Şişmanlarda Beslenme, Şişman Kişilerin Beslenmesi
Şişmanlık Nedir, Şişmanlık Hastalığı Hakkında
Vücut ağırlığının arzu edilenden daha fazla olmasıdır. Bu durumda, yağ dokusunun oranı diğer kokulara göre artmıştır.
Şişmanlık, klinik muayeneler, boy ve ağırlık ölçüleri alınıp bununla ilgili standartlarla kıyaslanması, deri kalınlığının ölçülmesi gibi yöntemlerle saptanır.
Hekimler ve hayat sigorta şirketleri, sağlıklı olmak için 25 yaşındaki ağırlığın esas alınmasını, yaşam süresince bunun üzerine çıkılmamasını önermektedirler. Boya göre arzu edilen ağırlıktan % 25 ve daha yüksek olan bir kimse şişman kabul edilmektedir. Şişmanlık boy ve ağırlıktan BKİ hesaplanarak bulunur
Şişmanlığın Zararları
Bugün şişmanlık bir hastalık olarak kabul edilmektedir. Şişmanlık çeşitli yönlerden bireyin sağlığını etkiler:
1. Ağır bir vücudun taşınması güçtür. Özellikle orta yaşlı ve yaşlılarda ağır vücudun taşınması eklemlerde ağrıların artmasına yol açar.
2. Özellikle gençlerde şişmanlık utanç verir. Birey çirkin ve herkes tarafından gülünç karşılandığı fikrine saplanır.
3. Kas hareketlerinin verimini azaltır, fiziksel ve mental hareketsizliğe yol açabilir.
4. Kalbi, damar, böbrek ve pankreas gibi sistemlerin işlevlerinin bozulmasına yol açabilir.
5. Çeşitli organların bozukluğu sonucu, yaşam süresinin kısalmasına neden olur.
Şişmanlığın insan sağlığına yaptığı bu olumsuz etkiler, çeşitli araştırmalarla ortaya konmaktadır. Yapılan bir hesaplamada 40-44 yaşlarındaki bireylerin olmaları gereken kilodan % 20 daha şişman olanlarında, ölüm oranı % 30-40 daha çok olmaktadır. Aynı yaş grubunun % 40 daha şişmanlarında ise ölüm oranı % 80-100 artmaktadır. Elli yaşlarındaki bir kimsenin olması arzu edilen ağırlığına 25 kg kadar eklenirse, beklenen yaşam süresi, şişman olmayan bir kimseninkinin yarısına inmektedir.
Son yıllarda, dünyanın çeşitli yerlerinde yapılan araştırmalar, ekonomik yönden gelişmiş toplumlarda, şişmanlık ve buna paralel olarak bazı hastalıkların sıklığının arttığını belirtmektedirler.
Amerika Birleşik Devletleri ve bazı Latin Amerika ve Asya ülkelerinde şeker hastalığı epidemiyolojisi üzerinde araştırmalar yapılmıştır. Amerika Birleşik Devletleri’nde şeker hastalığı sıklığı, Latin Amerika’dan 4 kat daha yüksek bulunmuştur. Bu iki toplum grubundaki şişmanlar eşleştirildiği zaman, şeker hastalığı sıklığı farklı değildir. Genellikle, hastalık sıklığı, şişmanlıkla artmaktadır. Normal ağırlığından % 20 daha şişman olanlarda şeker hastalığı sıklığı % 8 bulunmuştur. Normal ağırlığın % 20 altında olanlarda bu oran % 2’dir.
Kalp çalışmasında anormallikler gösterenlerin sıklığı, şeker hastalıklarında yüksektir. Bu gibi kimselerde genellikle kan kolesterol düzeyi de yüksek bulunmuştur.
Şişmanlık, yüksek tansiyon (hipertansiyon) ve kalp-damar hastalıklarını da arttırmaktadır. Amerika Birleşik Devletleri’nde uzun süren bir araştırmada, orta yaşlı erkekler arasında normal ve normalin % 15 altında ağırlığa sahip olanlarda hipertansiyon sıklığı % 14-22 arasında iken, normalden % 15 ve daha şişman olanlarda % 35-47 arasında değiştiği görülmüştür. Ülkemizde yapılan araştırmalarda da benzer sonuçlara varılmıştır.
