Mübarek Şaban Ayı’na eriştik. Güzel bir aydan çıktık, güzel bir aya giriyoruz. Yeterince faziletini biliyor muyuz, doyasıya yaşayabiliyor muyuz bu hızlı ve tempolu dünyada bilinmez ama ben iç dünyamda böyle manevi duyguları hissetmeyi seviyorum. Birazda kıskanıyorum biliyor musunuz. Avrupalılar kendilerine ait dini ve manevi günlerini nasıl da yaşıyorlar. Bunun modernlikle, gericilikle, doğuculuk ve batıcılıkla bir ilgisi yok. İnsan doğası herşeyi dengede tuttuğu zaman mutlu olur. Bu güzel ayı da kendimiz ve sevdiklerimizle mutlu geçiririz inşaalah…
Bu aya “Şaban” denmesinin sebebi; faydalı yol anlamına gelen “şi’b” kelimesinden türemesi ve kendisinde birçok iyilikler barındırmasıdır. Peygamberimiz (S.A.V) buyuruyor ki:
“Şaban Ayı girince nefsinizi temizleyin ve bu ay boyunca niyetlerinizi iyi ediniz.”
“Şaban benim ayım, Receb Allah Teâlâ’nın ayı ve Ramazan ümmetimin ayıdır. Şaban günahları siler, Ramazan ise (oruç tutan müslümanları) temizler.” (Gunye, 1 /187)
Başka bir hadîs-i şerîfte:
“Şaban, Receb ile Ramazan arasında bir aydır. Fakat insanlar on(un fazîletin)den gafildir. Halbuki onda kulların amelleri, Rabbü’l-Alemîn’e yükselir. Ben de oruçlu olduğum halde amelimin Allah’a yükselmesini severim.” buyurulmuştur. (Gunye, 1/187)
Enes bin Mâlik -radıyallâhu anh-’ın rivayet etmiş olduğu bir hadiste Rasûl-i Ekrem -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz:
“Receb ayının diğer aylar üzerine fazîleti, Kur’ân-ı Kerimin diğer kitaplar üzerine üstünlüğü gibidir. Şaban’ın diğer aylar üzerine üstünlüğü, benim diğer peygamberler üzerine fazlım gibidir. Ramazan’ın diğer aylar üzerine fazîleti, Allah Teâlâ’nın, yarattığı varlıklar üzerine fazlı gibidir.” buyurmuşlardır. (Gunye, 1 /187)
Şaban Ayı Orucu:
Âişe-i Sıddîka -radıyallâhu anhâ- Ebû Seleme’ye tahdîs edip, şöyle demiştir:
“Hazret-i Peygamber -sallâllâhu aleyhi ve sellem- hiçbir ayda Şaban’dakinden daha çok nafile oruç tutmazdı. Çünkü Ne-biyy-i Zişan, Şaban ayının çoğunu oruçlu geçirirdi. Ve:
«Amellerden (devam etmeye) gücünüzün yeteceği miktarı alınız. Çünkü Allah, sizlerden (amelden) bıkmadıkça (se-vâb vermekten) bıkmaz.» buyururdu.
“Hazret-i Peygamber -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimize en sevimli namaz, az olsa bile devamlı kılınan namazdı.
Rasûl-i Ekrem -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz, herhangi bir (nafile) namazı kılmaya başlayınca ona devam ederdi.” (Sahîh-i Buhâri, Kitâbu’s-Savm 1836)
Gunyetü’t-Tâlibîyn’de Abdülkâdir Geylânî hazretlerinin -kuddîse sirrûh- Şaban ayı ile ilgili olarak naklettiği hadîs-i şerifler meâlen şöyledir:
Âişe-i Sıddîka -radıyallâhu anha- şöyle demiştir:
“Rasûlullâh -sallâllâhu aleyhi ve sellem- öyle oruç tutardı ki; biz, artık orucu bırakmayacak, derdik. Peşpeşe günlerce oruç tutmadığını görünce de, Rasûlullâh -sallâllâhu aleyhi ve sellem- artık oruç tutmayacak, derdik. Şaban ayında oruç tutmak, O’na daha sevgili idi. Ben:
«-Ey Allah’ın Resulü!.. Şaban’da senin (çok) oruç tuttuğunu görüyorum. (Bunun hikmeti nedir?)» diye sordum.
Rasûlullâh -sallâllâhu aleyhi ve sellem-:
-Ya Âişe Bir sene içinde ölecek olan kimselerin isimleri bu ayda (yaşayanların) defterinden silinip, Azrail -aley-hisselâm-’a teslîm edilir. Ben de oruçlu olduğum halde, ismimin defterden silinip, (diğer deftere kaydedilmesini) arzu ederim, buyurdu.
Ümmü Seleme -radıyallâhu anhâ- ise şöyle anlatmaktadır:
“Rasûlullâh -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Ramazan’dan sonra en fazla orucu Şaban (ayın) da tutardı. Bunun sebebi, o sene içinde ölecek olanların isimlerinin, Şaban’da diriler defterinden, ölüler defterine geçirilmesidir. Bir kimse yolculuğa çıkar (halbuki onun ismi yaşayanlar defterinden çıkarılıp) o sene ölecek olanların defterine yazılır.” (Gunye 1 /186-187)
Enes -radıyallâhu anh- der ki:
“Rasûl-i Ekrem -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’e en faziletli oruç soruldu. Nebiyy-i Zîşân: /
«Ramazan-ı şerifi tazim için tutulan, Şaban orucudur.»
buyurdular.
