Graves Hastalığı Nedir
Robert James Graves 1796 – 1853
HERHANGİ BİR hastalığı isimlendirirken ilk defa bu hastalığı tarif etmiş olan bilginin ismini ancak ölümünden sonra zikretmek genellikle iki fayda sağlar. Bunlardan birincisi hastalığın eksiksiz olarak tetkik ve tarifine imkan vermesi, diğeri de ilk tarif etmiş olan bilginin adının ebedileşme imkanının bulunmasıdır. Graves hastalığında ne yazık ki her iki şık da tahakkuk edememiştir. İlk yanlışlık hipertiroidizm, tirotoksikoz ve eksoftalmik guatr hallerinin aynı antite içinde mütalaa edilmesi ile başlamıştır. İkinci hata da birincisine.bağlı olarak tahakkuk etmiş ve bu hastalıkta hiç olmazsa 20’den fazla araştırıcının isminin karışmasına yol açmıştır. Bathlı bir hekim olan Dr. Caleb Parry 1786 yılında birkaç olgu müşahede etmiş fakat bunlar ancak 1825 yılında yayınlanmıştır. Graves ise 1835 yılına kadar hiçbir tebliğde bulunmamıştır. Bu tarihte de ancak 3 olgu zikretmiş ve açıklamaları Parry’ninkilere nispeten zayıf kalmıştır. Buna mukabil bir Alman pratisyeni olan Kari Basedow 1840 yılında hastalığı mükemmel bir şekilde tarif etmiş ve bu yüzden çağdaşları onun ismini bu hastalığa vermişlerdir. Daha sonra Sir William Osler “Parry Hastalığı” şeklinde sıkı bir kampanya açmış fakat hiçbir zaman bu isimlendirme revaç bulmamıştır. Graves ne hastalığı keşfetmiş ve ne de mükemmel bir tarifini vermemiş olmakla beraber tıp tarihinde ismi bu hastalığı belirtir olmuştur. 1796 yılında dünyaya gelen Robet Graves, bir doktorun oğludur. Dublin de Trinity Koleji’nde parlak bir öğrencilik hayatından sonra 3 yıl süreyle seyahat etmiştir. Pek büyük bir kolaylıkla lisan öğrenme yeteneğinde olan Graves bir gün Avusturya’da gaye! mükemmel Almanca konuşmasından dolayı casus zannı ile tevkif edilmiş ve 10 gün hapiste kalmıştır. Bu gezisi sırasında Alp Dağları ‘nda büyük İngiliz Ressamı Turner’le karşılaşmış ve yeni tanışan iki arkadaş birbirlerinin isimlerini sormadan aylarca beraber dolaşmışladır.
Dublin’e döndükten sonra Graves. Me-ath hastanesine atanmıştır. Burada çalışmaya başlayan Graves tıp öğrencilerinin bizzat hasta ile meşgul olmalarını ve her hastanın anamnezini almalarını isteyen bir öğrenim şekli takip etmek istediği için, o güne kadar bu şekilde tıp tahsiline alışmamış olan öğrencilerin itirazları ile karşılaşmıştır. Fakat bu öğrenim sistemi büyük bir başarı sağlamış ve hemen hemen bugün bile bütün dünya tıp okullarında uygulanmaktadır. Graves’in bu çalışmaları Dublin’in Avrupa tıp okulları arasında çok ünlü olmasına olanak sağlamıştır.
Graves’tan önceleri, ateşli hastalan tedavi etmek için aç bırakırlar ve kan alırlardı. Graves bu hastalara yeterli ve gerekli miktarlarda gıda verilebileceğini göstermiştir.
Graves yıllarca Dublin’in en büyük hekimi olarak şöhret kazandı ve mükemmel öğrenciler yetiştirdi. 1853 yılında ölmeden evvel mezar taşına “Ateşli hastalara yemek yedirdi” yazılmasını vasiyet etti.