Su Nedir, Su Nasıl Oluşur, Su ve Canlilar
Canlılardaki tüm kimyasal reaksiyonlar, suyun sıvı formundaki ortamlarda gerçekleşir. Su çözücü özelliğiyle, hücrelerin turgor halinin devamı ve canlı temel madde olan protoplazmanın özelliğini korumak açısından önemlidir. Suyun gaz halindeki görülemeyen formu su buharından ibarettir. Sıvı formu ise yağmur, çiğ, sis, bulut, kar, dolu vs.dir.
Su, ekosistemler için hayati olan fotosentezde, CO2 ile beraber ham materyali teşkil eder. Canlılarda bünyenin ortalama %70’i sudur. Bu oran bazı canlılarda %90’a kadar çıkabilir. Bitkilerde tohumların çimlenmesi, su ve içinde çözünmüş mineral maddelerin alımı ve üst organlara iletimi, transpirasyon (terleme), fotosentez, büyüme ve solunum gibi birçok biyolojik olaylar suyla düzenlenir. Su, bazı bitkilerde tozlaşmada, döllenmede ve yayılmada önemli rol oynar.
Hayvanlarda da tüm biyolojik aktiviteler direk ya da dolaylı olarak su varlığında gerçekleşir. Bu aktivitelerin düzenli olarak yürüyebilmesi vücuttaki belli bir su dengesine bağlıdır. Hayvanlar genel olarak susuzluğa açlıktan daha az dayanabilirler. Bununla birlikte susuzluğa dayanma, hayat devrelerindeki farklı dönemlere göre değişebilir.
Yeryüzü suyunun yaklaşık %97’si deniz ve okyanuslarda, %2’si buzullarda, geri kalan kısmı ise göllerde, akarsularda ve toprakta bulunmaktadır. Yeryüzünün %71’i okyanus ve denizlerle kaplı olduğundan canlılar için en büyük çevreyi sulu ortamlar oluşturmaktadır.
Su, çok yüksek bir ısı tutma kapasitesine sahiptir. Büyük kitleli sular, sıcaklığında fazla değişkenlik yapmaksızın çok fazla ısıyı emerler veya kaybederler. Böylece kış mevsimlerinde bile göl gibi tatlı sularda, sıcaklık 4 °C’nin altına pek inmez. Yüzey nadiren donar. Bu da orada yaşayan canlılar için çok önemlidir. Ayrıca suyun bu özelliği sayesinde, tüm canlılar terleme ile buhar halinde kaybettikleri suyla ısıyı da bünyelerinden uzaklaştırırlar. Böylece vücut ısılarını dengelerler.
Suyun ışık emme özelliği, bitkisel organizmaların yayılışını ve sucul ekosistemlerdeki primer üretimi belirlemektedir. Güneşten gelen ışığın saf sudaki yoğunluğu, her metrede yaklaşık %50 azalarak derinlere doğru nüfuz eder. Su yüzeyindekine oranla ışığın %1’e düştüğü derinliklerde, bitkisel organizmalardaki fotosentezin solunumu ancak dengeleyebildiği noktaya (kompensasyon noktası) ulaşılır. Bu derinliklerde ekosistem için primer üretim durmuştur. Bu derinlik, tatlı sulardaki madde yoğunluğu daha az olduğundan 200 metreye kadar ulaşırken, su yoğunluğunun daha fazla olduğu denizlerde ve okyanuslarda 100 metreye kadardır.