Sigara Bağımlılığı, Sigara Bağımlılık
Sigaranın vurgulanması gerekli iki önemli özelliği vardır. Birincisi insan sağlığını tehdit eden etkenlerin başında gelmesidir. Bu etkiler birçok vücut sistemi üzerinde değişik şekilde ve sürede gelişen hastalıklarla görülmekte; sigara içene olduğu kadar içmeyip de sigara dumanına maruz kalana da zarar vermektedir. Buna zıt gibi görülebilecek ikinci özelliği ise sigaranın günümüzde, dünya üzerindeki en yaygın alışkanlık oluşudur. Bugün bilim adamları sigara alışkanlığını, “Sigara Bağımlılığı” kavramı ile açıklamaktadırlar. Sigara bağımlılığını anlatmadan önce bağımlılığın ne olduğunu görelim.
Bağımlılık Nedir?
Bağımlılık, bir maddenin kullanıldığında görülen zihinsel, fiziksel etkileri nedeniyle sürekli ve sık bir şekilde kullanılmasıdır. Bu maddenin ruhsal durumda ve davranışta yaptığı etkiye keyif artması, neşeli olma hali gibi hoşa gider ya da kişi bağımlılık yaratan maddeyi bulamayınca keyifte azalma ve bu maddeye karşı bir özlem oluşur. Bu olumsuz durumdan sakınmak için maddeyi kullanma davranışı devam eder. Bağımlılığı sağlayan etken sosyal çevre de olabilir. Birey, arkadaş grubunun teklif ve ısrarları sonucu uygun ortamdaki ilk kullanma deneyimi ile alışkanlığa ilk adımı atabilir.
Bağımlılık beyinle ilgili bir olaydır. Genelde keyif verici etkiler oluşturmaktadır, uzun süre aynı maddenin kullanılması ile birlikte beyin merkezlerinde bu maddeye karşı duyarsızlık gelişmekte, aynı etkiyi oluşturmak için daha fazla miktarda madde gerekmektedir. Sonuçta kişi zevk almak, rahatlamak, o maddenin eksikliğini duymamak için daha çok miktarda, tekrar tekrar kullanma durumunda kalmaktadır. Kısacası kişi başlangıçtaki hoşa gidici etkisi için o maddenin esiri olmaktadır.
Bağımlılık zincirinin aşamalarını şöyle sıralayabiliriz: Belli bir yatkınlığı olan kişi kendini huzursuz, gerilmiş, keyifsiz hisseder. Bu durum ona taşıyamayacağı kadar ağır gelir. Sonuçta bu gerilimle baş edemeyince çareyi kendisini iyi hissetmesine yarayan maddelerde bulur. Sonradan bu tür bir durumla her karşılaşmasında benzer olumsuzluklardan sakınmak için bu maddeye sarılacaktır.
Tütün ve Sigara Bağımlılığı, Sigara ve Madde Bağımlılığı
Sigara içme veya tütünün değişik şekillerde kullanılması (pipo, tütün yaprağı çiğneme vb.) zamanla bağımlılık oluşturur. Tütün bağımlılığından sorumlu olan en önemli etken nikotindir. Nikotin insanlarda davranış uyarıcı etkiye sahiptir. Beyinde keyif verici bir takım maddelerin salgılanmasına sebep olduğu bilinmektedir. Ayrıca bir çok hormon (organların uyum halinde çalışmasını düzenleyen, vücut tarafından üretilen kimyasal maddeler) salgılanmasına ve çizgili kaslarda gevşemeye yol açar.
Nikotinin yanında sigara dumanı ile ilgili dumanın kokusu, dumanı içine çekme işlemi, dumanın akciğerlerde ve solunum yollarında yaptığı duyusal uyarılar gibi faktörlerin de bağımlılıkta rol oynadığı düşünülmektedir.
Nikotin diğer bağımlılık yapıcı maddelere (eroin, morfin gibi uyuşturucular) göre daha zayıftır. Bağımlılık nispeten geç oluşur ve günlük sigara tüketimi ile paralellik gösterir.
