Uzmanlar şeker tüketimine karşı dikkat çekici sonuçlar ortaya koydu. “Lugduname”, sofra şekerinden 200.000 kat daha tatlı…İşte o sonuçlar…
1- Ortalama bir Amerikalı yılda yaklaşık 24,5 kilo rafine şeker tüketiyor. Bunun 10 kilosunu şekerlemeler oluşturuyor. Cadılar bayramında şeker tüketimi doruk noktasına ulaşıyor. Öte yandan, Tarım ve Köy İşleri Bakanlığı’na bağlı Tarımsal Ekonomi ve Araştırma Enstitüsü’nün değerlendirmeleri, 1994-2005 döneminde Türkiye’de kişi başına tozşeker tüketiminin yılda ortalama 18 kilodan 15,3 kiloya düştüğünü ortaya koyuyor. Ülkemizde de şeker bayramı sırasında şeker tüketimi artıyor.
2- Kandaki şekerin fazlası glikolizlenme adıyla bilinen bir süreçle derideki kolajenlere ilişir. Bu da derinin esnekliğini yitirmesine ve kırışıklıkların oluşmasına yol açabilir.
3- Şeker tüketiminin azaltılması derinin yeniden esnekliğine kavuşmasına yardımcı olabilir.
4- Hindistan’da insanlar en az 2000 yıldır şeker kamışından elde ettikleri şekeri kristalleştiriyor. Büyük İskender’in eşlikçileri oraya ayak bastıklarında arısız bal üreten bu insanlar karşısında şaşkınlığa kapılmışlardı.
5- Alman kimya uzmanı Andreas Marggraf, 1747 yılında, şeker pancarının içerdiği şeker ile şeker kamışındaki şekerin birbirleriyle aynı olduklarını keşfetti. Şeker pancarından elde edilen şekerin arıtım işlemlerine ilk kez 1802 yılında başlandı ve böylelikle kuzey iklim ülkeleri ilk kez ucuz şekerlemelere kavuşmuş oldu.
6- A.B.D’de bir yılda üretilen 8,4 milyon ton şekerin yarısından fazlası şeker pancarından elde ediliyor. Türkiye’de de üretilen şekerin %90 kadarı…
7- Bir oturuşta tam 16 kesme şekeri midenize indirdiğinizi düşünebiliyor musunuz? Oysa, bu miktar 20 cl’lik bir şişe kola içtiğinizde tükettiğiniz şekerin biraz altında.
8- Sakarin ve aspartam gibi yapay tatlandırıcılar, çok farklı başka bir araştırma yapmakta olan uzmanların, deneydeki bileşimleri tatmaları ve tadından hoşlanmaları sonucunda kazara bulundular.
9- Bir araştırmacının deney malzemesini tatmaya kalkışması pek de olağan bir durum sayılmaz. Ne var ki, bu araştırmacıların en azından bir gerekçeleri vardı. Şimdilerde Splenda markasıyla satılan sükralozu bulan bilim insanları, aslında bir böcek ilacı oluşturmaya çalışıyorlardı.
10- Bugüne dek bilinen en tatlı bileşim olan “lugduname”, sofrada kullandığımız şekerden 200.000 kat daha tatlı.
11- Şekerler karbon, hidrojen ve oksijen moleküllerinden oluşur. En basit şekerler glikoz, fruktoz ve galaktoz içerir. Sofra şekeri kristalleştirilmiş sukrozdur. Sukroz ise bir fruktoz molekülü ile bir glikoz molekülünün birleşmesi sonucunda oluşur.
12- Şekerler, canlılarda en fazla bulunan organik molekül türü olan karbonhidratların yapıtaşlarıdır.
13- Sekiz atomlu bir şeker türü olan glikolaldehid’e, Samanyolu’nun merkezine yakın bir yerdeki yıldızlar arası bir gaz bulutunda bile rastlanıldı.
14- Glikolaldehid üç karbonlu bir şekerle tepkimeye geçerek hem RNA, hem de DNA’nın temelini oluşturan riboz maddesinin oluşmasına yol açabilir. Öyle ki, uzayın derinliklerinde bulunan glikolaldehid yeryüzünde yaşamın habercisi sayılan kimyasal olabilir.
15- Sözü edilen gaz bulutu glikolaldehidin tatlı bir akrabası ve antifrizlerin temel maddesi olan etilen glikol de içerir. Ya karmaşık şekerler yıldızlar arasında birleştirilebiliyorlar ya da evrenin ucunda bir kamyon durağı olabilir.
16- Bu konuyu araştırmak üzere uzaya gitmenize şeker yardımcı olabilir. Sukrozu bir miktar glikoz ve güherçile ile yaktığınızda amatörler arasında son derece gözde olan şekerli bir roket yakıtını elde edebilirsiniz.
17- Derdinize çare mi arıyorsunuz? Amerikan Gıda ve İlaç Birimi’nin ölçütlerine göre üretilen “Obecalp” adlı ilaç, çocuklarda görülen hafif sıkıntılara çözüm getirmek üzere piyasaya sürüldü. (İlacın adını bir de tersten okumayı deneyin!)
18- Glükosamin adlı şeker türü farelerde bağışıklığı önleyici bir etki yaratıyor. Bir şeker alkolü olan ksilitol de küçük çocuklarda görülen kulak iltihaplanmalarının önüne geçebiliyorker bayramı sırasında şeker tüketimi artıyor.