Tamamlayıcı tıp ve Tansiyon
Düzenleyici Dengeleyici Destekleyici Yaklaşımlar
Hipertansiyon’un bedenimize verdiği zararı basitçe anlamak için spor salonuna kaslarımızı geliştirmek için gittiğimizi düşünelim. Düzenli olarak ağırlık kaldırma egzersizleri kol kaslarımızın büyümesine yol açacaktır. İşte kan damarlarının etrafında bulunan kas tabakaları da yüksek tansiyonla adeta ağırlık kaldırıyormuşçasına çalışırlar ve büyürler.
Hipertansiyona bağlı damar duvarındaki bu kas büyümeleri damarın içindeki boşlukları daraltır ve organlara,dokulara giden kan akımı azalır ve dokuların ihtiyacını karşılayamayacak dereceye varabilir. Bu doku kalp ise tehlikenin boyutu ölümcül olabilir. Üreme organları ise iktidarsızlıkla sonuçlanabilir. Bir diğer ve önemli tehlike ise hipertansiyona bağlı damar duvarının elastikiyeti de azalır. İçine hava üfleyince giderek şişen bir balonu göz önüne getirelim. Bu balon sağlıklı bir damarı temsil etsin. Eğer balon esneyip büyüyemez ise patlayacaktır. İşte elastikiyetini kaybeden damarlar da yüksek basınç altında çatlamaya mahkumdurlar. Çatlayan damarlar beyin dokusunda ise bu dokunun görevini kalıcı olarak yitirmesine de sebep olabilmektedirler.
Beyinde yüksek basınca dayanamayan kol, bacak bölgesini yöneten hücreler bölgesini besleyen elastikiyetini kaybetmiş bir damarın çatlaması kalıcı felçlere sebebiyet verebilmekte iken, hafıza bölgesi hipokampus bölgesindeki kanamalar geriye ve ileriye dönük hafıza problemleri yaratabilmektedir. Bununla birlikte çatlayan damarlar göz beyazı sklera’da, görmenin algılandığı göz dibinde(retina) veya beyinde görme ile ilgili hücreler çevresinde oluşarak görme problemleri de oluşturabilmektedir. Bu sebeplerden dolayı kan basıncının yükselmeden sürekli belli sınırlar çerçevesinde tutulması hayati önem taşımaktadır.
Tamamlayıcı tıp yaklaşımları beslenme, biofeedback ve akupunktur uygulamalarını içermektedir. Beslenme içerik ve zamanlama yönünden düzenlenerek metabolik etkilere yardımcı olmaktadır. ‘Lifestyle Management ‘ yada yaşam şekli değişikliği uygulamaları da tamamlayıcı tıp uygulamalarının hipertansiyon yönünden olmazsa olmazıdır. Damar elastikiyetinin korunmasının hayati önem taşıdığı hipertansiyon şikayetlerinde düzenli yürüme egzersizleri damar elastikiyetini korumakla kalmaz, hipertansiyon’da daralan kan damarlarını tıkayabilecek kötü kan yağlarını da azalttığı bilgisi de bir çok bilimsel çalışmanın ortak sonucudur. Biofeedback uygulamalarının temelinde ise kan damarları etrafını ağ gibi saran ve stres sırasında damarları sıkarak kan basıncını artıran istemsiz sinir sistemini kontrol altına almak gelmektedir.
Beslenme desteği, body-clock adı verilen vücut saati uygulamaları hipertansiyon’da önem taşımaktadır. İdrar söktürerek veya kanı sulandırarak etki eden bitkisel destekler de mevcuttur. bununla birlikte bu bitkisel destekler ölümcül sonuçlar da doğurabilmektedir. Kanı sulandıran bir bitkisel destek alan bir hipertansiyon hastası, ani kan basıncı yükselmesi yaşadığında beyinde çatlayan bir kılcal damarın pıhtılaşması çok daha zor olmakta ve beyinde hasar gören alan da daha geniş olmaktadır. Bunun gibi ölümcül sonuçlardan kaçınılması açısından bitkisel destekler bilinçli ve eğitimli doktorların gözetiminde kullanılmalıdır. Dünyada bu gibi ölümcül sonuçların önüne geçilmesi amacıyla benim de eğitim aldığım Stanford Üniversitesi, MD Anderson, Harvard tıp fakültesi gibi dünyanın önde giden üniversite hastaneleri bünyelerinde kurdukları tamamlayıcı tıp birimlerinde hastalara doktor kontrolünde bu uygulamaları yapmaktadırlar.
