-A-
Analjezik: Ağrının bilinç düzeyinde algılanmasını ortadan kaldıran ilaçlardır. Ağrıyı azaltmalarının yanısıra, ateşi düşürürler ve bir çoğunun ek olarak iltihap giderici etkisi de vardır.
Anemi (Kansızlık): Kanda hemoglobinin (oksijeni taşıyan pigment) azalmasına bağlı olarak kanın vücuda oksijen taşıma kapasitesinin azalması. Aneminin nedeni diyetle alınan demirin azlığı olabilir, fakat iltihaplı romatizmalar da anemiye neden olabilir.
Anestezik: Duyu kaybına neden olan ilaç. Bir lokal anestezik, sadece vücudun bir kısmında duyu kaybına (hissizliğe) yol açarken, genel anestezikler bilinç kaybına da neden olurlar.
Anevrizma: Atardamar duvarında balonlaşma.
Ankilozan spondilit: Omurgayı etkileyen ve omurga çevresi, bel ve sırtta bir miktar katılaşmaya neden olan romatizmal bir hastalık. Spondilit omur eklemlerinin iltihabı anlamına gelmektedir ve Yunanca omur anlamına gelen spondylos kelimesinden türemiştir. İnflamasyon (iltihap) geçerken ve iyileşme oluşurken, kemik omurun iki yanından dışarı doğru büyüyebilir ve iki omur birleşebilir; bu katılaşmaya ankiloz adı verilmektedir. Bu hastalık erkeklerde kadınlardan daha şiddetli seyretmektedir.
Antijen: Vücudun yabancı veya tehlikeli olarak gördüğü mikrop, virüs ya da diğer herhangi bir madde. Antijenler vücutta tepki olarak antikorların sentezlenmesine yol açarlar.
Antikardiyolipin antikorlar: Özel bir fosfolipid türü olan kardiyolipine karşı gelişen antikorlar.
Antikor: Kanda bulunan ve mikroplara, virüslere ya da vücudun yabancı veya tehlikeli olarak gördüğü diğer herhangi bir maddeye yanıt olarak meydana gelen proteinler. Antikorların görevi bu yabancılara saldırmak ve onları zararsız hale getirmektir. Ancak, otoimmün hastalık adı verilen bir hastalık grubunda antikorlar vücudun kendi dokularına saldırabilirler.
Antinükleer antikorlar (ANA): Lupus ve skleroderma gibi “bağ dokusu hastalıkları”nda hastaların kanında sıklıkla bulunan antikorlar. Vücuttaki dokulara zarar verebilirler.
Arterit: Arterlerin (atardamarların) inflamasyonu (iltihaplanması), örneğin, poliarteritis nodosa. Ayrıca bkz. Vaskülit.
Artiküler: Eklemlerle ilgili olan.
Artralji: Eklem ağrısı. Bu ağrı inflamatuvar (iltihabi) ya da noninflamatuvar (inflamatuvar olmayan) koşullardan kaynaklanabilir.
Artrit: Eklem inflamasyonu (iltihabı) anlamına gelen bir terim, fakat genellikle tüm eklem hastalıkları için kullanılır. Bazen eklemler artrit süreci ilerlerken hasar görürler.
Artropati: Eklem hastalığı (hangi tipte olursa olsun).
Artroplasti: Kelime anlamı “eklemi yeniden oluşturmak”tır, yani eklemin yerine tamamen ya da kısmen yapay bir eklem koymaktır. Bkz. Eklem replasmanı.
Artroskopi: Eklem boşluğunun bir aygıt (artroskop) aracılığı ile gözle izlenmesi işlemi.
Artrostomi: Eklemi kesip açma ameliyatı.
Artrotomi: Eklemi kesisi.
Artroz: Osteoartritin diğer bir adı.
Aşil tendiniti: Aşil tendonunun iltihaplanmasıdır, tendon bu durumda hassas ve genellikle şiş olur. Ayrıca bkz. Plantar fasciit.
Aşil tendonu: Bacağın baldır kaslarının büyük tendonu, ayak bileğinin arkasında topuk kemiğine tutunur.
-B-
B hücresi: B hücreleri, antikor üreten bir akyuvar türüdür.
Baker kisti: Dizin arkasında artrite bağlı olarak oluşan bir kist.
Behçet sendromu: Ağrılı oral ve genital ülserlerin (yaraların), inflamatuvar göz hastalığının ve cilt lezyonlarının bulunduğu bir hastalık. Avrupa ve Amerika’da nadir rastlanan, fakat Japonya, bazı Ortadoğu ülkeleri ve Türkiye’de daha sık görülen bir hastalıktır.
Biyopsi: İncelemek ya da test yapmak amacıyla küçük bir doku parçasının cerrahi olarak alınması.
Boyun ağrısı: Boyunda, eklemlerin aşınması ya da yırtılmasının neden olduğu ağrı ve katılaşma, “servikal spondiloz” adı verilir. Ankilozan spondilitle karıştırmayınız.
Bursa: Tıpkı eklemde olduğu gibi bir sinoviyal membran ile döşeli olan bir bağ dokusu kesesi. Bursalar sürtünmeyi azaltırlar, parçaların birbirine sürtündüğü yerlerde, örneğin tendonların ya da ligamentlerin kemiklerin üzerinden geçtiği yerlerde bulunurlar. Bununla birlikte, normal dışı bir basınç ya da sürtünmeye yanıt olarak da oluşabilirler.
Bursit: Bursanın inflamasyonudur. Nedeni bazen infeksiyon ya da romatizmal bir hastalık olabilir, ama sıklıkla basınç, sürtünme ya da diğer hasarların sonucudur. Bursit bazen belli bir meslekten ileri gelen aşınma ya da yırtılmalara bağlı olarak oluşabilir, örneğin temizlikçi dizi gibi. Bursitte ağrı ve hassasiyet olur, bazen komşu olduğu eklemde hareket kısıtlılığı oluşur. Nedeni infeksiyon olmadığı zaman, tedavi genellikle istirahat ve kortikosteroid enjeksiyonudur.
-C-
Churg-Strauss hastalığı/sendromu: Nadir rastlanan bir vaskülit formu.
CREST sendromu: Skleroderma ya da sistemik sklerozun nisbeten iyi huylu bir şeklidir. CREST adı kalsinozis (kireçlenme), Raynaud fenomeni (soğuk hassasiyeti), özofajiyal dismotilite (yemek borusunun yetersiz hareketi), sklerodaktili (ciltte sertleşme) ve telenjiyektazi (ciltte damar genişlemesi) kelimelerinin İngilizce karşılıklarının başharflerinin yan yana gelmesiyle oluşmuştur.
