Şizofreni, toplumdan ayırmayın
Türkiye genelinde sayılarının 600 bin olduğu tahmin edilen şizofren hastaları “Toplum artık bizi kucaklasın” diyor
Onlar için yeni tanışılan biriyle konuşabilmek büyük problem. Hele hele şehir içinde bir yere gitmeye çalışırken çileden çıkıyorlar. Toplum olarak üzerinde fazla konuşmak istemediğimiz şizofreniden bahsediyoruz.
Dünyada her yüz kişiden birinde görülen bu hastalığın, Türkiye’de 600 binin üzerinde insanda olduğunu İstanbul Tıp Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Alp Üçok.
NASIL ORTAYA ÇIKAR?
Belirtileri genellikle 15-25 yaş aralığında ortaya çıkan ve 40 yaşına kadar her insanda görülebilecek bu hastalığı oluşturan tek bir neden değil. Annenin hamilelik döneminde enfeksiyon kapması veya beyindeki sinirler arasında haberleşmeyi sağlayan dopaminin az ya da fazla bulunmasından da kaynaklanabiliyor.
Şizofreni geninin tam olarak bilinmediğini söyleyen Prof. Dr. Alp Üçok, hastalığın ortaya çıkmasında kalıtımın, biyokimyasal, ruhsal, toplumsal ve çevresel etmenlerin büyük rol oynadığını belirtiyor. Üçok, anne ya da babada şizofreni varsa çocuğun şizofreni olma olasılığının yüzde 10 olduğuna işaret ediyor.
Kelime anlamı zihin bölünmesi olan şizofreni hastalığı 1.5 yıl kadar süren kuluçka döneminde davranış farklılıklarından saptanabiliyor.
Prof. Dr. Alp Üçok yüzde yüz tipik bir belirtisi olmayan şizofrenin saptanmasında önemli ipuçlarını ise şöyle anlatıyor: “Dış görünümünde, konuşmasında, duygularını ifade etmesinde, davranışlarında ve düşüncelerinde değişiklikler belli olur. Giyim, kuşama özen azalabilir. Bazı şizofreni hastalarında yüz ifadesi donuklaşabilir. Mimikler ve jestlerde azalma, çevrede olup bitenlere karşı ilgisizlik görülebilir. Toplum içinde amaçsız ve anlamsız değerlendirilen davranışlarda bulunabilirler. Yerinden hiç hareket etmeme, devamlı bir noktaya bakarak hiç konuşmama bir şizofreni hastasının genel olarak sergilediği davranışlardır.”
TEDAVİSİ VAR MI?
Şizofreni hastalığında ilacın rolünün belirtileri yatıştırmak ve kontrol altında tutmak olduğunu söyleyen Prof. Dr. Alp Üçok, “İlaçların düzenli kullanımda beklenen etkiyi sağlaması için 2-3 haftalık bir süre geçmesi gerekir. Şizofreni de ilâç, şizofreni hastasının çevresindeki insanlarla kurduğu iletişimi daha iyi konuma getirmekte, nükslere bağlı sık hastane yatışlarının önüne geçerek kişinin evinden, ailesinden, alıştığı ortamdan uzak kalmasını önlemektedir” diyor.
BİR ANNE ANLATIYOR: Hastanın atak dönemi çok zor!
Şizofreni’yi oğlu Serdar ile tanıyan Meliha Aksoy, hasta yakınları için en zor dönemin, hastalığın ‘atak’ evresi olduğunu söylüyor. Bu dönemde tam bir çaresizlik yaşadığını söyleyen Meliha Aksoy, “İlaç kullanmayı reddetme bu dönemde karşılaşılan en önemli problem” diyor ve ekliyor “Serdar yılda iki defa alevlenme dönemi yaşıyordu. Şizofreni Dostları Derneği’ne gidip gelmeye başladıktan sonra belirgin bir şekilde azalma var. Hastalığı tam 15 aydır atağa geçmiyor. Şizofren bir yakınınızı kesinlikle eve kapatmayın!”
PSİKOLOG GÖRÜŞÜ: Grup terapisi güven kazandırıyor
Bir şizofrenin insanlardan çekinmesi, kuşku duyması ve içine kapanması kadar doğal bir şey olamaz. Yakınları bu şizofreniyi kabullenmeli. Şizofreni hastaları için en büyük tehlike toplumdan soyutlanmak. Yaptığımız grup terapilerinde nasıl iletişime geçilmesi gerektiğinden kendilerini en doğru biçimde ifade etmeye kadar pek çok şeyi paylaşıyoruz. Kronik hastalıklarda ümit çok önemlidir. Şizofrenisi olan kişiyle ilişkide önemli olan, onu zaafları ve gereksinimleriyle birlikte olduğu gibi kabul etmek ve ciddiye almaktır.
ÖNEMLİ ADRESLER
* Şizofreni Dostları Derneğif
Lamartin Caddesi, 23/4, Talimhane – İstanbul
Telefon: 212-252 0681, www.sizofreni-pap.com
* Şizofreni Dayanışma Derneğif
370 Sokak, No:44A Bahçelievler, Hatay, İzmirf
Telefon: 232-261 80 83
* Şizofreni Hastaları ve Yakınları Dayanışma Derneği
Güven Sokak, No:7/18 Aşağı Ayrancı, Ankara
Telefon:312-466 54 66
Alper URUŞ