Silikosis Hastalığı Nedir
Silika tozlarının ınhalasyonu ile oluşan hastalığa silikosis denir. Silika tozları çevremizde yaygın olarak bulunmaktadır. Silikosis en çok görülen bir pnömokonyosisdir. Taş ocaklarında, maden ocaklarında, tuğla, kiremit, çömlek, kil işlerinde çalışanlarda görülür.
Silika parçacıklarının akciğerde yaptıkları fıbröz reaksiyon kömür pnömokonyosisinden daha yoğun ve yaygındır. Silika tozlarının fıbröz reaksiyon oluşturması otoimmün dengenin bozulması ve makrofajların zedelen-mesiyle ilgilidir.
Pataloji
Silikosis akciğerinde karakteristik lezyon bağ dokusunun oluşturduğu nodüllerdir. Bir soğanda olduğu gibi bağ dokusu tabakaları üst üste birikerek nodul oluşturur. Bu nodüller 2-3 mm çapında olup daha çok akciğerin üst foblarında ve parahiler bölgelerde toplanırlar. Silika tozları çok kez küçük damarların yanındaki alveol duvarlarında toplanırlar. Perivasküler lenf yolları tıkanır ve arter duvarları aşınır, harap olur. NodüUerde, hilus ye preskalen lenf bezlerinde silika tozları bulunur.
Çevrede silika tozları ne kadar yoğun ve ne kadar ince ise o denli yaygın fıbrosis gelişir. Silika inhalasyonu devam ettikçe nodüller genişler, sayısı artar ve birbirleriyle birleşerek geniş, yoğun kitleler oluşur. Akciğerin üst veya orta bölümleri bu geniş lezyonlarla dolar. Konglomere silikoz vakalarında tüberküloz infeksiyonu oldukça sıktır. Tüberkülozun aktif döneminde kaviter ve ilerleyici lezyonlar oluşur. Lenf bezleri, özellikle hilus lenf bezleri hastalığın erken döneminde genişler. Silikosisde kanser insidensi de fazladır.
Klinik belirtiler
Silikosis hastalığının tanısı genellikle akciğer radyografisinde mikro-nodüler bir değişim ve meslek öz geçmişiyle konur. Klinik belirtiler 20-30 yıl sonra belirli olur. Eğer hasta sigara içiyorsa, bu dönemde, sık akciğer infeksi-yonları, öksürük ve balgam gibi belirtilerle kronik bronşit izlenir. Bu belirtiler sigaraya bağlandığından silikosis teşhisi gizli kalır. Ancak hastalık ilerleyince öksürük, balgam artar ve önce eforda oluşan ve giderek artan dispne husule gelir ve akciğer radyografisi nodüllerin biraraya gelip konglomere bir görünüm aldıklarını gösterir. İlerleyici bir amfızem ve kronik bronşit hastalık tablosu gelişir. Toraks fıçı şeklinde genişlemiş, ekspansiyonu azalmıştır. Perküsyonla hipersonorite alınır. Oskültasyonda solunum seslerinin azaldığı ve ekspiras-yonun uzadığı duyulur. Akciğer parenkimasının ilerleyici fıbröz bir doku ile harabiyeti, kronik bronşit ve amfızem ilerleyerek pulmoner hipertansiyon, kor pulmonale ve daha sonra sağ kalp yetersizliği husule gelir.
Diğer çevre hastalıklarından ayrı bir özellik, silikosis fibröz reaksiyonun çalışma yerinden ayınldıktan yıllar sonra da ilerlemesidir. Bu nedenle hastanın eski yıllarıyla ilgili meslek özgeçmişini dikkatle sormalıdır.
Radyolojik bulgular
Silikosis hastalığının radyografık belirtisi genellikle 10-20 yıl sonra meydana çıkar. Başlangıçta radyolojik değişimin retiküler ve normal veya anormal olduğuna karar vermek güçtür. Daha sonra mültipl nodüler gölgeler belirir. Bu dönemde hastalık tanısı kuşkuludur. Retiküler veya nodüler değişimle belirlenen hastalığa “basit silikosis” denir. Bu dönemden sonra nodüller birleşerek konglomere bir görünüm kazanırlar ve “komplike silikosis” husule gelir. Konglomere lezyonlar homojen nitelikte olup çapları 1 sm den fazladır, bazıları bir lobu kaplayacak kadar büyüktür. Segment veya lob anatomisine uymayan yayılışları vardır. Genellikle üst loblarda lokalize olurlar. Çevreleri intizamsızdır ve lezyon sınırlarından mültipl çıkışlar görülür. Hastalık ilerledikçe fibröz reaksiyon artar ve radyografık görünüme hakim olur. Kömür işçileri pnömokonyosis’inde olduğu gibi “progresif masif fibrosis” (PMF) forması oluşur.
Silikosis’de hiler adenopati görülür. %5 vakada genişlemiş lenf bezinin çevresinde kalsifikasyon vardır ve parenkimada bu lenfadenopati ile ilgili bir lezyon yoktur. Bu görünüm “yumurta kabuğu” gibidir; silikosis tanısı için oldukça patognomoniktir. Yumurta kabuğu lenfadenopati mediasten, toraks duvarı ve peritonda da görülebilir. Hastalığın ileri dönemlerinde kronik obstrüktif akciğer hastalığı oluşur ve radyografide bununla ilgili olarak fazla havalı bölgeler ve büller görülür. Tüberküloz ve iskemik nekroz olan vakalarda yaygın lezyonlar içinde kavern husule gelir.
Akciğer fonksiyon testleri
Prenodüler ve nodüler dönemde akciğer fonksiyon testleri genellikle normaldir. Hastalığın yaygın ve ilerleyici fibrosis ile komplike olduğu dönemde akciğer fonksiyon testleri restriktif anormallik gösterir. Akciğer hacımları, özellikle vital kapasite azalır. Daha ilerlemiş vakalarda kompliyans ve difüz-yon kapasitesi azalır. Bu hastalarda husule gelen diğer bir fonksiyon bozukluğu obstrüktif niteliktedir. Silikosis hastalarında ventilasyon/perfüzyon dengesinin bozulması solunum fonksiyonu anormalliğinde önemli bir yer alır.
Silikosis Tedavisi
Silikosis teşhis edilen hastaları silika tozlarının bulunduğu yerden uzaklaştırmak etkili tedavidir. Mikronodüler dönemde herhangi bir tedavi gerekmez. Konglomere ve masif fıbrosis döneminde tüberküloz komplikasyo-nu dikkatle izlenmelidir. Tüberkülin reaksiyonu pozitife dönenler veya daha kuvvetli olanlara profılaktik tedavi uygulanmalıdır. Eğer hastada klinik belirtiler örneğin gece teri, zayıflama, yorgunluk, iştahsızlık ve radyografık değişim tüberküloz niteliğinde ise 1 yıl tüberküloz tedavisi yapılır. Balgamda Koch basili kültürü ve direnç incelenmesi sonucuna göre antitüberküloz ilacın cinsi ve tedavi süresi ayarlanır.