Crohn hastalığı: Sindirim kanalının inflamatuvar bir hastalığıdır; romatizmal hastalıklar sıklıkla bu hastalığa eşlik eder ve ülseratif kolit de bu hastalıkla ilişkilidir.
CRP: C-reaktif protein. Bu proteinin kandaki konsantrasyonları bir inflamasyon ya da hastalık aktivitesi testi olarak kullanılabilir, örneğin, romatoid artritte.
-D-
Deformite: Bir eklemin şekil bozukluğuna uğraması ya da anormal şekilde açılanması.
Dejeneratif artrit / dejeneratif eklem hastalığı: Bakınız: Osteoartrit.
Dermatomiyozit: Polimiyozit gibi, dermatomiyozit de bir bağ dokusu hastalığıdır ve kaslarda güçsüzlük, katılık ve ağrıya neden olur, fakat aynı zamanda cildin rengini kırmızıya ya da mora çeviren cilt döküntüleri vardır.
Dev hücreli arterit: Bkz. temporal arterit.
Disk problemleri: Lomber (bele ait) disk hastalıkları, yani bel fıtığı.
Doku: Belli bir işlevi yerine getirmek üzere özelleşmiş olan daha çok veya daha az uniform (tek tipte) hücre topluluğu.
Dupuytren kontraktürü: Avuç içi ve parmakların ağrısız bir hastalığı. Sadece cilt nodüllerine neden olabileceği gibi parmakların avuç içine doğru kasılmış olarak kalmasına neden olacak kadar da ilerleyebilir.
-E-
EEG: Elektroensefalografi. Bu teknikle beynin farklı bölgelerinin elektriksel aktivitesi kaydedilir.
Eklem: İki kemiğin bir araya geldiği bir yapı. Normal eklemlerde kemiklerin uçlarını örten pürüzsüz bir kıkırdak tabakası vardır, bu tabaka hareket serbestliği sağlar ve bir darbe azaltıcı olarak iş görür.
Eklemin çevresinde sinoviyum adı verilen bir doku bulunur ve koyu, yapışkan bir sıvı (sinoviyal sıvı) salgılar, bu sıvı kıkırdağı nemlendirir ve kayganlığını sağlar. Eklemin tümünü sert, dayanıklı bir kapsül ve ligament adı verilen güçlü bağlar çevreler, bu yapı eklemin stabilitesini sağlar ve parçaları yerlerinde tutar.
Eklemin hareketini kemiklere tutunmuş olan tendonları çeken kaslar sağlar. Tendonlar genellikle sinoviyum ile kaplıdır ve sinoviyal sıvı serbestçe hareket etmelerine olanak verir. İnsan vücudunda üç tip eklem bulunur:
Eklem hipermobilitesi: Eklemin hareket yeteneğinin artması; jeneralize (genel) eklem gevşekliği ise genetik olarak aktarılan bir bağ dokusu hastalığıdır.
Eklem replasmanı cerrahisi: (Artroplasti olarak da bilinir – Kelime anlamı “eklemi yeniden oluşturmak”tır); Kötü şekilde hasar görmüş olan eklemin ağrısını geçirmenin ve işlevini düzeltmenin çok etkili bir yoludur. Kalça ve diz replasmanları onlarca yıldır başarıyla gerçekleştirilmektedir; bugün yılda 50,000 civarında total kalça replasmanı (THR) yapılmaktadır. Eklem replasmanı operasyonları ayrıca omuz, dirsek, ayak bileği ve hatta parmaklarda da gerçekleştirilebilmektedir.
ELISA (enzyme-linked immunosorbent assay): Enzime bağlı immünosorban yöntem. Özellikle kanda antikor tayinleri için kullanılan bir laboratuvar yöntemidir.
EMG: Elektromiyografi; kasların elektriksel aktivitesini kaydetme işlemi. Sinirden kasa giden impulsların (uyarıların) normal çalışıp çalışmadığını ve kasın gerektiği gibi yanıt verip vermediğini test etmek için kullanılabilir.
Enteropatik artrit / enteropatik artropati: İnflamatuvar barsak hastalığı ve romatizmal hastalığın bir arada bulunması, örneğin, ülseratif kolit ve Crohn hastalığı. Deformite ve kıkırdak yıkımı bu artrit tipinin özelliği değildir.
Entezis: Kemiğin tendon ya da ligament ile birleşme yeri.
Entezopati (ya da entezit): Entezislerin inflamasyonuyla sonuçlanan herhangi bir romatizmal hastalık; örneğin, ankilozan spondilit, psöriyatik artrit ve Reiter hastalığı.
Enzimler: Biyokimyasal reaksiyonlarda katalizör olarak iş gören kompleks proteinler.
Eozinofil: Yabancı maddeleri içine alabilme özelliğine sahip olan bir akyuvar tipi. Bu hücreler vücudun allerjik reaksiyonlarında görev alırlar.
Epidural: Bu terim sıklıkla vücudun alt yarısını uyuşturmak için omurilikteki sinirlerin etrafına yapılan enjeksiyon için kullanılır. Işlemin tam adı epidural blokajdır.
Eritrosit: Alyuvar (oksijen taşımakla görevli kan hücreleri).
ESR: Sedimentasyon; alyuvarların çökme hızı. İnflamasyonun derecesini ölçmek için kullanılan testlerden biridir.
-F-
Fasiit: Fasyanın inflamasyonu, infeksiyondan ya da Reiter sendromu veya ankilozan spondilit gibi romatizmal bir hastalıktan ileri gelebilir.
Fasya: Kasların ve daha yumuşak ve daha hassas organların çevresini saran zara benzeyen fibröz bağ dokusu, vücutta çeşitli kalınlıktaki tabakalar halinde bulunur.
Felty sendromu: Seropozitif romatoid artrit (sıklıkla nisbeten inaktif sinovitle birlikte) ile splenomegali (dalak büyümesi) ve nötropeninin (akyuvar düşüklüğü) bir kombinasyonudur. Ciddi infeksiyonlar, vaskülit (damar iltihaplanması) (bacak ülserleri, mononörit), anemi, trombositopeni ve lenfadenopati de duruma eşlik eder.
Femur: Üst bacak ya da uyluk kemiği – vücudumuzdaki en uzun kemiktir.
Fibromiyalji: Kasları ve ligamentleri etkileyen, fakat eklemlere hasar vermeyen hastalık. Sık rastlanır ve şiddetli olabilir. Fibro-mi-yaljide fibröz dokular (fibro-) ve kaslarda (-mi) ağrı (-alji) ve hassasiyet söz konusudur. Halsizlik sıklıkla fibromiyaljinin en şiddetli bulgusudur.
