Türk – Alman Jinekoloji Eğitim, Araştırma ve Hizmet Vakfı TAJEV Başkanı Prof. Dr. Cihat Ünlü, “İlk gebeliğinde sezaryen olanların diğer gebeliklerinde de sezaryen olması, anne adaylarının yaş ortalamalarının artması, tedavi gebeliklerinin artması, obezite, sezaryen endikasyonlarının genişlemesi ve anne adaylarının talepleri artışta etkili oldu” dedi.
Özellikle anne adaylarının doğuma bakış açılarının birçok nedenden etkilendiğini belirten Prof. Ünlü, şu bilgileri verdi:
“Annenin psikolojik faktörleri, doğum korkuları, sosyokültürel durumu bunda etkili olabilmektedir. Özellikle anne adaylarının sezaryen istekleri ve nedenleri tam irdelenmeli ve sezaryen doğumun getireceği ekstra sorunlar hastalar ile tartışılmalıdır. Anne adaylarının ağrı korkusu ile sezaryen istemleri varsa vajinal doğumun ağrı yönetimi konusunda bilgilendirilmesi yapılmalıdır.”
ÇOĞUL GEBELİKLER DE ARTIYOR
Çoğul gebeliklerin artışına da dikkat çeken Prof. Dr. Ünlü, “1980’li yıllardan 2000’li yıllara doğru çoğul gebelik oranları yüzde 77 civarında artış göstermiştir. Bu durum ise anne ve fetusun sağlığı açısından birçok riskleri beraberinde getirmektedir. Çoğul gebeliklerde en sık ikiz gebelikler gözlenmektedir. Tek yumurta ikizleri oranları 250 doğumda bir gözlenmekte ve ırka, yaşa, doğum sayısına göre değişmemektedir. Ancak son zamanlarda kısırlık tedavileri sonucunda bu ikizlerin arttığı da bilinmektedir. Çift yumurta ikizlerinin sıklığı ise yaşa, ırka, doğum sayısına ve kısırlık tedavisi görüp görmediğine göre değişebilmektedir.” diye konuştu.
Çoğul gebelik oranlarında artışın anne ve bebek açısından sorunları da beraberinde getirdiğini vurgulayan Dr. Ünlü, “Özellikle düşük oranı, bebeklerde anomali gözlenme olasılığı, düşük doğum ağırlığı, erken doğum sıklığı çoğul gebeliklerde daha fazla gözlenirken, tek yumurta ikizlerinde bir bebeğin diğerine göre daha fazla beslenmesi, yapışık ikiz gibi sorunlarla da karşılaşılabilmektedir. Ayrıca çoğul gebeliklerde annenin hipertansiyonu, gebeliğe özgü şeker hastalığı gibi sorunlar daha fazla gözlenebilmektedir. Erken doğum nedeni ile bebekler yenidoğan yoğun bakım ünitelerinde daha sık kalabilmekte, akciğer problemleri nedeni ile hayatlarını kaybedilmekte veya uzun yıllar beyinde kalabilecek sekeller nedeni ile sorun yaşayabilmektedirler. Ayrıca sezaryen doğum oranları bu gebeliklerde daha sıktır.” dedi.
Prof. Dr. Ünlü, “Tüm bu anneye ve bebeğe ait olabilecek problemler açısından artan çoğul gebelikleri önlemek amaçlı birçok çalışmalar yapılmaktadır. Özellikle tüp bebek ünitelerinde transfer edilen fetus sayılarına sınırlama getirilmeye çalışılmış ve birçok ülkede anne yaşına göre değişmekle beraber ikiden fazla embriyo verilmemektedir. Eğer üç veya daha fazla fetus oluştuğu takdirde anne karnında bir bebeğin yok edilmesi yöntemleri ebeveynler ile tartışılmaktadır” diye konuştu.
KANSER HASTALARI DA ÇOCUK SAHİBİ OLACAK
Doç. Dr. Cem Demirel ise, son dönemde çok gündemde olan fertilitenin (üreme yeteneğinin) korunması üzerine olan çalışmalardan bahsetti.
“Özellikle, kanser tedavisi nedeniyle kemoterapi veya radyoterapi alacak hastalarda bu sorunla sık karşılaşılmaktadır. Bu konuyla ilgili olarak over dokusunun dondurulması gelecekte fertilitenin dondurulması açısından umut veren gelişmeler arasında bulunmaktadır. Oosit (yumurta) dondurulması ve bu yöntemle fertilitenin korunması da en önemli gelişmelerden biri olacak gibi gözükmektedir.
Kemoterapi ve radyoterapi, over dokusu (kadın yumurtalığı) fonksiyon kaybına yol açmaktadır. Dünyada genç yaşta gözlenen kanser olguları artmakta ve aynı zamanda yeni tedavi yöntemleri ile sağ kalım oranlarının artış gözlenmektedir. Genç yaşta bu hastalığa yakalanan ve daha sonra bu hastalığı yenen kadınlar muhakkak ki çocuk sahibi olmak istemektedirler.
YUMURTALIK DOKUSU DONDURULUYOR
Bu nedenden dolayı tüm dünyada over (yumurtalık) dokusunun saklanması ve kanser tedavisi sonrası tekrar vücuda nakil edilmesi tüm dünyada araştırma konusudur. İspanya’da Valencia programı altında çalışmalar yapılmakta, tedavi öncesi kadın yumurtalık dokusu laparoskopik olarak tek taraflı olarak alınmakta ve kanser tedavisi bittikten sonra diğer yumurtalığın iç tarafına nakil edilmektedir. Özellikle genç yaşlarda kemoterapi veya radyoterapi almak zorunda kalan hastalarda over dokusunun dondurulup saklanması ileriki dönemlerde over fonksiyonlarının geri kazanımı konusunda umut verici bir seçenek olacak gibi durmaktadır.