Strese Karşı Alınacak Tedbirler, Stres Tedavisi, Stres Önleme
Stresten Kurtulmanın Yolları, Stresi Yenmek,Stres ve Başa Çıkma Yolları
Kişi, hayatı boyunca karşılaşacağı “günlük stresler, gelişim stresleri ve hayat krizlerine bağlı olarak ortaya çıkan stresler” karşısında birtakım tedbirler alabilir ve bu streslerin olumsuz tesirlerini ortadan kaldırabilir veya en azından bu olumsuz değişiklikleri en alt bir düzeye indirebilir. Bu tedbirlerin bir kısmı, bireyin kendi başına halledebileceği ve üstesinden gelebileceği türden olmasına rağmen, bir kısmı, toplum düzeyinde ve idari planda yapılabilecek olanlardır.
1— Bireysel olarak yapılabilecek olanlar: Strese Karşı
a— Kişisel uyum. Stres sonuçlarının giderilmesinde ve azaltılmasında kişinin kendisi ve çevresi ile yapacağı uyum son derecede önem taşır. Kişisel uyumun yeterli yapılabilmesi için ferdin yeterli bir zekâ kapasitesinde olması, bu zekânın uygun ve pozitif bilgilerle donatılmış bulunması, çevrenin iyi bir uyuma elverişli bulunması gerekir. Bu belirlemelerden anlaşıldığı gibi iyi bir kişisel uyumun çocuğun dünyaya geldiği ilk yaşlardan başlaması ve gelişim süreçleri içinde uygun atılımların yapılması lazımdır. Çocuk her yaş kademesinde çevresine duygu ve düşüncelerini açıkça anlatabilmeli ve bunun için de kendisine söz hakkı, savunma hakkı ve kendi davranış biçimini seçme hakkı verilmelidir. Kişi, çevresi ile belirli bir “davranış kalıbı” geliştirmeli ve bu kalıp çocuğun “karakteri” olarak benimsenmelidir. Stres Atmak İçin, Stresten Korunma
b— Başa çıkma girişimleri ve süreçleri. Gelişim devreleri sırasında çocuğun veya gencin ideallerine uygun başarı göstermesi halinde bir stresin oluşması mümkün değildir. Tersinin olması halinde çocukta veya gençte başarısızlık, değersizlik ve umutsuzluk fikirleri oluşur ve stres faktörleri ya bir organik hastalığı veya bir depresyonu başlatır. Çocuğun veya gencin akla yakın gelecek veya uygulanması bir yük getirmeyecek girişimlerinin aile ve çevre tarafından desteklenmesi ve tasvip görmesi stres faktörünü azaltır. Ancak bu devrede görülen başa çıkma süreçlerinin hayalî, gerçek dışı ve kabul edilemez türden olması halinde ailenin bir hekime müracaatı yerinde olur ve bu hal artık bir hastalığın başlamış olduğunun belirtisi kabul edilir.
c— Pozitif düşünme biçimi. Pozitif düşünme biçimi çocuğun “soyut’ düşüncesinin gelişmesi ile kabil olur. Soyut düşünce ile beraber gelecek zaman, istikbal kavramları da oluşur. Pozitif düşünme, çocuğu stresten kurtaran ve olumlu çözümler bulmaya sevkeden bir olgu olmasına rağmen erken başlaması halinde “sorumluluk” hissini de başlatması sebebiyle kendisi de bir stres faktörü olabilir.
Çocuk, pozitif düşünceyi genellikle okulda öğrenir. Pozitif bilimler, deneme ve ölçmenin anlamını anlatmak suretiyle çocukta “soyut” düşünceyi geliştirirler. Zekâ geriliği, sinir sistemi hastalıkları, sara hastalığı gibi sebeplerle bu soyut düşüncenin gelişememesi çocuğun en ufak bir problem veya zorlanma karşısında bir stres cevabı vermesine neden olur. (Stresten Kurtulmak)
d— Güvenli bir tavrın benimsenmesi. İnsanlar arası ilişkilerin kaidelere bağlanmış olması, toplum içinde yaşayan her bireyden belirli görevlerin beklenmesi ve bunun yerine getirilmesi halinde “kişi, toplum içinde bir saygınlık ve güven kazanır.” Bu saygınlık ve güvenin kişide duyulmaması halinde stres faktörü oluşur. Bu sebeple ailenin ve çevrenin kişiye güvendiğini belli edecek şekilde davranması, itimat etmesi ve bunu belli edecek şekilde bireye duyurması gerekir. Aksi halde kişide stres reaksiyonu başlar. Kendine olan güveni sarsılır. Girişkenliği ve üreticiliği azalır. Toplum içinde sinme, utanma ve çekingenlik ortaya çıkar.
d— Zaman ayarlanması. Zamanın iyi kullanılması, kişinin hayatındaki kısa ve uzun dönemde yapacağı işleri programlaması ve bunlar için bir sıra tertip etmesi, her biri için yeterli zamanı ayarlaması şeklinde olur. Zaman ayarlaması kişinin kendi öz yeteneği ile kazanılmış bir özellik olmasının yanı sıra çevreden gördüğü ve kazandığı bir beceridir. Dağınık ve zaman ayarlaması yapamayan ana-babanın yanında büyüyen bir çocuk, çoğunlukla kendisi de zamanını iyi kullanamaz.