Fibrozit: Bkz. fibromiyalji.
Freiberg infarktüsü/hastalığı: Ayağın avasküler nekrozdan (kemiğin damar yetersizliği sonucu ölümü) ileri gelen ağrılı bir hastalığı. Çoğunlukla genç kızlarda gözlenir ve ağrı metatars başında lokalizedir.
-G-
Golfçü dirseği: Tıbbi adı “mediyal epikondilit” olan ve dirseği tutan bir hastalık.
Granülomatöz arterit: Bkz. Temporal arterit.
Gut: Vücutta çok fazla miktarda ürik asit birikmesinden ileri gelen kalıtsal bir hastalık. Tüm romatizma ya da artrit türlerinin en ağrılı olanlarından biri olmakla birlikte, aynı zamanda en kolay tedavi edilebilen şeklidir. Bu hastalık kadınlarda çok nadir görülür. Bir başka hastalık olan psödogut, başka bir kristal hastalığı tipidir.
-H-
Halluks rijitus: Ayak başparmağı ekleminin osteoartriti, bu parmak sertleşir, katılaşır (sıklıkla ağrılıdır).
Halluks valgus: Ayak başparmağı ekleminin osteoartriti, bu parmak dışa doğru açı yapar.
Hastalığın seyrini değiştiren antiromatizmal ilaçlar (disease-modifying anti-rheumatic drugs – DMARDs): İki grup DMARDs bulunmaktadır, bunlara aynı zamanda ikinci seçenek ilaçlar da denilmektedir. İlk grupta antimalaryaller (sıtma ilaçları), penisilamin, altın tuzları ve sulfasalazin bulunmaktadır. İkinci gruptaki ilaçlar immunosupresan olarak adlandırılırlar, çünkü bağışıklık sistemini (immün sistem), yani vücudun kendini savunma sistemini baskılarlar. Bu ilaçlar azatiyoprin, siklofosfamid, siklosporin ve metotreksattır.
Heberden nodülleri: Parmakların en uç eklemlerindeki sert şişlikler, tamamen oluştuklarında genelikle ağrısızdırlar – bu nodüller el osteoartritinin tipik belirtisidir.
Hemokromatoz: Demir elementinin aşirı miktarda emilmesi ve depolanmasının karaciğer gibi bir çok organda hasar oluşturduğu ve işlev bozukluğuna yol açtığı genetik bir hastalık.
Henoch-Schönlein purpurası: Çocukluk çağının en sık rastalanan vaskülit (damar iltihaplanması) tipi (erişkin yaşta da görülebilir), çoğunlukla geçici bir hastalıktır ve büyük eklemlerde artrit ve sindirim sistemine ait bulgularla seyreder, bacakların alt kısmında ve kalçalarda iltihaplı kapillerlerin (kılcal damar) cilt içine kanamasıyla oluşan mor renkli cilt döküntüleri vardır.
Hidroterapi: Bir tür fizyoterapi. Normal yüzme havuzundan daha sıcak olan (genellikle 37-38°C) bir ılık su havuzunda bir uzman tarafından egzersiz yaptırılması.
Hipermobilite: Bkz. Eklem hipermobilitesi.
HLA: Human Leukocyte Antigens= İnsan lökosit antijenleri. Genetik bir doku marker’ı (belirteç).
HLA-B27: HLA-B27 kalıtımla geçen bir antijendir, normalde beyaz ırktan olan insanlarda %8 civarında rastlanır ve taşıyanların % 20’sinde bir hastalık ile beraberdir. Ankilozan spondilit hastalarının yaklaşık olarak %90′ında HLA-B27 genetik marker’ı pozitiftir.
HLA-DR4: Romatoid artrite yatkınlık olduğunu gösteren bir genetik belirteç.
Hücre: Tüm yaşayan organizmaların temel birimi, kendi kendini tam olarak yeniden oluşturabilir.
-İ-
İmmün sistem: Vücudun infeksiyonlar ve kansere direnç göstermesini sağlayan dokular. Timus, kemik iliği ve lenf nodlarından oluşur (ayrıca aşağıda bkz. Lenfatik sistem).
İmmünglobulinler: Özgün infeksiyonlara bağışıklıktan sorumlu olan bir kan proteinleri sınıfı.
İnflamasyon (iltihap): Canlı dokunun hasara verdiği yanıt; inflamasyonlu bir alanda kan akımı artar, bunun sonucunda ısı artışı ve kızarıklık oluşur; doku içine sıvı ve hücre sızması şişmeye neden olur. İnflamatuvar reaksiyonların çoğu hasara karşı verilen kısa süreli yanıtlardır, fakat bazı hastalıklarda inflamasyon kalıcıdır (kronik) ve anormaldir.
İnflamatuvar artrit/inflamatuvar artropati: Bu hastalıklar grubunda, tamamen lokal (yerel) inflamatuvar hastalıkların (örneğin, septik artrit) yanısıra, eklemleri hedef alan sistemik hastalıklar da (diğer bir deyişle, vücudun belli bir bölgesiyle sınırlı kalmayan hastalıklar; örneğin romatoid artrit) bulunmaktadır. Bir çoğu çocukluk ya da gençlik çağında başlayan bazı çok şiddetli, ağrılı ve sakat bırakan hastalıklar da bu gruba dahildir. İnflamatuvar artropatide eklemi döşeyen doku inflamedir, bu durum eklem yüzeyine ve altındaki kemiğe hasar verebilir.
İnterlökin: Bir protein ailesinin tümü. Bazıları eklem inflamasyonunu tetiklemede önemli rol oynar. Ayrıca bkz. Sitokin, lenfokin.
-J-
Juvenil kronik artrit: Her 1,000 çocuktan birinde görülen nadir bir iltihaplı romatizmal hastalık. Juvenil romatoid artrit olarak da adlandırılır. Eklemlerde kişinin alışık olduğundan (zorlayıcı egzersizler, stes, viral rahatsızlıklar ve hatta soğuğun neden olduğu) daha fazla bir ağrı ve acı vardır. Eklemlerden herhangi biri aylarca inflame kaldığı ve başka bir neden bulunamadığı zaman, kronik artritten şüphe edilebilir
-K-
Kalsifikasyon: Yumuşak dokularda kalsiyum kristallerinin birikmesi.
Kapsül: Bir eklemin sert, fibröz kılıfı; iç tabakası sinoviyumdur.