Âişe -radıyallâhu anhâ- ise:
«-Rasûlullâh -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’e ayların en sevgilisi, kendisini Ramazan ayına kavuşturan Şaban ayıydı.» demiştir…” (Gunye, 1 /187)
Şaban Ayının Son Pazartesi Günü Orucu
Abdullah -radıyallâhu anh-’dan nakledilen bir hadîs-i şerîfte, Rasûl-i Ekrem -sallâllâhu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmaktadır:
“Bir kimse Şaban (ayının) son Pazartesi günü oruç tutarsa, günahları bağışlanır.” (Gunye, 1 /187)
Burada son Pazartesi gününden maksad, Şaban’in son günü değildir. Zira Ramazan’ı karşılamak niyetiyle Ramazan’a bir iki gün kala oruç tutmak men’ edilmiştir. (Gunye, 1 /187)
Şaban Ayı namazı:
Şâban ayı, Resûlüllah (s.a.v.) Efendimiz’in ayıdır. Bu itibarla salavât-ı şerifeye çok devam etmek lâzımdır. Yine mümkün oldukça istiğfar, salavât-ı şerife, İhlâs-ı Şerif okumalı, teheccüd ve tesbih namazları kılmalıdır. Bu ayın birinci gecesinde, her rek’atte bir Fâtiha üç Âyetü’l-Kürsî ile bir tesbih namazı kılınır. (Duâ ve İbâdetler, Fazilet Neşriyat)
Tesbih namazı; tevbenin, istiğfârın en büyüğü ve bütün vücutla yapılanıdır. Sünen sahipleri Hz.İkrime’den, o da İbn-i Abbas (r.a.)’tan rivâyet etmişlerdir ki; Resûl-i Ekrem (s.a.v.) Efendimiz muhterem amcaları Hz.Abbas (r.a.)’a şöyle buyurmuşlardır:
“Ey amca, sana on haslet haber vermekle ikrâm etmiş olayım ki, onu işlediğin vakit günahının evveli ve âhiri, yenisi ve eskisi, hatâen ve kasten yapılanı, küçüğü ve büyüğü, gizlisi ve âşikâr olanı mağfiret edilmiş olsun…
“Dört rek’at namaz kılarsın; her rek’atte Sûre-i Fâtiha’yı ve diğer bir sûreyi okursun. Fâtiha okumadan evvel on beş kere, ‘Sübhânallâhi velhamdülillâhi velâ ilâhe illallâhü vallâhü ekber. Velâ havle velâ kuvvete illâ billâhil aliyyil azıym’ dersin. Zamm-ı sûreden sonra dahî on kere ‘Sübhânallâhi velhamdülillâhi…’ deyip rükûa varırsın.
Kaynak: ilkvahiy.net (http://forum.ilkvahiy.net/mubarek-aylar/saban-ayi-bereketi-ve-tesbih-namazi-22111/)
“Rükûda olduğun halde on kere, rükûdan doğrulduktan sonra on kere, secdeye vardığında on kere, iki secde arasında on kere, ikinci secdede dahî onları on kere okursun; tamamı her rek’at için yetmişbeş’tir. Bunu rek’atlerin dördünde dahî yaparsın. (Dört rek’atin tesbihlerinin tamamı üçyüzdür.)”
Dört rek’atin ‘Sübhâne rabbiyel azıym ve sübhâne rabbiyel â’lâ…’ tesbihleri, bundan ayrı olarak önce okunur.
Şaban’ın 27. gecesi ,akşam ile yatsı arasında iki rekat teşekkür namazı kılınır.Zammı sure olarak, ne istenirse o okunur.Şöyle niyet edilir;
“Ya Rabbi,beni Resuli Zişan Efendimizin ayının sonuna yaklaştırdın.Rasüllullah Efendimizi ve mübarek ayını bana hem şefi’ hem de şahid eyle.
Namazdan sonra 70 istiğfar;”Estağfirullahe’l-azıym ve etûbü ileyk.”
100 defa da şu salavat-ı şerife okunur;”Allahümme salli ala ruhi Muhammedin fil-ervah ve salli ala cesedi Muhammedin fil-ecsad ve salli ala kabri Muhammedin fil-kubûr.”
Namazdan sonra “Ya Rabbi senin huzuri sırrı ehadiyyetine iltica ediyorum.”denir.
Bu ayda Hergün 100 defa “Kevser Sûresi” okunmalidir.
10 gün 100 defa “Yâ Latîf (c.c)”
10 gün 100 defa “Yâ Rezzak (c.c)”
10 gün 100 defa “Yâ Azîz (c.c)” okunmalidir.
Bu ayın 15.gecesi de Yine çok mübarek bir gece olan “Beraat Gecesi vardır.”
Söylendiğine göre,yeryüzünde müslümanların iki bayramı varsa, gökte meleklerin de iki bayram gecesi vardır. Meleklerin bayram geceleri, Şaban ayının onbeşinci gecesine rastlayan Berat gecesiyle Kadir gecesidir. Bu yüzden Şaban ayının onbeşinci gecesine “melekler bayramı” adı verilmiştir.
Sübki, tefsir kitabında buyurdu ki; “Şaban ayının onbeşinci gecesi (berat gecesi) bir yılın günahlarını, Cuma gecesi bir haftanın günahlarını, Kadir gecesi de bütün ömrün günahlarını giderir.” Berat gecesi nin faziletini de o gün anlatacağım inşaallah…