Şok Nedir
Şok, genellikle “yetersiz doku perfüzyonu” sonucu ortaya çıkan kompleks klinik bir sendrom olarak tanımlanır. Oksijen ve besin maddeleri hücrelere taşınamadığı, atık ürünler vücuttan arılamadığı zaman oluşur. Şokta yetersiz perfüzyon ve oksijen açığının devam etmesi hücresel ölüm, organ ve sistem yetersizliğine neden olur.
Şokun Evreleri
Şok hastanın durumunun sürekli değiştiği dinamik bir olaydır. Şoktaki spesifik belirti ve bulgular klinik olarak şokun evrelendiril-mesinde kullanılır. Bunlar da 3 dönem altında toplanır.
Kompanse Şok Dönemi (1. Evre)
Kalp debisi ve kan başmandaki ilk düşüş kompansasyon mekanizmaları ile dengelenmiştir. Kan basıncında 10-15 mmHg’lık bir düşüş renal ve kompansatör mekanizmaları uyarır. Buna bağlı olarak baroreseptörler ve böbrekler uyarılarak renin, ADH ve kateko-leminlerden epinefrin ve norepinefrin salınır ve şoku önlemeye çalışır. Bu dönemde organ fonksiyon bozukluklarına ilişkin bulgu yoktur. Ancak aaksiyete dikkati çeker.
Dekompanse Şok Dönemi (2. Evre)
Kompansasyon mekanizmalarının yetersiz kaldığı dönemdir. Yaşamsal organlarda hipoksi gelişmiştir. Arteryal kan basıncı 20mmHg’dan fazla düşmüştür. Hastanın bilinç durumu bozulmuştur, nabız hızlı ve zayıf, idrar miktarı azalmış, deri terli ve soğuktur.
İrreversible Şok Dönemi (3. Evre)
Bu dönemde geriye dönüşüm söz konusu değildir. İleri derecede vazokonstrüksiyon ve kalp debisi düşüklüğü sonucu metabolik asidoz gelişir, toksik maddelerin birikimiyle miyokard deprese olur ve vasküler tonüs kaybolur. Tedavi etkisiz kalır. Hastanın tedavisine 2. evreden önce başlanması yaşamı güvence altına alabilme açısından çok önemlidir.
Şokun Çeşitleri
Dolaşımın yeterli olmasını sağlayan ; kan hacmi, kalbin pompa gücü ve damar tonüsü esas alınarak sınıflama yapıldığında şok başlıca üç tipe ayrılır.
Hipovolemik Şok
Kardiyojenik Şok Vazojenik Şok