Kanotu, kılıçotu, yaraotu, mayasılotu ve binbirdelik otu olarak da bilinen Sarı Kantaron otu, (Hypericum perforatum) saymakla bitmeyecek yararları olan doğada kendiliğinden yetişen bir bitkidir. Dünyanın bir çok ülkesinde çeşitli amaçlarla kullanılması yaygın olan bitki doğada tarla, yol kenarlarında, yamaçlarda, ormanlık alanlarda kendiliğinden çıkan bir bitkidir. Sarı renkli çiçekleriyle görüntüsü de çok güzel olan bitkinin çiçekli dalları toplanarak demet haline getirilerek gölgede asılarak kurutulur. Çay şeklinde tüketildiği gibi haricen kullanımı için de yağı hazırlanır. Sarı kantaron otunun yağını elde etmek için çiçekli bitki toplanarak has zeytin yağı içerisine batırılıp bir şişe içinde 14 gün güneşte bekletilir. Arada sırada sallanır. Rengi kırmızıya dönüşen bu yağ yanıklarda, yatalak hastaların yaralarında, bebeklerin pişiklerinde, güneş yanığında ve hemoroidde kullanılır.
Fazla kullanılırsa derisi hassas kişilerde alerji yapar.
Hristiyanlarda kutsal sayılan yağ, Avusturya’da İsa’nın haç kanı, Tanrı kayrası otu ve peygamber kanı gibi isimlerle de anılmaktadır. Rivayete göre Osmanlı ordusu savaşa giderken bu ottan yapılmış yağı yanlarında taşıyarak, yaralandıkları zaman yaralarına sürdüklerinde çabuk iyileşirlermiş. Bu nedenle kılıçotu olarak da bilinirmiş.
Sarı kantaron Yağı; Sırt ve bel ağrıları, siyatik ve romatizmada etkilidir.
Sarı Kantaron yağına kırmızı rengini veren, Hypericin adlı ana etken maddedir. Bu madde, antidepressif ve çok güçlü antiviral etkilere sahiptir.
Binbirdelikotu yağı ; ağrı kesici, iltihap önleyici ve iyileştirici özellikleriyle, en iyi yara yağıdır. Ayrıca kozmetik özelliğiyle de kullanılır. Pürüzlü yüz ciltlerinde bakım toniği olarak kullanılabilir.
Kırmızı renkli Sarı Kantaron Yağı, hematomlarda (deride mavi-mor lekeler), beze şişkinliklerinde bakım ve tedavi için kullanılır. Sarı Kantaron yağı günümüzde de bazı markaların ticari olarak hazırlayıp sundukları yağlardandır.
Haricen ağrılı bölgelere Sarı Kantaron Yağı sürülerek uygulanır.