Sinirlenen veya aşırı stresli bir kişide tansiyonun yükseldiğine çoğu kez şahit olmuşuzdur. Bu mekanizmanın temeli bütün canlıları korumaya yönelik olan ‘savaş ya da kaç’ yanıtıdır. Canlıların hayatlarını tehdit eden durumlarda harakete geçen bu sistem kalp atımı hızlandırıp, tansiyonu yükseltmekte ve damar çevresindeki sinirleri kasarak iç organlardaki kanı bacaklara yönelterek daha hızlı koşmaya yönelik bir istemsiz sinir sistemi refleksidir. Kan basıncı yüksek seyreden ve bu nedenle de kan damarlarının daraldığı ve elastikiyetinin bozulduğu kişilerde, günümüz şehir hayatının getirdiği anlık veya süregen stresler de bu ‘savaş ya da kaç’ yanıtını uyarıp bu yüksek tansiyona dayanamayan beyin damarlarında çatlamalara sebep olabilmektedir. Bu sebeple Biofeedback uygulamaları istemsiz sinir sisteminin, strese karşı egzersizlerle eğitilmesi ve bu sayede tansiyonun ‘savaş ya da kaç’ yanıtına bağlı olan yükselmelerini önlemeye yardımcı olmaktadır. Yapılan bilimsel çalışmalar nefes biofeedback uygulamalarının tansiyonu dengelemeye yardımcı olduğu kanıtlamıştır.
Tansiyon için biofeedback uygulamalarının temelini oluşturan nefes egzersizleri bir çok kültürde uzun eğitimler sonunda kazanılabilecek bir yetidir. Canlılarda nefes yavaşlaması, tansiyon düşmesi ve metabolizmanın yavaşlaması birlikte senkronize gelişen olgulardır. Örneğin Koala, nefesini yavaşlatıp, metabolizmasını da yavaşlatmakta ve enerji ihtiyacını azaltmaktadır. Biz insanlarda uyumaya yakın nefesimizi yavaşlatıp, tansiyonumuzu düşürüp metabolizmamızı en düşük seviyede çalıştırarak uykuya geçmekteyiz.
Çağlar boyunca canlıların nefes alma tekniklerini gözlemleyen bir çok kültür kendine özgü nefes alma egzersizleri geliştirmişlerdir. Bütün bu gerçeklerden temel alan biofeedback, seneler boyu egzersizler sonucu elde edilebilecek düzgün, yavaş nefes alıp verme yetisini, kısa sürede kolayca kişilerinin uygulamasını sağlayan bir tamamlayıcı tıp uygulamasıdır. Nefes biofeedbackinin düzenli uygulanması sonucunda yüksek tansiyonun normale yakın değerlere düşürüldüğü yapılan çalışmalarca kanıtlanmıştır.
Akupunktur uygulamaları, sinir sistemini kullanarak beyin sapında istemsiz sinir sisteminin kalp-damar sistemini yönlendiren merkezlerinin aşırı uyarı çıkarmalarını engellediği Kaliforniya Üniversitesi başta olmak üzere bir çok üniversitede yapılan bilimsel çalışmalarca kanıtlanmıştır. Bunun da ötesinde, bu merkezlerin sadece aşırı değil gereğinden az çalışmasını da normalleştiren akupunktur, anestezi sonrası gelişebilen aşırı tansiyon düşmelerini de engellediği Japonya’da yapılan bilimsel çalışmalarca kanıtlanmıştır.
Düzenli uygulanan elektroakupunktur uygulamalarının kötü kan yağlarını da azalttığı yapılan çalışmalarca kanıtlanmıştır. Bütün bu pozitif etkileri ile elektroakupunktur, hipertansiyon’da en önemli tamamlayıcı tıp uygulamalarından bir tanesidir.
Sağlıklı günler dileği ile,
Uzm.Dr.Yusuf Ozgur Çakmak
Alinti : http://www.drcakmak.com/irisdetay.aspx?id=18
Ayrica nefes ve enerji teknikleri icin bknz TAMAMLAYICI TIP