Her ne kadar, çelişkili sonuçlar olsa da, yapılan araştırmalar, hamilelik döneminde yaşanan stres ve aşırı kaygının, erken doğum ya da bebeğin düşük kilolu doğumu gibi sonuçlara vardığını ispatlıyor. Hamilelik döneminde ağır stres koşullarında yaşamak durumundaolan kadınları, daha az stres yapma konusunda dört kat daha riskli oldukları tepsit edilmiştir. Prematüre doğum, annenin ve çevresindekilerin, bebeğin sağlığı konusunda beklentilerinin olumsuz olmasına, her an kötü bir şey olabilir kaygısına yol açmakta, bu da yaşanan stresi daha da arttırmaktadır.
Hmalileki döneminde yaşanan stres, doğum sonrası depresyonu tetikleyebileceği gibi, annenin kendi öz bakımını ihmal etmesine, madde kullanımına yönelmesine sebep olabilir. Hamilelik döneminde stres yaşayan anne adayının, doğum sonrası çocukla iletişiminde de sorun yaşaması muhtemeldir. Yapılan araştırmaya göre, hamilelik döneminde ve bebeğin ilk yıllarında annenin depresyon geçirmesinin, çocuğun sosyal ve bişisle gelişimini, olaylar karşısında başa çıkma ve problem çözme becerilerini olumsuz etkileyebileceği söylenmektedir.