Bir çok insanın özellikle kilo vermek ya da kilo almamak amacıyla öğün atladığını ifade eden Yorulmaz, kızlarda öğün atlamanın ergenlikten itibaren evlenene kadar giderek arttığını, bazı kimselerde ise atıştırmanın her yaşta ve cinste yaygın olduğunu söyledi.
Araştırmaların şehirlerde yaşayanların daha fazla öğün atladığını gösterdiğini belirten Yorulmaz, en sık atlanan öğünün gençlerde kahvaltı, diğer yaşlarda öğle yemeği olduğunu belirtti.
Bir araştırmanın ise kızların yaklaşık yarısının günde iki öğün yemek yediğini ve kadınların dörtte birinin öğün atladığını gösterdiğini anlatan Yorulmaz, şöyle konuştu:
”Öğün atlamak için pek çok gerekçe ileri sürülmekte ise de en başta gelen gerekçeler; kilo vermek, kilo almamak, sevdiği yemeğin olmaması, işten, oyundan, bilgisayardan ayrılamamak, erken uyanamamak, yolda araç içinde vakit kaybetmek, zamansızlık, yoğun iş temposu, isteksizlik, aç hissetmemek, abur cuburla geçiştirmek, beslenme konusunda bilgi eksikliği olarak sayılabilmektedir.
Zaman içerisinde öğün atlama yıllar süren bir alışkanlık haline gelebilir ve bu durumda yol açacağı sağlık sorunları da çok daha ciddi boyutlara ulaşabilir.”
Prof. Dr. Faruk Yorulmaz, en sık atlanan öğünün kahvaltı olduğunu belirterek, kahvaltı atlandığında, akşam yemeği yenip uyuduktan sonra öğleye kadar 15-16 saat aç kalındığını söyledi.
Bu kadar uzun süre açlığın sağlığı bozduğu gibi, sabahtan öğleye kadar yapılan işte ya da okulda başarısızlığı da getirdiğini ifade eden Yorulmaz, sözlerini şöyle sürdürdü:
‘Öğün atlandığında gün içindeki çalışmamız için gerekli olan besinler, atlanan öğüne göre uzun saatler vücutta bulunmadığından, bu eksikliğe ait sorunlar ortaya çıkar. Örneğin çocuklarda ve ergenlerde büyüme gelişme geriler, vücudun güç, dayanıklılık, çalışma verimi azalır ve işe, derse konsantrasyon, öğrenme zorlaşır.
Tüm bunlara bağlı olarak da kaza yapma ya da kazaya uğrama, söyleneni tam ve doğru anlayamama kolaylaşır, sağlığı koruma güçleşir.
Kan şekeri ile su ve tuz kaybına bağlı olarak tansiyon düşer, vücudun ısı dengesini koruması zorlaşır ve hastalıklara direnç azalır. Öğün atlama uzun süre devam ederse; kansızlık, kemik yoğunluğu azalma, kadınlarda adet düzeninde bozulma ve ruhsal sorunlar ortaya çıkar. Bir öğün atlandığında, genellikle bir sonraki öğünde daha hızlı ve daha fazla besin alınmak zorunda kalınır.
Bu da kilo vermeyi güçleştirir hatta tersine kilo alma ile sonuçlanır. Araştırmalar, öğün atlama ile uzamış açlık süresi ve sonrasında daha fazla besin alma ile ortaya çıkan ani kan şekeri artışının şeker hastalığı ve kalp damar hastalıklarına yakalanmayı kolaylaştırdığını göstermektedir. Araştırmalara göre, günde bir öğün beslenme şeker hastalığı riskini önemli ölçüde artırmaktadır.
Öğün atlandığında vücut depolarındaki besinleri, sıklıkla da depoladığı yağları kullanmaya başlar. Bu durum şeker hastalarının kanlarındaki şekeri kullanamayıp yağları kullanmasında olduğu gibi vücut için zararlı keton cisimlerinin artmasına ve buna bağlı olarak ketozis adı verilen; bulantı, yorgunluk, kabızlık, tansiyonda düşme, kanda ürik asit artışı ve gebelerde bebekte sorunlara neden olur.”
Yorulmaz, sağlığı korumak için vücudun çalışma düzenine uygun davranmak, uygun biçimde beslenmenin şart olduğunu belirtti.
Günlük yeme düzenini üç ana ve üç ara öğün biçiminde sürdürülmesi gerektiğini anlatan Yorulmaz, öğün sayısının artırılmasının, metabolizmayı ve buna bağlı olarak kilo kaybını hızlandırdığını söyledi.
Çocukluk yaşlarında ve ergenlik döneminde zihinsel, fiziksel, psikolojik sağlığın yeterli ve dengeli beslenme ile ilişkili olduğunu bildiren Yorulmaz, sağlıksız beslenmenin çocuklarda, ergenlerde, sınava hazırlanan gençlerde, hamilelerde, menopoz sonrası kadınlarda ve yaşlılarda çok daha ciddi sağlık sorunlarına neden olabildiğini kaydetti.
Kaynak: Hastane.com.tr