Şişmanlık Nedenleri
Şişmanlık uzun süren bir enerji dengesizliği sonucudur. Bunun belli başlı nedenleri:
1. Fazla yeme,
2. Fiziksel hareketlerin azlığı,
3. Psikolojik bozukluklar,
4. Metabolik ve hormonal bozukluklardır.
Bu faktörler arasında en önemlisi, fazla yemedir. Birçok kimse yedikleri ve harcadıkları hakkında gerçek bilgiye sahip değildir. Bazıları, fiziksel hareketler için harcanan enerji konusunda da bilgisizdir. Hareket ediyorum diye fazla yemek, bazen farkında olmadan şişmanlığa yol açabilir. Ekonomik olanaklar, genellikle, fiziksel hareketlerde kısıntıya, enerji tüketiminde artmaya yol açar. Bu durumda diyetin kalitesinin yüksek oluşu, yenen yiyecek miktarını da artırır.
Bazı kimseler şişmanlığın kalıtımsal nedeni olduğunu belirtmektedirler. Yapılan bir araştırmada, normal ane babanın çocukları arasında şişmanlık % 8-9 iken, anne-babadan birinin şişman oluşunda çocuklardaki şişmanlık sıklığının % 40’a, her ikisinin de şişman oluşunda % 80’e çıktığı belirtilmiştir. Yalnız, bu durumun kalıtımsal bir değişkenlikten çok, ailenin beslenme alışkanlığından ileri geldiği sanılmaktadır. Genellikle aile yemeklerinin enerji değerinin yüksek oluşu, ailenin bütün bireylerinin fazla enerji tüketmesine yol açmaktadır.
Genellikle hareketsiz kimseler, hareketli olanlar kadar yemektedirler. Bu durumda, hareketsiz olanların enerji dengesi artı bir durum almaktadır. Ağır işte çalışanlar arasında şişman kimselere çok az rastlanmasına karşılık, oturarak iş gören memurlar ve ev kadınlarında şişmanlığın sık görülmesi, fiziksel hareketlerin, vücut ağırlığı üzerine etkisini açık olarak göstermektedir.
Bazı kimseler üzüntü, sıkıntı ve güvensizliklerini örtmek için fazla yemeye meyilli olabilirler. Bunun tersi durumlar da olabilir. Psikolojik bozukluklar, bazen fazla yemeye, bazen de az yemeye neden olabilir.
Özellikle zayıflama diyetlerine dirençli olan çok az sayıdaki şaşmanlıklar hormonal ve metabolik nedenlere dayanır. Bu tür şişmanlık toplumdaki toplam şişmanların çok küçük bir bölümünü kapsar. Bilindiği gibi, bazı hormonlar, bazal metabolizma hızını etkiler. Hormonal nedenle bazal metabolizmanın yavaş oluşu, enerji harcamasını azaltarak alınan besin öğelerinin bir kısmının depolanmasına yol açabilir. Yalnız bu kimseler, aynı zamanda genellikle hareketsizdirler ve şişmanlamaları bu nedene de dayanabilir.
Bazı araştırmacılar, diyetin protein, karbonhidrat ve yağ oranının da şişmanlamada etkili olduğunu işaretlemektedirler. Bu araştırıcılar, diyetteki protein oranının yüksek, karbonhidratın düşük olması ile daha çok enerjinin ısıya dönüşerek atıldığı fikrini savunmaktadırlar. Diğer bazı araştırıcılar ise, bunun, şişmanlıkta bir etkisi olamayacağı görüşündedirler. Karbonhidratın çok fazla kısıtlanması organların çalışma sistemlerinde örneğin asit-baz dengesi gibi, bozukluklar yapacağından doğru değildir.
Şişmanlık Tedavisi, Şişmanlık İçin
Genellikle şişmanlamak kolay, zayıflamak ise güçtür. Bu nedenle, şişmanlığın tedavisinden önce, önlenmesi doğru olur. Şişmanlığın önlenmesinde en önemli kural, küçük yaştan itibaren enerji dengesine uygun bir diyetin uygulanmasıdır. Bu ise, bireyin, yiyeceklerinin enerji değeri ile, yaşam şekline göre enerji harcaması konusunda bilinçli bir alışkanlık kazanması ile olasıdır. Alınan ve harcanan enerji dengelendiğinde, vücut ağırlığı normalde tutulabilir. (Bakınız Enerji Bölümü)
Bu dengeyi sağlayabilmek için, birey aldığı yiyecekler ve bunların sağladığı enerji miktarı ile, yaptığı fiziksel hareketin çeşidi, derecesi, süresi ve bu hareketler için harcanan enerji miktarı hususunda bilinçli ve gerçekçi olmalıdır. Haftada veya ayda bir kez tartılarak vücut ağırlığının durumunu öğrenmek ve buna göre gerekirse diyette değişiklik yapmak yerinde olur. Okullarda, öğrenciler günlük enerji harcamalarını ve enerji tüketimlerini hesaplamak suretiyle pratik bilgi ve alışkanlık kazanmalı, enerji dengesine uygun beslenmeye önem vermelidirler.