Zaman ayarlama ve başa çıkma süreçleri genelde beraber işleyen ve bireyi başarıya götüren olumlu fonksiyonlardır. Çocuk bu programlanmış işlerle iyi bir okul hayatı, iyi bir arkadaşlık ilişkisi, başarılı bir spor çalışması yapabilir veya cinsel dürtüleri için yeterli zaman ve gayreti bulabilir.
2— Gelişimsel streslerle başa çıkmada görevlerin bireyden çok topluma düşen bir yük ve görev olduğu belirtilmiştir.
Özellikle nüfusunun yarıya yakınını gençlerin oluşturduğu bizim toplumumuzda gençlerimizi “stres canavarından korumak için çok önemli ve geniş kapsamlı tedbirlerin alınmasına gerek duyulmaktadır. Gelişim süreci içinde bulunan gençlerin en önemli problemleri ürettikleri sınırsız enerjinin olumlu yollarla ve olumlu alanlarda kullanılabilmesi olacaktır.
Bu bakımdan bu kitle enerjisini olumlu bir yoldan boşaltmanın en iyi yolu gençlerin kitle sporuna yönlendirilmeleri ve bunun için yeterli ve gerekli tesis ve malzemenin gençlere uygun bir şekilde ulaştırılması olmalıdır.
Gençleri pozitif düşünceye alıştırmak için çok sayıda kütüphane kolay ulaşılabilir bir şekilde hizmete açılmalıdır. Eğitimde erken kazanç getiren, mesleki bilgi kazandıran, modası geçmiş bilgilerden arındırılmış ve pratik fayda sağlayan modern bir eğitim sistemine geçilmelidir, imtihan ederek dışlamayı değil, imtihan ederek beceri ve eğilim belirleyen bir anlayışla hareket etmelidir. Öğrenim araçlarından ve öğrenim yapan gençlerden kazanç ve kâr sağlamak düşünülmemeli ve bu malzeme her ekonomik seviyedeki gencin ulaşabileceği bir düzeyde tutulmalıdır. Alt kültür ileticileri olarak kabul edilen radyo, televizyon gibi araçlardan kitle kültürünü oluşturacak şekilde istifade imkânları aranmalı ve bu yollarla gençlik kesimi ile sürekli bir iletişim içinde bulunulmalıdır.
Gençlik için sürekli eğitici, eğlendirici ve öğretici programlar hizmet vermelidir. Gençlerin sigara, alkol ve uyuşturucu madde alışkanlıklarına yakalanmamaları için devamlı uyarıcı ve aydınlatıcı bilgiler bu yayın araçlarınca tekrarlanmalıdır.
Kişisel düzeyde stresle başa çıkma usulleri
Fizik ve biyolojik streslerle başa çıkma, genel bir sağlık problemi olup kişinin kendi başına üstesinden geleceği bir şey değildir. Bir sağlık tedbiri olarak kişinin kendi yaşı, cinsiyeti, işi, yaşadığı ekolojik çevre ile ilgili olarak ortaya çıkabilecek stres faktörlerini tanıması, kendi bedenine uygun bir yaşamı seçmesi ve sık sık fizyolojik görevlerini bir sağlık kuruluşunda kontrol ettirmesi stres riskini azaltıcı bir rol oynar.
Gelişimsel ve psikososyal streslerin azaltılmasında veya tesirlerinin hafifletilmesinde üç temel prensip olduğu bildirilmiştir:
1— Zihinsel düzeyde strese karşı yapılan savunmalar. Bunlar; kişinin gerçekçi beklentiler içinde olması, ulaşamayacağı hedeflerin seçilmemesi, hayalcilikten uzaklaşma, kişiler arası ilişkilerin heyecanlardan çok akılcı yaklaşımlara dayanması, hiçbir zaman sürekli bir başarının olamayacağı, zaman zaman başarısızlığın da normal kabul edilmesi gerektiği, iyi bir inanç sisteminin geliştirilmesi, iyi ve kötünün, az veya çokun, güzel ve çirkinin bir arada bulunabileceğinin bilincine varılması ve benzeri zihinsel düşünce teknikleridir. Zaman-la,’yaşlanmayla ve tecrübeyle kazanılan verilerdir.
2— Davranış düzeyinde stresi azaltmak. Kişinin kendisine çeşitli uğraşlar, hobiler, eğlenceler bulması, zorlanma ve stres karşısında önceden belirli bir tavır ortaya koyması, stres karşısında bir mizaç değişikliği göstermemeyi öğrenmesi gibi kendisini geliştirme çabaları sayılabilir.
3— Günlük yaşam stresleri. Çoğu kere bizim dışımızda ve bütün toplum düzeyini ilgilendiren tedbirlerle en alt düzeye indirilebilir. Karşılıklı saygı, hak eşitliğine hürmet, çevreyi rahatsız etmekten çekinme, günlük konuşma dilinin ince ve zarif olması, evin içinde ve dışında tebessüm etmeyi öğrenmemiz, günlük yaşam streslerini önemli ölçüde azaltabilir. Fizik üstünlüklerimizi, mal varlığımızı, toplumdaki konumumuzu beraber yaşadığımız insanlarla bir yarışma içine sokmadığımız, bir övünme ve üstünlük taslamadığımız zaman stresin bizleri fazla rahatsız etmediğini öğrenmiş oluruz.