Romatizmal Arterit, Romatizma Hastalığı
Romatizmal arterit, tipik bir biçimde kollar ve bacaklar gibi vücudun iki yanındaki eklemleri birlikte etkiler ve zaman zaman gelip giden belirtilerle ortaya çıkar.
Dünyanın değişik yerlerinde yapılan araştırmalara göre, romatizmal arterit, arteritlerin en yaygın türlerinden biridir ve yaklaşık olarak insanların yüzde 2-3’ünde görülür. Ancak bu hastalığa ilkel topluluklarda pek rastlanmaz. Bilinmeyen nedenlerle, kadınların bu tür arterite yakalanma olasılıkları erkeklerden üç kat fazladır. Hastalık, bebeklerden yaşlılara kadar her yaşta gelişebilirse de, en yaygın olarak 25-55 yaşları arasında olanlarda görülür.
İltihap ve Arterit, İltihaplı Romatizma
Arteritin karakteristik göstergesi, eklem dokularının bazı türden yaralanma ve zedelenmelere karşı bir reaksiyonu olan “iltihap“tır. Bu tür reaksiyonun yol açtığı sonuçlar eski zamanlarda bile biliniyordu. Milattan sonra birinci yüzyılda yaşayan Romalı fizikçi Celsus, iltihabın belli başlı dört işaretini şöyle sıralıyordu: Yanma, acı, kızarıklık ve şişme (Latince adlarıyla, calor, dolor, rubar ve tumor). Bunlara beşinci bir işaret olarak zaman zaman işlev kaybı (funcito laesa) da eklen ir. Bu tanım, genel olarak iltihabın ne olduğunu ifade etmek için yapılmış olsa da, bugün eklem iltihapları için hâlâ geçerliliğini korumakta ve arterite maruz kalmış hastaların yakından tanıdığı belirtileri oldukça doğru bir biçimde yansıtmaktadır. Bu belirtilere, vücut ısısında hafif bir yükselme, baş ağrısı, iştah kaybı ve genel bir halsizlik hissi de eklenebilir.
Bu belirtilere karşı vücudun gösterdiği değişikliklerin oldukça karmaşık olduğunu bugün artık biliyoruz. En basitinden, vücudun, etkiye maruz kalmış ekleme daha fazla kan göndermesi sonucunda albüminli zarda bulunan kan damarları genişler. Daha sonra, kan damarı çeperleri, kanı oluşturan maddelerden ikisi olan protein ve kan sıvısını çevredeki dokuların içine sızdırır. Başka bir karakteristik değişme, akyuvarların (lökositlerin) bu kan damarlarının dışına çıkmasıdır. Kan damarlarının böylece şişmesi ve iltihaplı dokulardaki sıvı toplanması, ilk kez Celsus tarafından gözlenen kızarıklık, yanma ve şişmenin nedenini açıklar. Acı hissi, eklem içindeki sinir ucunun uyarılmasından gelir; ancak, bunun nasıl oluştuğu tam olarak bilinmemektedir. İltihabı ilk başlatan şeyin ne olduğunu bulmak için arterit konusunda çok sayıda araştırma yapılmıştır. Bu araştırmalar, vücutta doğal olarak bulunan birçok kimyasal maddenin iltihaba yol açtığını ortaya çıkarmıştır.
Eklemdeki yaralanma ya da zedelenme geçiciyse, ya da şiddetli değilse, akut iltihap (ya da albüminli zar iltihabı) geriler ve vücudun onarma faaliyeti başlar. Kan damarları normal ölçülerine döner, normal kan dolaşımı kurulur, akyuvarlar ölür ya da yeniden kan damarlarının içine girer, dokudaki sıvı, dolaşım içine çekilir ve yaralı hücrelerin yerine yenileri yerleştirilir. Öte yandan, iltihaba yol açan nedenler varlığını sürdürüyorsa, arterit de sürer ya da bir başka deyişle müzminleşir. Yukarıda tanımlanan belirtiler ve işaretler arteritin bu türünde daha az şiddetliyseler de, gene de rahatsız edicidirler. İyileşme kısmidir ve “zaman zaman” alevlenen iltihapla yan yana görülür. Bu müzmin iltihabın ana özelliği, eklemi astarlayan zarın, küçüklü büyüklü değişik tipte hücreler tarafından süzülmesidir. Vücut, dışardan giren maddeleri ihraç etmede başarısızlığa uğrar ve görevini biraz şaşırır. Bu arada bazı hücreler iltihap üretmeye başlar.
Son zamanlarda yapılan araştırmalar, bu hücrelerden bazılarının eklemlerdeki zedelenmelerle ilgisi konusuna ışık tutmuşlardır. Vücut, normal olarak “kendinden olan”la “yabancı olan”ı ayırt edebilir. Buna, vücudun “bağışıklık sistemi” denir. Bazı durumlarda bu sistem bozulur ve vücudun savunma hücreleri vücuda karşı antikor (hastalık-yapıcı “yabancı öğeleri yok etmek için vücut tarafından geliştirilen maddeler) üretmeye başlar. Bunlar bazen doku zedelenmesine yol açacak kadar çoğalırlar. Kötü bir kısır döngü başlamıştır artık: İltihabın yol açtığı eklem zedelenmesi vücudun antikor üretmesine neden olur, bu antikorlar daha fazla iltihap üretir ve daha çok zarara yol açar.
Eklemlerdeki değişiklikler
Eklemlerdeki değişiklikler, kalınlaşarak katlanan albüminli zarın iltihaplanmasından ibarettir. Zar içinde sayıları sürekli artan hücreler, değişik türlerdeki alyuvarlar ve zarın her zamankinden daha fazla kanla dolması bu iltihaplanmaya yol açan başlıca öğelerdir. Bunlar, dokunun “öfkelenmesine” yol açar; mafsal kıkırdağına sıçrar ve eklem sıvısındaki enzimlerle (hücreler tarafından üretilen kimyasal maddelerle) birlikte kıkırdağı kemirerek aşağıdaki kemiğe doğru yönelir. Bu değişiklikler, eklemi deforme edip yerinden oynatarak zedelenmesine yol açar. Bol miktarda protein ve çok sayıda hücre ihtiva eden gereğinden fazla sıvı, eklem içine yerleşir. Seyrek olarak, çok şiddetli durumlarda kıkırdak kötü biçimde tahrip olabilir ve kemik ucu yaralı dokuyla birleşebilir.