Rozasea Nedir, Rozasea Hastalığı
Rozasea, papül ve püstüller ile akut şişkinlik ataklarının olduğu inatçı eritem ve telanjiektazi ile karakterize, yüzün çıkıntılı bölgelerini tutan kronik yangısal bir hastalıktır.
klinik özellikler
Etkilenen alanlar
Yanaklar, alın, burun ve çene en çok etkilenen bölgeler olup, tipik bir haç işareti şeklinde tutulum gösterir. Yüzün kıvrımlı yerleri ve perioküler alanlar ilginç bir şekilde sağlam kalır. Nadir olarak, boyun ve erkeklerde kafa derisinin saçsız yerleri de tutulur. Bazen sadece bir veya iki bölge tutulur ve bu durumda tanı çok zorlaşır.
Lezyonlar
En karakteristik fizik bulgusu, belirgin telanjiektazi ile birlikte görülen inatçı eritemdir. Hastalık bu “eritemato-telanjiektatik” tablodan öteye gitmeyebilir ama bu kadarıyla da parlak kırmızı yüz önemli sosyal rahatsızlık oluşturur ve sıklıkla depresyona neden olabilir. Bu hastalar, hafif uyaranlarla ortaya çıkan ve yüzlerinin çabuk kızarmasından (flushing) sıklıkla şikayet ederler.
Bu inatçı eritemle birlikte, bilinen bir sebebe bağlı olmayan şişlikler ve papüller gelişir. Papüller aknenin tersine soluk kırmızı ve kubbe şeklinde olup hassas değildir. Püstüller de gelişebilir ama aknede-kilerden daha az görülür; siyah nokta ve skar oluşumu karakteristik olarak yoktur.
Ayırıcı Tanı ve Akne Rozasea
Yüzdeki herhangi bir kırmızı döküntü rozasea ile karışabilir.
Yüzdeki papüler döküntüler birçok sorun oluşturma eğilimindedir. Akne daha genç yaş grubunda görülür ve genellikle daha yağlı deri, kome-donlar, skarlar ve yüz dışındaki lezyonlarla ayırt edilir. Buna rağmen, bazı hastalarda inatçı eritemin varlığı tanıyı zorlaştırabilir. Perioral dermati-ti ayırt etmek çok zor olmamalıdır. Çünkü, bu hastalık çoğunlukla ağız çevresinde bulunur ve eritem yoktur. Sistemik lupus eritematozus simetrik kelebek tarzı eritem yaparak, yüzeyel olarak rozaseaya benzeyebilir. Ancak, rozasea’da sistemik hastalık semptomları yoktur. Yüzde görülen dermatit lerde (seboreik dermatit de dahil) rozasea için karakteristik olmayan pullanma vardır.
Polisitemia rubra vera yüze kızarık bir görünüm verir. Karsinoid sendrom, rozasea ile aynı dağılımda yüzde kırmızılıklar oluşturur, ama bununla beraber ağır sistemik semptomlar görülür.
Dermatomiyozit gözler etrafında leylak renginde eritem ile karakteri-zedir ama ekstremite kaslarında ağrı, hassasiyet ve güçsüzlük ile hemen ayırt edilebilir.
Komplikasyonlar, Acne Rozasea
Rinofima
Bu durum genellikle yaşlı erkeklerde görülür, ama, nadiren kadınlarda da görülebilir. Burun gittikçe düzensiz bir şekilde büyür ve pilosebasöz deliklerin belirginleşmesiyle pürtüklü bir hal alır. Aynı zamanda burunda leylak veya açık kırmızı renk değişiklikleri ve belirgin te-lanjiektatik damarlar görülür. Bu hastalık için ‘viski içenlerin burnu’ ve ‘sarhoş burnu’ gibi popüler isimler kullanılmıştır ama bu durum alkolizme bağlı değildir.
Lenfödem
İnatçı lenfödem daha çok erkeklerde görülen, rozaseanm istenmeyen nadir bir komplikasyonudur. Şişkin alanlar genellikle kırmızımsıdır ve rozasea’ nın diğer tutulumları geçse bile devam edebilir.
Oküler komplikasyonlar
Akut papüler rozasea hastalarının yüzde 30-50’sinde blefarokonjonktivit görülür. Genellikle hafiftir ama, bazı hastalar gözlerde şiddetli ağrı ve kaşıntıdan şikayet eder. Bunlardan bazıları rozaseada sık görülen keratokon-jonktivit sikka’ya bağlı olabilir. Arpacık (hordeolum) ve Meibom kisti (şalazyon) rozaseada sık görülür. Keratit erkeklerde görülen nadir, ağrılı bir komplikasyondur, korneada ağır görme defektleri oluşturan vasküler pannuslar oluşabilir.
Hastalığın seyri
Rozasea hayat boyu süren bir hastalık olma eğilimindedir ve uygun tedavi ile atak geçtikten sonra akut rozasea atakları yıllarca tekrarlama eğilimindedir.