Karpal tünel sendromu: “Karpal” bilek anlamına gelmektedir, “karpal tünel”, bilekte bulunur ve içinden parmakları hareket ettirmekle görevli önkol kaslarının tendonları geçer. Bu tendonların arasında mediyan sinir adı verilen önemli bir sinir vardır. Karpal tünel sendromunda mediyan sinir sıkışır, bunun nedeni sıklıkla tendonların şişmesi ve tünelde yer kalmamasıdır. Elde ağrı, karıncalanma, uyuşma gibi çeşitli bulgular oluşur.
Kas-iskelet sistemi: Kemikler, kaslar, eklemler ve onlara eşlik eden periartiküler yapılar (peri = çevresinde; artiküler = eklemle ilgili).
Kemik: Vücudun iskeletini oluşturan sert ve son derece yoğun madde. Betonarme benzeri bir yapı olmak yerine, kollajen adlı bir maddenin mineralle (başlıca kalsiyum tuzları) doldurulmuş liflerinden oluşmuştur. İskelet kemiklerinin korteks adı verilen kalın bir dış kabukları vardır ve burada sıkı bir ağ yapısındaki “trabeküler” kemik bulunur.
Kemik dansitometrisi: Romatizmal hastalık, özellikle de osteoporoz riskini tahmin etmek amacıyla kemik kitlesini ölçmek için kullanılan bir tarama (film çekme) türü.
Kıkırdak: Sert ve kaygan bir doku, eklem içindeki kemik uçlarının üstünü kaplar. Kemiklerin birbiri üzerinde kaymasını sağlar ve aynı zamanda bir darbe azaltıcı olarak iş görür.
Kifoz: Omurganın dışbükey ya da yay şeklinde eğrilmesi.
Kohler hastalığı: 4-6 yaş arasındaki çocuklarda görülebilen ağrılı bir durum, nedeni ayakta avasküler nekrozdur (kemiğin damar yetersizliği sonucu ölümü).
Kollajen: Kemiğin, kıkırdağın ve bağ dokusunun içinde oluşan fibröz bir protein. Vücudun çok önemli bir yapı taşıdır. İçinde kollajen olmayan organ ya da doku yoktur. Dokular için önemli bir destek yapısıdır, çevresinde hücreler yaşar ve fonksiyon görürler. Kollajen hastalığı, eskiden bağ dokusu hastalığı için kullanılan bir terimdi.
Kompleman: Kanda bulunan bir enzim sistemidir. Enzim, biyolojik bir reaksiyonu hızlandıran maddedir (katalizör olarak etki eder). Kompleman bir “ardışık çalışan enzimler sistemi”dir, yani içinde birbiri ardına oluşan ya da tetiklenen enzimler vardır ve böylece bir çok reaksiyon oluşur. En az 19 ayrı proteinden oluşan kompleman sistemi, vücudun bağışıklık sisteminin önemli bir parçasını oluşturur, yabancı tanecikleri ya da mikroorganizmaları zararsız hale getirir, ama aynı zamanda inflamasyon oluşmasına da yol açar. Kanda komplemanın belli başlı elemanlarından her birinden ne kadar bulunduğunu test etmek mümkündür. Hastalıklar (örn. Lupus) sırasında değişen bazı kompleman düzeyleri (C3,C4) hastalık şiddetini değerlendirmede kullanılır.
Kompüterize tomografi (CT): Bilgisayarlı tomografi (BT). X ışınlarını kullanarak vücudunu bölümlerinin ya da “kesitlerinin” görünümlerini kaydeden bir tarama (film çekme) türü.
Kondrokalsinoz: Yumuşak dokularda kalsiyum kristallerinin birikmesi; kıkırdağın kalsifikasyonu.
Konnektif doku: Bağ dokusu. Daha özelleşmiş dokuları ve organları destekleyen, bağlayan ya da ayıran veya vücudun ambalaj dokusu gibi hareket eden doku.
Konnektif doku hastalıkları: Vücudun bir çok bölgesini etkileyebilen daha nadir hastalıklardır. Sistemik lupus eritematosus (SLE), skleroderma, polimiyozit ve mikst konnektif doku hastalığı (MCTD) gibi tipleri vardır. Bazı yazarlar Sjogren sendromunu, hatta romatoid artriti de bu gruba katarlar.
Kortikosteroidler: Çoğunlukla “steroidler” olarak kısaltılan kortikosteroidler, örneğin kortizon, normalde vücutta bulunan bir grup hormondur ve vücudun metabolizması üzerinde bir çok etkileri vardır. Vücuda tablet ya da iğneyle dışarıdan verilmeleri vücuttaki dengeyi etkiler. Steroidler inflamasyonu kontrol etmede çok etkilidirler ve bazı hastalıkları hafifletebilirler. Yüksek dozda kullanılırlarsa yan etki oluştururlar; yakın zaman önce yapılan çalışmalarda bazı romatizmal hastalıkların ilerleme hızını azaltabildikleri gösterilmiştir.
Kristal artropatisi/hastalığı: Psödogut (yalancı gut) ya da pirofosfat birikimi hastalığı olarak da bilinir. Bkz. Psödogut.
Kriyoglobulin: Antikor olarak hareket eden ve bazı hastalıklarda kanda bulunabilen bir protein tipi. Kriyoglobulinler soğukta katılaşabilir ve küçük damarları tıkayabilir, bunun sonucunda ciltte döküntüler oluşur.
-L-
Lenfatik sistem: Vücutta lenf sıvısını dokulardan kan akımına taşıyan bir damar ağı. Vücudun immün sisteminde önemli rol oynar ve yabancı maddeleri (antijenler) süzen lenf nodları da (bezleri de) bu sisteme dahildir.
Lenfokin: Özel bir akyuvar tipi olan lenfositlerin ürettiği bir madde, immün sistemdeki diğer hücreler üzerinde etkisi vardır. Ayrıca bkz. Sitokin, interlökin.
Lenfosit: Bir akyuvar tipi, B hücreleri ve T hücreleri bu sınıfta bulunur.
Ligament: Kemikleri birbirine bağlayarak eklemi sağlamlaştıran kısa, dayanıklı, esnek, fibröz bağ dokusu bandı. Her eklemin bir çok ligamenti vardır.
Lokomotor sistem: Vücudumuzun hareket etmemizi sağlayan kısımları. Kemikler, eklemler, kaslar ve diğer bağ dokusu yapılarını içerir.
Lökosit: Akyuvar.
Lökotrienler: Vücuttaki inflamatuvar ya da allerjik reaksiyonlarda rol alırlar.
Lupus: Bkz. Sistemik lupus eritematosus (SLE).
