genetik: Kalıtım ile uğraşan bilim dalı.

Granülosit: Eş anlam: nötrofil. Vücudumuza giren mikropları ve yabancı maddeleri yutarak yokeden lökosit (akyuvar). Kemoterapiden sonra geçici olarak sayıları azalır. Aşırı azalmalarda infeksiyon hastalığına bağlı ateş görülür.

Hematokrit: Kandaki eritrositlerin % olarak belirtilen toplam hacmi.

Hematolog: Kan hastalıkları ile uğraşan uzman hekim. Hematolog olabilmek için önce iç hastalıkları ya da çocuk hastalıkları uzmanı olmak gerekir.

Hematoloji : Kanın ve kan hücrelerini yapıcı organların (kemik iliği, lenf organları, dalak) hastalıkları ile uğraşan bilim dalı.

Hemoglobin: Eritrositlerin (alyuvarların) içindeki, dokulara oksijen taşıyan renkli madde. Elektronik kan sayımı cihazlarının çıktılarında “HBG” şeklinde belirtilir.

Hafif zincir: Plazma hücreleri tarafından yapılan immünglobülin (Ig) molekülünün bir parçası. Kanserleşen plazma hücresi bazen sadece hafif zincir üretir. Kanda artan hafif zincirler böbrek süzgecinden geçecek denli küçüktürler. Bu nedenle idrarda bol miktarda bulunurlar (bkz. Bence Jones proteini).

Hiperkalsemi: Kanda kalsiyum miktarının artması.

İmmünglobülin (Ig): Normal ya da kanserleşmiş plazma hücrelerinin yaptığı protein (bkz. antikor) . Ig molekülü bir çift hafif zincir ve bir çift ağır zincirden oluşur. Beş ayrı tipi vardır (IgG, IgA, IgM, IgE, IgD). Miyelomda en sık IgG ve IgA artışı görülür.

İmmünelektroforez: Miyelomda artmış bulunan immünglobülinlerin (Ig) aranmasında kullanılan bir laboratuvar yöntemi.

İmmünfiksasyon: Ayni amaçla kullanılan, ancak immünelektroforezden daha duyarlı bir laboratuvar yöntemi. Artmış olan immünglobülinin miktarını da ölçer.

İnfeksiyon (infeksiyon hastalıkları): Çeşitli mikroplarla (bakteri, virüs, mantar, parazit) oluşan ateşli hastalıklar.

İnterferon: Bağışıklık sistemini düzenleyen ve güçlendiren , bu etkisiyle bazı kanserlerin tedavisinde etkili olan ilaç (örneğin; Roferon-A, İntron A)..

İnterlökin 6: Normal ya da kanserleşmiş plazma hücrelerinin çoğalmalarını uyaran hormon benzeri madde.

Kalsiyum: Başlıca kemiklerde bulunan bir mineral.

Kan hücreleri: Kemik iliğinde her gün milyonlarcası yapılan ve kanda dolaşan hücreler: eritrositler, lökositler ve trombositler. Kemik iliğinden kan dolaşımına çıkan eritrositler yaklaşık 4 ay, trombositler 10 gün yaşarlar. Nötrofil lökositler dolaşımda birkaç saat kaldıktan sonra dokulara geçerler. Buna karşılık bağışıklığı sağlamakla görevlı lenfositler çok uzun ömürlüdür.

Kemik iliği: Kemiklerin ortasında bulunan ve kan hücrelerinin yapımından sorumlu olan yumuşak, süngerimsi doku. Kemik iliği omurgada bulunan, sinir sistemiyle ilgili “omurilik” ile karıştırılmamalıdır.

Kemik iliği aspirasyonu: Göğüsteki iman tahtası ya da kalça kemiğine ince bir iğne batırılarak enjektörle ilik örneği alınması. Örnek kan gibi cama yayıldıktan ve boyandıktan sonra ilikteki hücreler mikroskop altında hematolog tarafından incelenir.

Kemik iliği biyopsisi: Kalça kemiğinin arka kısmındaki küçük kemik çıkıntısına, o bölge uyuşturulduktan sonra özel bir iğne ile girilerek ilik dokusunun alınması. Bu yöntemle mikroskopta yalnız hücreler değil, iliğin yapısal durumu da incelenmiş olur. Genelde kalça kemiğinden aspirasyon ve biyopsi birlikte yapılır.

Kemik iliği nakli (transplantasyonu): (bkz. kök hücre nakli)

Kemoterapi: Kanserin ilaçlarla tedavisi. Genellikle birden fazla sayıda ilaç birlikte kullanılır. İlaçlar ağızdan veya serumla damardan verilir. Genelde bu ilaçlardan kötü hücrelerin yanında vücudün normal hücreleri de etkilendiğinden tedavinin aralıklı olarak (örneğin 4-6 haftada bir) uygulanması kuraldır. Yüksek doz kemoterapi dendiğinde daha çok kanser hücresi öldürebilmek amacıyla ilaçların normal (sağlıklı) kemik iliği kök hücrelerini de yok edebilecek derecede yüksek dozlarda kullanılması anlaşılır. Hastaları kemik iliği yetersizliğinden kurtarabilmek için böylesine yoğun bir kemoterapinin ardından mutlaka kök hücre nakli yapılmalıdır.

Kortizon türü ilaçlar: Prednizon türevleri (örneğin Prednol), deksametazon (örneğin Dekort).