Epidemiyoloji
Rozasea çok yaygın görülen bir hastalıktır ama kesin sıklığı bilinmemektedir. Değişik toplumlara göre farklılıklar saptanmıştır. Hastalık daha çok açık tenli beyazlarda ortaya çıkar. Kelt’ler ve kuzeybatı Avrupa’lılarda çok sık görülür. Esmerlerde ve Asyalılarda bazen, siyahilerde çok nadir görülür. Kadınlarda daha sık görüldüğü iddia edilmiştir. Ancak bu durum, kadınları daha çok rahatsız etmesinden dolayı olabilir.
Patoloji
Tek bir patognomonik özellik yoktur, ama şüphede kalındığında deri biyopsisi faydalı olur. Histolojik kesitlerde, tüm özellikler karakteristik olarak bir arada bulunur. Bütün rozasea deri örneklerinde görülen ortak bir özellik üst dermişte renk değişikliği, solar hasarın, ödem ve telanjiektazi-nin varlığıdır. Yangılı papüllerin varlığında, kan damarları lenfosit ve histiosit ile çevrelenmiştir, bazen dev hücreler de bulunur . Rinofimada fibröz dermiş ve yangının yanında belirgin yağ bezi hiperplazisi de vardır.
Etioloji
Rozaseanın nedeni halen bilinmemektedir. Günümüze kadar, diyetsel nedenler, alkolizm, gastrointestinal yangısal hastalıklar, malabsorbsiyon ve psikiyatrik hastalıklar suçlanmıştır, ama kontrollü çalışmalar bunları doğ-rulayamamaktadır. Kıl follikülünün normal florasında bulunan Demodeks follikulorum denilen akar da suçlananlar arasındadır. Rozasea’da sayıca çok artmış olsa bile, bu durum altta yatan hastalığın neden olduğu follikü-lerin kıvrımlaşması ve dilatasyonuna bağlı olabilir.
Çevresel travmanın, rozasea gelişiminde önemli rol oynadığı sanılmaktadır. Üst dermal kollajendeki düzensizlik, solar elastotik dejeneratif değişiklikler ve açık tenlilerde daha sık görülmesi bulgularının hepsi, üst dermişte zedelenmenin önemini işaret eder. Dermiş’ten yeterli destek almayan damarsal yapılar genişleyerek bu bölgelerde kanın birikmesine neden olur. Kanın göllenmesi endotel fonksiyonunu bozarak yangıya neden olur
Gecikmiş tip aşırı duyarlılık reaksiyonunun baskılanması ve yüz derisinde immünoprotein depolanması da bildirilmiştir, bunlar bağışıklık sisteminin patogenezde önemli olduğunu gösterir.
Rozasea Tedavisi
Sistemik tedavi
Akut ataklar, sistemik tetrasiklin, eritromisin veya metronidazol yüksek dozlarda başlanıp, iyileşme saptanıncaya kadar devam edilir. İyileşmeyi sürdürmek için idame dozda devam tedavi edilir.
Düzelme genellikle tedavinin ilk 3-4 haftasında başlar. Genellikle 3 hafta boyunca 6 saatte bir 250 mg tetrasiklin verilir ve sonraki 3-4 hafta boyunca günde üç defa olarak devam edilir. Bundan sonra, yeni papüller çıkmayana kadar (muhtemelen 10-12 hafta) doz günde iki defaya indirilir. Günde bir veya iki defa 50 mg minosiklin veya doksisiklin kullanımı daha uygundur. Eritromisin de etkilidir ve tetrasiklin ile aynı dozlarda kullanılır. Yan etkilerinden dolayı metronidazol kullanılması tercih edilmez. Alkol intoleransı yapan disulfiram benzeri bir etkiye sahiptir. Diğer yan etkileri bulantı ve kan diskrazileridir.
İzotretinoin özellikle rinofima bulunan hastalarda yararlı olabilir, çünkü genişlemiş burnun boyutunu küçültür ve papüllerin sayısını azalttığı gösterilmiştir.
Topikal tedaviler
Topikal kortikosteroidler kesin olarak kontrendikedir. Yangılı papülleri baskılamalarına rağmen muhtemelen üst dermişi daha da zayıflattığından ve subpapiller venöz ağa desteği azalttığından, yüzü daha kırmızı ve daha telanjiektatik yapma eğilimindedir.
Rozaseada yüz derisi hassas ve rahatsız edici olabilir, bu yüzden yumuşatıcıların kullanımı semptomatik bir rahatlama verir ve hastayı topikal kortikosteroidlerden uzaklaştırır! Güneş koruyucuları oluşacak güneş hasarını önlemede yararlıdır. Krem veya jel şeklinde %0.75-1.5 metroni-dazol kullanımı, yangılı papüller üzerine sistemik tetrasiklin kadar etkili ve hızlıdır. Topikal azelaik asid (%20) de etkili olduğu gösterilmiştir.
Sistemik antibiyotikler ile sistemik veya topikal metronidazol’ un rozasea’ da nasıl etki ettikleri belli değildir. Pulse boya laseri ile yapılan tedavi, rozasea’ da erkemi büyük ölçüde düzeltebilir.