Lyme hastalığı: Spiroket adlı bir bakteri cinsi tarafından oluşturulur. Vahşi hayvanlar üzerinde bulunan bir kene ile taşınır ve genellikle antibiyotikle tedavi edilen geçici bir artrite neden olabilir. İlk defa ABD’deki Lyme kasabasında tanımlanmıştır.
-M-
Manyetik rezonansla görüntüleme (MR): Magnetic resonance imaging (MRI): Vücudun içinin resmini çizmek için yüksek frekanslı radyo dalgalarını kullanan bir görüntüleme türü. Vücut dokuları içindeki su moleküllerini saptayarak çalışır.
Mediyal epikondilit: “Mediyal” kelimesi, dirseğin iç kısmını işaret etmektedir. Bu durum, ağrı ve hassasiyetle karakterizedir.
Menisküsler: Serbest kıkırdak halkaları, contaya benzerler, dizdeki kıkırdakla kaplı kemiklerin arasında uzanır ve ekstra bir darbe azaltıcı olarak iş görürler, her bir dizde iç (mediyal) ve dış (lateral) olmak üzere iki menisküs bulunur; bu kıkırdaklar genellikle spor yaparken hasar görürler.
Metal eklem: Her iki tarafın da ya da her iki yüzeyin de metal olduğu kalça eklemi replasmanı.
Mikst bağ dokusu hastalığı: Mixed connective tissue disease (MCTD): Otoimmün hastalıkların birden fazlasının özelliklerini taşıyan ve “çakışma sendromları” olarak da bilinen tipleri.
Mineraller: Kalsiyum, demir, çinko, iyot ve flor gibi maddeler. Diğer mineraller selenyum, mangan, molibden, krom, kobalt, silikon, vanadyum ve nikeldir ve iz elementler adıyla bilinirler.
Miyozit: Kasın inflamasyonu. Bkz. Polimiyozit.
Monoartrit: Tek bir eklemi etkileyen artrit.
Monoklonal antikorlar: Doku kültüründe yapay olarak oluşturulan antikorlar, hastalıkla savaşmak için çok özgün olabilirler.
Müköz membran: Vücudun ağız, burnun içi, mide, barsak, vajina, akciğerler gibi alanlarını döşeyen membran (zar) tipi. Bazı vaskülit tiplerinde etkilenebilir.
-N-
Nodal osteoartrit: Ailelerde görülen bir osteoartrit tipi, parmaklarda yumrular oluşur (Heberden nodülleri) ve çeşitli bölgelerde (özellikle dizler ve ayak başparmakları) osteoartrit gelişmesine eğilim vardır.
Nonartiküler romatizma: Eklemleri doğrudan etkilemeyen bir romatizmal hastalık tipi (artiküler = eklemle ilgili).
NSAIDs (Non-steroidal anti-inflammatory drugs): Nonsteroid (steroid olmayan) antiinflamatuvar ilaçlar. Aspirin ailesindeki ilaçları da kapsayan çok geniş bir ilaç grubu. Çeşitli artrit türlerinde inflamasyonu azaltmak ve ağrı, şişlik ve katılığı kontrol altına almak için reçete edilirler.
-O-
Omuz ağrısı: Bu durumun bir çok nedeni olabilir. Eğer bir kişide artrit varsa, omuz ağrısı genel tablonun bir parçası olabilir. Omuzda sınırlı olan ağrının en yaygın nedeni eklem çevresindeki “yumuşak doku”ların inflamasyonudur. Eklemin aşırı kullanılması ya da hasar inflamasyonu tetikleyebilir, gerçi aynı zamanda daha önce fazla kullanma ya da hasar öyküsü olmayan kişilerde de birden ağrı başlaması yaygın bir durumdur.
Osgood Schlatter hastalığı: Teknik olarak tibial (dizin altındaki büyük kemiğin baş kısmı) tüberkülün osteokondriti olarak bilinir, atletik yapılı genç insanlarda (özellikle erkek adolesanlarda) tibia tüberkülü üzerinde ağrı ve hassasiyete neden olan bir diz problemidir. 6 ay kadar koşmak ya da tekme atmaktan kaçınılırsa çoğunlukla geçer.
Osteoartrit: Osteoartrit (OA) en sık rastlanan eklem hastalığı formudur, eklem yüzeyinde hasar ve alttaki kemikte anormal bir reaksiyon vardır. “Osteo” kemik ve “artrit” eklem hasarı ve inflamasyonu anlamına gelmektedir.
Bu hastalığı tanımlamak için bazen başka terimler de kullanılır: Osteoartroz, artroz ve dejeneratif eklem hastalığı gibi. Hepsi de, özellikle diz, kalça ve ellerin (en sık) yanısıra ayak ve boyun-sırtı da (spondiloz) etkileyen, fakat diğer vücut dokularını etkilemeyen aynı hastalığı anlatmaktadır. OA ağrı ayrıca hafif katılık ve seyrek olarak da sakatlığa yol açar. Bununla birlikte, sabah sertliği ve yaygın eklem ağrısı iltihaplı romatizmalarda OA’ten daha sıktır.
OA zaman zaman “eklem yetersizliği” olarak da adlandırılır, tıpkı böbrek ya da kalp yetmezliği gibi. OA eklem kıkırdağının aşınmasına neden olarak yüzeyini pürtüklü hale getirir ve eklemin hareketini zorlaştırır. OA çoğunlukla sadece bir kaç eklemi etkileyerek eklemde ağrılı hareket kısıtlılığına neden olur, kemikte şişme ve hareketle krepitasyon (gıcırtı) vardır.
Olguların çoğu idiyopatiktir (nedeni bilinmeyen ya da kendiliğinden ortaya çıkan hastalık ya da durum), fakat OA aynı zamanda diğer bir çok durumun nihai sonucu olabilir ya da bir çok diğer faktörün birleşmesinden ileri gelebilir. Bu faktörler arasında yaş, kalıtım, diğer eklem hastalıkları vardır.
Osteoartroz: Osteoartritin diğer bir adı.
Osteofit: Osteoartritli eklemlerde yeni kemik büyümesi, “kenarlanma” ya da “mahmuz” adları da verilir.
Osteokondrit: Kemiğin bir kısmının inflamasyonu ya da kusurlu büyümesi. Daha önceleri osteokondroz olarak bilinen bu duruma çeşitli örnekler verilebilir, fakat nedenleri farklıdır ve vücudun farklı bölgelerinde görülürler. Bkz. Freiberg infarktüsü ya da hastalığı (ayakta), Kohler hastalığı (ayakta), Osgood Schlatter hastalığı (dizde), Perthes hastalığı (kalçada), Scheuermann hastalığı (bir ya da daha fazla omurda), vb.