Bir sigara içimi sonrası sigaranın içindeki nikotin içeren parçacıklar beyine 7 saniye içinde ulaşmakta ve sigarayı içen yaklaşık yarım saat içinde yeni bir sigaraya ihtiyaç duymaktadır. Nikotinin ilk başlarda belirgin olan bulantı, kusma, baş dönmesi gibi yan etkilerine zamanla duyarsızlık oluşmaktadır.
Sigara bağımlılarını ilgilendiren bir önemli olgu da “Sigaradan Yoksunluk Sendromu” dur. Son sigaradan sonra 24 saat içinde başlayıp günlerce devam edebilen bu durum; sinirlilik, başağrısı, iştah artışı, unutkanlık, düşüncenin bir noktada toplanamaması, bulantı, ishal, hazımsızlık belirtileri ile karakterizedir.
Sigaranın tüm zararlarına ve kullanan kişiyi böylesine esir edici olmasına karşın, bu denli yaygın ve çok tüketilmesi insana çok şaşırtıcı gelebilir. Bunda en önemli faktör sigaranın yasal olarak her zaman, her yerde, her yaşta çok fazla miktarda tüketilebiliyor olmasıdır. Çeşitli ülkelerdeki bilim adamları, hekimler, toplum yöneticileri sorunun ciddiyetini kavramış, tehlike çanlarını zamanında farkederek toplumu uyarmışlardır, ülkemizde dahil olmak üzere bir çok ülkede, artık toplu yerlerde, devlet dairelerinde, hastanelerde, otobüslerde sigara içilmemekte; sigaraya başlamayı önlemek; başlamış olup da bırakmak isteyenlerin bırakmasını kolaylaştırmak için türlü önlemler alınmaktadır.
Gençlik ve Sigara Bağımlılığı, Sigara Bağımlısı Gençler
Gençlik kişiliğin geliştiği, yerleştiği bir dönemdir. Kişilik özelliklerinden birçoğu ilk gençlik yıllarında (10-12 yaşları) edinilir. Tutumlar, değerler, davranış kalıpları ve alışkanlıklar hep bu yıllarda oluşmaya başlar. Sigara alışkanlığı (bağımlılığı) için de durum böyledir. Gerçekten 18-20 yaşlarından sonra sigaraya başlama nisbeten azdır.
Sigaraya solunum sisteminin gelişimini henüz tamamlamadığı yıllarda başlamanın vücut üzerinde yaratacağı tahribatın büyüklüğü ortadadır. İlk yıllarda sağlık ile ilgili tehlikeleri yeterince önemsemeyen genç, ne yazık ki iş işten geçtikten sonra bunun ağır faturasını (akciğer, kalp- dolaşım hastalıkları, kanser vb.) ödeyecektir.
İlk gençlik çağında sigara bağımlılığını oluşturan etkenlere göz attığımızda en önemlisinin sosyal çevre, arkadaş grubu olduğunu görürüz. Araştırmalar göstermiştir ki ilk sigara en sık ortaokul yıllarında ve % 75 oranında başka bir arkadaşla birlikte içilmektedir.
Gencin sosyal konuma olan gereksinimi çoğu zaman sigara reklamlarıyla da beslenen “Sigara eşittir zevk sahibi, cesur, atak, olgun” gibi imajlarla doyurulmaktadır. Sigaranın yemek yemeyi azaltarak zarif bir görünüm sağladığı düşüncesi, kadınların sigara içme ile çağdaş bir görünüm edinip otoriteyi temsil edebilecekleri yanılgısı; hızlı, çevik, atletik yapı simgesi olan sinema ve televizyon kahramanları tüm bu yanlış yargıları pohpohlamaktadır.
Ailede sigara içen bireyin varlığı (anne, baba, kardeşler) ve düşük gelir düzeyi sigaraya başlamayı kolaylaştırmaktadır.
Sigara içimi çocuklukta ve gençlikte daha olgun, erişkin görünmeyi sağlayabilecek davranışların başında gelir. Diğerleri cinsel davranışlar, araba sürmek gibi ulaşılması çok daha güç olan şeylerdir.
Kaynak: Dr. Ahmet uğur Demir