Şişmanlık sürekli veya geçici olabilir. Her iki türün de ayrı ayrı birçok nedenleri vardır. Bunları şöyle sıralayabiliriz: ,
A) Aşırı Beslenme ve Hareketsizlik:
Şişmanlığın ana nedeni kuşkusuz vakitli vakitsiz yemek ve aşırı beslenmektir. Diğer bir deyimle vücudun harcadığından fazla enerjiyi yani kaloriyi almaktır. Hareketsizlik, yani enerji sarfının kısıtlı olması da, bir nedendir. Diğer taraftan enerji sarfında kadının veya erkeğin mesleği ve iş hayatı önemli bir faktördür.
B) Soyaçekim (Kalıtım):
Şişmanlığa neden olan diğer önemli bir faktör de soyaçekim ve bünye yapısıdır. Şişman ailelerin çocukları da genellikle şişmandırlar. Bazı bünyeler kilo almaya ve şişmanlamaya diğerlerinden daha yatkındır. Şişman anne ve babalardan doğan ikizlerin ayrı yer ve şartlarda büyümelerine rağmen daha sonra her ikisinin de şişman oldukları kanıtlanmıştır.
C) Ulusal ve Sosyal Gelenekler:
Hemen her ulusun kendine özgü yemek yeme alışkanlıkları, pişirme şekilleri (tarzları), yiyecekleri, içecekleri ve bunlarla ilgili gelenekleri vardır. Bazı ülkelerde kalori değerleri yüksek gıdalar fazlaca yenmekte ve alkollü içkiler çok içilmektedir. Böylece, bu ülkelerin halkı genel olarak şişmandırlar, örneğin, İtalyanların çok yağ ve makarna yemeleri sonucu bunlarda görülen şişmanlıklar gibi. Bize gelince: Türklerin konukseverliği ve ikramı ün salmıştır. Bir yöreye konuk geldiğinde, akraba veya dostların davet ve ziyafet vermeleri kaçınılmaz bir gelenektir. Ayrıca, bu davet ve ziyafetlerde konuk «ayıptır, günahtır» diye her yemekten ötekine zorlanır. Hanımlarımızın Öğlesonu toplantılarında veya eşleri ile gece ziyaretlerinde, kalorileri yüksek şeker, çikolata ve pastalar ile meşrubat ikramı bir gelenektir. Ayrıca, yiyeceklerin yenmesi için de İsrardan kaçınılmaz.
Bizler, genel olarak alkollü içkiler içinde rakıyı tercih ederiz. Ne var ki, rakıyı bol ve değişik mezelerle içmek bizde yerleşmiş bir âdettir. Böylece, esasen kalorisi yüksek olan rakının yanında gereksiz kalorileri de alırız.
Şişmanlık açısından diğer zararlı bir alışkanlığımız da, yemeklerin pişirilme tarzıdır. Yemeklerimiz lezzetli olmaları için yağları ve tuzu cömertçe kullanırız. Ayrıca, ekmeği, tatlıları ve hamur işlerini çok sever ve çok yeriz.
D) Psikolojik ve Hormona! Faktörler:
Vücudumuzda yer alan iç salgıbezleri, dengeli ve düzenli olarak çalışır ve yaşam için gerekli ve zorunlu olan hormonları çıkarırlar.
Bugün bilimsel açıdan bazı psikolojik nedenlerin iç salgıbezlerini etkiledikleri ve bazı hormonların normalin üstünde salgılandıkları ve böylece hormonal dengenin bozulmasına neden oldukları saptanmıştır. Ölüm haberleri gibi ruhsal şoklar, ayrılıklar, iş hayatında veya aile içinde yer alan üzüntüler ve sıkıntılar gibi psikolojik nedenler hormonal dengenin bozulmasına dolayısıyla çok kere kilo artışına ve şişmanlığa neden olmaktadır.
E) Yaş Faktörü:
ileri yaşlarda genel olarak günlük beden hareketleri azalır. Bu da, vücudun aldığı günlük enerjinin yanmasına engel olur. Şu halde, ileri yaşlılık, enerji yakma gücünün azalmasına neden olur ve şişmanlık oluşur. Yaş açısından diğer bir husus da, bizde genel olarak, özellikle yaşlıların tatlılara ve şekerli maddelere karşı iştahları açılır ve bu tür yiyeceklerden hoşlanırlar. Dolayısıyla da şişmandırlar.
Yukarıda açıklamaya çalıştığımız nedenlerle insanlar şişmanlarlar. Ne var ki, şişmanlık belli bir sınırı aştığında ve sürekli olduğunda sağlık açısından birtakım sakıncalar doğurur ve dolayısıyla bazı hastalıklara ve hatta erken ölümlere neden olabilir. Bunların dışında, güncel yaşantımızda karşılaştığımız geçici şişmanlıklar da vardır. Şimdi kısaca bunlara değinelim.
Kaynak : www.kadinlarsitesi.com