Osteomalazi: Erişkinlerde D vitamini eksikliği nedeniyle kemiklerin yumuşaması (çocuklarda görülen raşitizm gibi, fakat raşitizm aynı zamanda büyümeyi de engeller); diyetle yetersiz alım ya da güneş ışığının eksikliği, veya her iki nedenin bir arada bulunmasıyla oluşabilir.
Osteomiyelit: Kemik iliğinin infeksiyona bağlı inflamasyonu – ilik içinde apseler oluşur ve kemik kütlesinin sertliği nedeniyle cerahat dışarı çıkamaz ve kemiğin uzunluğu boyunca ilerler. Osteomiyelit, bileşik kırıkları izleyebilir. Akut osteomiyelit en sık olarak çocuklarda görülür, şiddetli ağrı, şişlik ve hassasiyete eşlik eden yüksek ateş ve genel hastalığa neden olur. Kronik osteomiyelit akut evreden sonra gelişebilir, yavaş ilerleyerek bir süre saptanamayabilir, ya da tüberküloz gibi kronik infeksiyonlardan kaynaklanabilir. Antibiyotikler tedavide çok etkilidir.
Osteonekroz: Osteonekroz, kemik ölümü anlamına gelmektedir. Özellikle gençlerde, kalça için ortopedik cerrahi girişim yapılmasına neden olabilir. Kan akımı olmayan ya da zayıf olan bazı doku tiplerinin ölümünü ifade etmektedir, örneğin kıkırdak ve kemik gibi.
Osteopeni: Kemiğin ortalamadan daha ince olmasıdır, fakat kırık tehlikesi osteoporozdan daha azdır.
Osteoporoz: Kelime anlamı “gözenekli kemik”tir (por=gözenek). Kişi kemik materyalini azar azar kaybeder ve kemikler yavaş yavaş daha az yoğun ve daha kolay kırılabilir hale gelirler, bunun sonucunda kırık ve çatlak oluşma ihtimali artar. Kısaca kemik kütlesinin azalması olarak tanımlanabilir.
Otoantikorlar: Mikroplar ya da virüsler yerine vücudun kendi hücrelerine karşı gelişen antikorlar.
Otoimmün hastalık: Vücudun savunma mekanizmasının (immün sistem) bir hastalığı, antikorlar ve immün sistemin diğer bileşenleri vücudun kendi hücrelerine saldırırlar, örneğin, lupus.
-P-
Paget hastalığı: Kemik büyümesini etkiler; kemik hücrelerinde anormallik vardır. kemik oluşumu ve yıkımı arasındaki denge kaybolmuştur, kemik hücrelerinin sayısı artar, büyür ve aynı zamanda daha aktif hale gelirler. En yaygın semptom ağrıdır.
Palindromik romatizma: Aralıklı olarak tekrarlayan artrit atakları.
Patella: Dizkapağı, öndeki baldır kaslarının dizi çalıştırmasına yardımcı olan küçük bir kemik.
Peptik ülser: Sindirim kanalını kaplayan dokuda delik bulunması. Nonsteroid antiinflamatuvar ilaçlar midede peptik ülsere neden olabilirler.
Perikard: Kalbin çevresindeki zar “kesesi” (Perikardite bkz.)
Perikardit: Kalbi çevreleyen zarların inflamasyonu. Daha akut (kısa süreli) şekli ateş ve göğüs ağrısına neden olabilir ve zarlar arasında sıvı toplanabilir, bu da nefes darlığına yol açar; lupusta bu durum görülebilir.
Perthes hastalığı: Çocuklar ya da adolesanlarda kalçada oluşan avasküler nekroz şekli (kemiğin damar yetersizliği sonucu ölümü). Erkek çocuklarda kızlardan daha fazla görülür ve 5-11 yaşları arasında topallamaya ve kalça ya da dizde ağrıya neden olur.
Pirofosfat artropatisi/pirofosfat depo hastalığı: Bkz. Psödogut.
Plantar fasiit: Topuğun plantar (ayak tabanına ait) ve mediyal (merkezi bölgeye ait) yüzlerinde sık olarak ağrıya neden olan bir durum, erkeklerde daha sık görülür. Ayrıca bkz. Aşil tendiniti.
Plazma (kan plazması): İçinde kan hücrelerinin yüzdüğü soluk renkli sıvı. Mineral tuzları, protein ve eser elementleri de içerir.
Poliarteritis nodoza (PAN): Nedeni bilinmeyen nadir bir vaskülit şekli, özellikle orta boy ve küçük arterlerin inflamasyonu söz konusudur ve bu arterlerin kan taşıdığı dokularda dolaşım bozulur.
Poliartralji: Bir çok eklemde ağrı olması (Poli = bir çok).
Poliartrit: Yunancada Poli = bir çok anlamına gelmektedir, yani poliartrit bir çok eklemde inflamasyon olmasıdır. Bir çok farklı poliartrit tipi vardır, en sık rastlananlardan biri romatoid artrittir.
Polimiyalji romatika (PMR): Aslında kaslarda inflamasyon olmadığı halde, kas ağrısına (miyalji) yol açan romatizmal bir hastalık. PMR’nin özelliği, özellikle omuz ve uyluklarda şiddetli ve ağrılı sabah sertliğidir. Ek olarak, kafatası damarlarında (arterlerinde) temporal arterit adı verilen bir inflamasyon (damar iltihabı) da bulunabilir.
Polimiyozit: Kaslarda inflamasyona neden olan otoimmün bir hastalık, çoğunlukla omuz, kalça, uyluk bölgelerini ve daha az olmak üzere boyun kaslarını tutar. Eğer cildi de tutarsa, dermatomiyozit adını alır.
Prostaglandinler: Esansiyel yağ asitlerinden türeyen kimyasal maddeler, bazıları inflamasyonu kontrol eder.
Protez: Yapay bir vücut parçası. Örneğin, yapay kalça eklemi gibi.
Psödogut: Eklemdeki kalsiyum kristallerinin neden olduğu ani ve ağrılı bir atak, eklem sıcak, çok şiş ve kırmızıdır, başlıca dizde görülür. Pirofosfat artropatisi ya da pirofosfat depo hastalığı olarak da bilinir.
Psöriyatik artrit (sedef hastalığı romatizması): Bazen psöriyazisli hastaları etkileyen (%10′dan az hastada görülür) özel bir artrit tipi. Sıklıkla küçük eklemleri tutar ve ağrılı olabilir.
Psöriyazis (sedef hastalığı): Sık rastlanan bir cilt hastalığı, kollar, dizler, sırt ve kafa derisinde pullanan pembe lekeler vardır.
