Zayıf olmak ve bu uğurda çeşitli yolları denemek yaygın bir hal almışken, tek gerçek, kişisel ihtiyaçlara uygun, yeterli ve dengeli mönülerle hayat şekli haline getirmemiz gereken beslenme alışkanlıklarını unutmamak, kilo vermek kadar kilo kontrolünde de dikkatli olmaktır. Kişiler kilo verebilir ancak önemli olan bunun sağlıklı ve geri dönüşü olmayan bir süreçte oluşmasıdır. Bunun için zayıflama programına başlamadan önceki yanlış beslenme alışkanlıklarınızı bilmeli, bunları profesyonel yardım alarak doğru alışkanlıklarla değiştirmelisiniz.
Porsiyon kontrolü:
İyi planlanmış dengeli bir öğün yüzde 20-30 oranında yağ, yüzde 10-20 oranında protein, yüzde 50-60 oranında karbonhidrat içermeli. Bu hesaplamalar size zor gelebilir ancak diyetisyeniniz tarafından planlanmış mönüler bu kurallar uymaktadır.
Dengeli beslenmede amaç, vücudun besin gereksiniminin aynı kiloda kalmayı amaçlayan bir birey için, tüm besin gruplarını içermesidir. Bu arada mutlaka günde 2,5-3 litre su içmeyi alışkanlık haline getirin.
Kilo kontrolünde en önemli desteklerden biri de porsiyon kontrolü ve kalori kısıtlaması yapmaktır. Örneğin yağda pişmiş iki yumurta yerine yumurta akıyla hazırlanmış, yağsız, teflonda pişmiş bir menemen tüketerek 150 kalori kadar kâra geçmiş olabilir. Tam yağlı süt yerine sıfır yağlı süt, şeker yerine tatlandırıcı kullanarak, kızarmış tavuk parçaları ile hazırlanmış salata yerine ızgara veya haşlanmış tavuklu salata tüketmek, meşrubat içmek yerine soda ile hafifletilmiş meyveli soda tüketmek faydalı olabilir.
Mutlaka egzersiz yapın
Tartıdaki durağan dönem ani ve büyük çıkışların habercisi olabilir. Zayıflama programları akabinde danışanlarımızın bazıları koruma programı almadan diyet serüvenini noktalayabilmekte, öğrendikleri yeni beslenme alışkanlıklarını kendilerince uyarlayarak kullanıp, bir süre sonra küçük yoldan çıkmalarla maalesef eski alışkanlıklara dönebilmektedir.
Bir süre tartıda yükseliş görmedikleri için “Nasılsa kilo almıyorum artık” bilinciyle bu hatalara devam etmekte ve birkaç hafta sonra telaş içinde soluğu ofislerimizde alabilmektedir. Bunun için zayıflama sürecini takip eden koruma programlarını da aynı disiplinde devam ettirin.
Kilonuzu korumak için egzersiz ve günlük fiziksel aktivitenin artırılması elzem kurallardan biridir. Vücut sıkılığının kazandırılması, yağ kaybının devamı veya istenen yağ değerlerinin korunması adına mutlaka hayat boyu sürdürebileceğinize inandığınız ve sevdiğiniz bir spor dalı seçin.
Uzun süreli kilo verme programlarından çıkan bireylerde belli bir süre sonra sıkılma ve diyeti bozma eğilimleri görülebilir. Bu istenmeyen durumları önlemek için haftanın belli günleri koruma programınızda masum kaçamaklar yapmalı ancak bunları telafi edici önlemler almalı, battı balık yan gider mantığını savunmamalısınız.
Doğal beslenmeyi tercih edin
Mümkün olduğunca evde yemek yemeye gayret etmeli, dışarı çıktığınız günlerde ise düşük kalorili yemekleri tercih etmelisiniz.
En doğru beslenme en doğal beslenmedir. Yemekleri en sade ve işlenmemiş hallerinde tüketmeye gayret etmelisiniz. Örneğin salamura, tütsülenmiş, marine edilmiş, soya ve krema soslu, tereyağında kızartılmış, galete unlu, mayonezli, derin yağda kızartılmış yemeklerden kesinlikle uzak durmalısınız.
Şeker ve şekerli ürünler diyet programınızda ya hiç yoktur ya da çok kısıtlı bulunmaktadır muhtemelen. Diyet programı akabinde bir anda saldırırcasına bu besinlere yönelmeniz, her geçen gün daha fazla şeker ve tatlı yeme isteği duymanıza neden olabilir. Bunun için sofra şekerinden uzak durun.
Baharatlar metabolizmanın daha iyi çalışmasına destek verebilir. Zayıflama ve koruma programlarınızda bitki çaylarını ve baharatları kullanmaya devam etmelisiniz. Özellikle taze zencefil, kimyon, biberiye kişniş tohumunun toksin atıcı etkilerinden faydalanmalısınız. Her gün en az dört farklı bitki çayı içmeye gayret etmelisiniz.
Sütsüz kalmayın
Son araştırmalar günde üç-dört porsiyon yağı azaltılmış süt ürünleri tüketmenin yağ yakılmasında ve kilo verme üzerinde etkisi olduğunu gösteriyor. Yoğurt, süt, peynir gibi süt ürünlerinin bireyin özelliklerine göre ayarlanmış bir beslenme programına günde üç-dört porsiyon eklenmesinin, düşük kalsiyum içeren gıdalar tüketerek veya kalsiyum desteği alarak bu eksiği kapamaya çalışmaya oranla daha verimli olduğu saptandı.