Kök hücre: Kemik iliğinde bulunan tüm kan hücrelerinin ataları olan öncül hücreler. Kök hücreler değişik uyaranların etkisiyle farklılaşıp çoğalarak çeşitli kan hücrelerini meydana getirirler. Kemik iliği nakli dendiğinde, aslında nakledilen bu kök hücrelerdir.

Kreatinin: Kanda ve kaslarda bulunan ve idrarla vücuttan atılan bir madde. Böbrekler iyi çalışmadığında, kanda üre gibi yükselir.

Kromozom: Hücre çekirdeğinde genetik bilgiyi aktaran çubuk şeklinde yapılar.Bir proteinin yapımı için gerekli tüm bilgileri taşıyan genler kromozomlara yerleşmiştir. İnsanda bir çifti cinsiyet kromozomu (kadınlarda XX, erkeklerde XY) olmak üzere 23 çift kromozom bulunur. Multipl miyelomda kromozomlarda sayısal ve yapısal değişikliklere sık rastlanır. 13 nolu kromozomdaki bozukluklar hastalığın tedavisinin zor olacağına işaret eder.

Lökosit: Akyuvar. Vücudumuza giren çeşitli mikroplar ve yabancı maddelerle savaşan kan hücreleri. Kan sayımı cihazı çıktılarında “WBC” şeklinde kısaltılmıştır. Lökositler farklı görevlere sahip birçok alt gruba ayrılır: nötrofiller (granülositler), lenfositler, monositler, eozinofiller, bazofiller.

Lenfosit: Bağışıklık sistemini yürüten akyuvarlar. Lenfositler B ve T lenfositler ve NK hücreleri olmak üzere üçe ayrılır. Plazma hücreleri B lenfositlerden türer.

M proteini: Multipl miyelomda kanserleşmiş plazma hücrelerinin bol miktarda yaptığı ımmünglobülin.

Manyetik rezonans (MR) : Özel bir bilgisayarlı görüntüleme yöntemi. Multipl miyelomda kemiklerin,özellikle omurganın incelenmesinde çok duyarlı bir yöntemdir. Kemik tutulumunun erkenden saptanmasını sağlar.

NK hücresi: Tümör bağışıklığında rol oynayan bir tür lenfosit (Natural Killer: doğal öldürücü).

Nötrofil: (bkz. Granülosit).

Onkolog: Kan ve kan yapıcı organların kanserlerinin dışında kalan tümörlerin tedavisi ile uğraşan uzman hekim.

Onkoloji: Tümörlerin oluşumu ve tedavisiyle uğraşan bilim dalı. Tıbbi (klinik onkoloji) ve radyasyon onkolojisi başta olmak üzere birçok alt dala ayrılır.

Periferik kök hücre: Hastalara ya da sağlıklı vericilere bazı ilaçlar uygulandığında kemik iliğindeki kök hücreler bol miktarda dolaşan (periferik) kana çıkarlar. Aferez cihazları kullanılarak bu hücreler damar yoluyla toplanır.

Plazma hücreleri: Antikor (immünglobülin) yapımı ile görevli hücreler. Multipl miyelomda bu hücreler kanserleşir.

Plazmasitom: Kanserleşmiş plazma hücrelerinin oluşturduğu ur. Bir kemikte tek başına olduklarında “soliter plazmasitom”dan söz edilir. Birçok kemikte yaygın bir şekilde bulunduklarında “multipl miyelom” hastalığı söz konusudur.

Protein elektroforezi: Kandaki proteinlerin çeşitli hastalıklardaki değişikliklerini tarayan laboratuvar yöntemi. Bu değişikliklerin grafiği çizildiğinde multipl miyelom hastalığında tabanı dar, yüksek ve ucu sivri bir “tepe” göze çarpar (M proteini).

Radyoterapi: Işın tedavisi. Yüksek enerjili ışınlarla (örneğin X ışınları) kanser hücrelerinin öldürülmesi. Multipl miyelomda ışın tedavisi genellikle sınırlı kemik tutulumlarında uygulanır.

Sedimantasyon hızı: İnce bir cam tübe konan kandaki alyuvarların çökme hızını saatte milimetre (mm) olarak ölçen laboratuvar testi. Multipl miyelomda sedimantasyon genllikle çok hızlıdır.

Talidomid: Son yıllarda miyelom tedavisinde başarı ile kullanılan bir ilaç. Yeni damar oluşumunu önlediği ve bağışıklığı düzenlediği tahmin edilmektedir.

Transplantasyon: Doku ve organ nakli (aktarımı).

Trombosit: Kan hücrelerinin en küçüğü (pulcuk, ing: platelet:) Bir yerimiz kesildiğinde pıhtı tıkacı yaparak kanamanın durmasını sağlarlar. Elektronik kan sayımı cihazlarının çıktılarında “PLT” ya da “PLATELETS” şeklinde belirtilir.

Üremi: Böbrek yetmezliği sonucu kanda üre, kreatinin gibi maddelerin artması.

TIBBİ TERİMLER SÖZLÜĞÜ adlı konuya yorum yapmak ister misin? Etiketler

*

*

Yorum yapmak ister misin?

Acilservis.pro - Hakaret, imla kurallarına uymayan ve konu ile alakasız yorumlar kesinlikle onaylanmayacaktır.