Pürin: Yapısında azot bulunan bir bileşik, parçalandığı zaman ürik asit oluşur.
-R-
Raynaud fenomeni/sendromu: Bir dolaşım problemi, soğuğa aşırı hassasiyet vardır. Kan damarları kasılır ya da daralır ve kan akımı büyük ölçüde azalır; el ve ayak parmakları beyaz ve mavi renk alırlar, ve sıklıkla geçici uyuşmalar olur. bir çok hastalığa eşlik edebilir, örneğin skleroderma (sistemik skleroz).
RDA: Recommended Daily Allowance. Diyetle alınması önerilen günlük besin maddesi miktarları.
Reaktif artrit: Sık rastlanan artrit şekillerinden biri. Eklemlerin yanısıra, tendonları ve dokuları da tutabilir. Reiter sendromu ya da Reiter hastalığı olarak da anılabilir ve “Seronegatif artritler” ya da “Spondilartritler” başlığı altında sınıflanan bir hastalık grubunda yer almaktadır. Romatoid artrit ve osteoartritten oldukça farklıdır. Sık rastlanan nedenleri cinsel yolla geçen hastalıklar, akut infeksiyöz diyare ve besin zehirlenmesidir.
Refleks sempatik distrofi (RSD): Başlıca özelliği yanıcı nitelikte ısrarlı ağrıdır; hafif şekilleri oldukça sıktır – daha şiddetli formları sakatlayıcı olabilir ve tedavisi daha zordur. Değişik RSD formlarıyla ilgili diğer terimler şunlardır: “Algodistrofi”, “Sudeck atrofisi” ve son zamanlarda “Kompleks bölgesel ağrı sendromu”.
Reiter sendromu/Reiter hastalığı: Bkz. Reaktif artrit.
Romatizma: Kemikler, kaslar, eklemler ya da eklem çevresindeki dokulardaki herhangi bir ağrı ya da inflamasyonu tanımlamak için kullanılan daha genel bir terim. Bu nedenle, “romatizma” terimi, “artrit” kelimesini de kapsar.
Romatizmal ateş: Erişkinde ya da çocukta görülebilir (eklemleri, kalbi, cildi tutabilen ve boğaz mikroplarına bağlı gelişen bir iltihaplı romatizma), fakat çocuklarda daha sıktır. Gelişmiş ülkelerde 60 yıl öncesine göre çok daha az görülmektedir.
Romatizmal hastalıklar: Tüm artrit ve romatizma tiplerini ifade eder.
Romatoid artrit (RA): Eklemlerin sık rastlanan bir inflamatuvar hastalığı. Çok değişken bir hastalıktır. Tutulan eklemlerin sayısı ve tipinin yanısıra, hastalığın şiddeti ve süresi de hastadan hastaya değişir. Ağır fiziksel özürlere en çok neden olan romatizmal hastalıktır ve kadınlarda 3 kat daha sık görülür. RA eklemi döşeyen zarda (sinoviyum) inflamasyona neden olur. İnflamasyon belirtileri osteoartrittekinden daha şiddetlidir ve tutulan eklemlerde ağır hasara yol açabilir.
-S-
Sakroiliit: Omurganın altındaki sakroiliyak eklemin iltihaplanmasıdır.
Sakrum: Omurganın tabanındaki üçgen şekilli kemik.
Sarkoidoz: Başlıca iki tipi vardır: Akut, nisbeten iyi huylu olan sarkoidoz ani başlar ve genellikle ateş, ciltte inflamasyon ve poliartrit ya da poliartraljiyle karakterizedir; kronik sarkoidoz ise daha nadir bir şeklidir ve tipik olarak daha yavaş başlar, ilerleyicidir ve sonuçları değişiktir, örneğin, akciğerlerin girişindeki lenf nodları büyür.
Scheuermann hastalığı: Sıklıkla erken adolesans döneminde görülür; çoğunlukla omurganın göğüs kısmını (torakal) tutarak ağrısız bir kifoza neden olur, ama bel omurlarını da etkileyebilir.
Septik artrit: Eklemin mikrobik iltihaplanması. Çoğunlukla nedeni bakteriyel infeksiyonlardır ve romatoid artritin bir komplikasyonu olabilir. Bununla birlikte, diğer artrit tipleri de bireyi septik artrite yatkın hale getirebilir. Semptomlar akut ağrı ve şişlik olabilir, çoğunlukla tek bir eklemi etkiler ama aynı anda bir kaç eklem de tutulabilir. Pnömoni (zatürree) veya cilt infeksiyonu da bu hastalığın özelliğidir. Genel olarak erkeklerde daha fazla görülür.
Seronegatif: Bu terim sıklıkla serumda Romatoid Faktör (romatoid artrit için) testinin negatif olduğu romatizmal olmayan inflamatuvar eklem hastalıklarını tanımlar. Aslında belli ortak klinik özellikleri bulunan bir inflamatuvar hastalık grubundaki herhangi bir hastalığı ifade eder: Ankilozan spondilit, Reiter hastalığı, reaktif artrit, psöriyatik artrit ve spondilit, ülseratif kolit ve artrit, Crohn hastalığı ve artrit, uveit, HLA-B27 ile bağlantılı periferik artrit ve diğer muhtemel durumlar. Bkz. Spondartrit.
Servikal spondiloz: Eklem aşınması ve yırtılmasının neden olduğu boyun ağrısı.
Sırt ağrısı: Sırt ağrısının çeşitli nedenleri olabilir – Mekanik nedenler, örn, bel fıtığı; dejeneratif (yıkıma bağlı) nedenler, örn, dejeneratif disk hastalıkları; inflamatuvar hastalıklar, örn, ankilozan spondilit; infektif nedenler, örn, osteomiyelit; neoplastik (tümöral) nedenler, örneğin, primer malign (köyü huylu) ya da benign (iyi huylu) tümörler; metabolik kemik hastalıkları, örn, osteoporoz; başka yerlerden kaynaklanan ağrılar, örn, onikiparmak barsağı ülseri; psikojenik ağrılar – bedenden çok ruhsal durumdan kaynaklanan ağrılar.
Sinoviyal sıvı: Sinoviyum tarafından eklemi nemlendirmek ve kayganlığını sağlamak için üretilen sıvı.
Sinoviyum: Eklem kapsülünün sinoviyal sıvıyı üreten iç tabakası.
Sistemik lupus eritematozus (SLE): Bir bağ dokusu hastalığı, genellikle lupus denir. “Sistemik” kelimesi vücuttaki bir çok organı etkilediğini gösterir; “lupus” yüzde oluşan cilt döküntüsünü ifade eder, lupus kelimesi Latincede kurt anlamına gelir; “eritematosus” basitçe kırmızı demektir, çünkü lupusta döküntüler çok sıktır. Lupus, bağışıklık sisteminin (normalde vücudu infeksiyonlara karşı koruyan sistem) bozuk çalışması sonucu aşırı antikor üretimine bağlı gelişen bir hastalıktır.
Sistemik skleroz: Bkz. skleroderma.
Sitokin: Özellikle bağışıklık sistemi hücrelerinin işlevlerini kontrol eden bir kimyasal haberci. Ayrıca bkz. İnterlökin, lenfokin.
Sjögren sendromu: “Kuru göz”de denilen bu hastalık, genellikle diğer romatizmal hastalıklarla birlikte görülür: Romatoid artrit, sistemik lupus eritematosus, skleroderma gibi; fakat eklem problemleri olmaksızın kendiliğinden de ortaya çıkabilir (primer SS). Sjögren sendromu, bir göz ve ağız hastalığıdır, bazen diğer müköz membranları da tutar, normalde nemli kalmalarını sağlayan salgı olmadığı için bu bölgeler aşırı derecede kurudur.
Skleroderma: Veya “Sistemik skleroz”. Skleroderma “sert cilt” anlamına gelmektedir. Bununla birlikte, bu hastalığa yakalanan bir çok kişinin diğer vücut bölümlerinde de problem vardır, bu nedenle hastalığı daha açıklayıcı olan ikinci adı verilmiştir: “Sistemik skleroz”. Skleroderma nadir rastlanan kronik (persistan, ısrar eden) bir hastalıktır ve eklemlerin çevresindeki bağ dokusunu, kan damarlarını ve bazen de tutulan cilt bölgelerinin altında bulunan iç organları etkiler.
Skolyoz: Omurganın yana doğru eğrilmesi.
Spondilartrit: Ankilozan spondilit gibi “Seronegatif”leri tanımlayan daha kesin ve betimleyici bir kelimedir. Ayrıca spondartropati, spondilartrit, spondilartropati ve spondiloartropati olarak da bilinir. Bkz. Seronegatif.
Spondilit: Omurga eklemlerinde inflamasyon; Yunanca omur anlamına gelen spondilos kelimesinden gelir.
Spondilolistezis: Omurların birbiri üstünde kayması, kısmen çıkması.
Spondiloz: Boyun ve sırttaki küçük eklemlerin osteoartriti (yani servikal ve lomber omurlar); hepimizde vardır ve sıklıkla bulgu vermez.
Sudeck atrofisi/hastalığı sendromu: Bkz. Refleks sempatik distrofi (RSD).
-T-
T hücresi: T hücreleri normalde vücudu hastalıklara karşı korumada çok etkili olan bir akyuvar tipidir, fakat bazen romatoid artritte olduğu gibi vücudun kendi hücrelerine saldırmaya başlarlar.
Temporal arterit: Aynı zamanda serebral arterit, kraniyal arterit, dev hücreli arterit ve bazen de granülomatöz arterit olarak da adlandırılır. Kafadaki kan damarlarının (arterlerin) ağrılı inflamasyonu söz konusudur; şakaklar genellikle dokunmakla hassastır ve baş ağrıları sıktır. Polimiyalji romatika (PMR) ile de sık görülür. Nedeni bilinmeyen bir vaskülit formudur, özellikle 50 yaş üzerindeki kişileri etkiler ve kadınlarda daha sık görülür.
Tendinit: Tendonun inflamasyonu.
Tendon: Kası kemiğe tutturan güçlü fibröz doku şeridi.
Tenisçi dirseği: Bir kaç aktiviteden biriyle fiziksel zorlanma sonucunda oluşur. Tıbbi adı “lateral epikondilit”tir (lateral epikondil dirsek ekleminin dışındaki kemik parçasıdır). Önkol kaslarından gelen tendonların birleştiği noktada iltihap gelişmesine bağlı olarak ağrı ve hassasiyet oluşur.
Tibia: Alt bacak ya da incik kemiği – vücudumuzdaki ikinci en büyük kemiktir.
Trigeminal nevralji: Yüzdeki trigeminal sinirde ağrıya neden olan bir hastalık.
Trombositler: Kanda bulunan disk şeklindeki hücreler, bir kanama olduğu zaman kanın pıhtılaşmasına yardım ederler.
-V-
Vaskülit (damar iltihaplanması): Kan damarlarını tutar. Kan damarı duvarlarında inflamatuvar hücre toplanması ve nekroza neden olan ve nadir rastlanan heterojen bir hastalıklar grubunu ifade eder. Dev hücreli arterit (polimiyalji romatikada görülür) bu grupta yer alır, poliarteritis nodosa da (PAN) bu hastalık grubunun daha nadir görülen bir üyesidir. Romatoid artrit ya da sistemik lupusta da vaskülit görülebilir.
Viral artrit: Viral artritin nedeni kızamıkçık, kabakulak, su çiçeği, çiçek gibi bazı çocukluk çağı hastalıkları olabildiği gibi, tifo ve infeksiyöz hepatit de olabilir. (Bu hastalıklar ile grip gibi kol-bacak ağrısı ya da eklem ağrısına neden olan diğer viral infeksiyonlar ayrı tutulmalıdır). Tanımlanamayan virüslerin neden olduğu infeksiyonlar cilt döküntüsü, ateş ve geçici eklem rahatsızlıklarının olduğu bir sendroma neden olabilirler.
-W-
Wegener granülomatozu: Bir vaskülit şekli.
-Y-
Yayılan ağrı: Soruna neden olan eklemden uzakta hissedilen ağrı (örneğin, kalça osteoartrozunda uyluk ve dizde ağrı olması).
Yumuşak doku romatizması: Teknik olarak “bölgesel periartiküler” ya da “yumuşak doku” hastalıkları olarak adlandırılırlar, bu grupta eklemleri çevreleyen ligament ya da tendon gibi yapıları etkileyen ve son derece yaygın olan nisbeten önemsiz rahatsızlıklar da bulunur. Romatizma ağrısı eklem çevresindeki yapıların hasar görmesine bağlı olarak ortaya çıkabilir, bunun nedeni çoğunlukla alışık olmadığı şekilde ya da tekrar tekrar kullanmak, küçük hasar ya da travmalardır. Bazıları özellikle belli bir aktivite tipiyle görülür, “tenisçi dirseği” ve “temizlikçi dizi” gibi. Ek olarak, artrit olmadan eklem ya da kaslarda daha yaygın bir ağrı gelişebilir, örneğin, fibromiyalji.