Reflü hastalığı mide içeriğinin anti reflü mekanizmanın bozulması ile özofagusa(yemek borusuna) kaçmasıdır .
Reflü normalde fizyolojik bir olaydır, gün içinde özellikle fazla yemeklerden sonra bir çok kez olabilir fakat semptom vermez, mukozal hasar yapmaz.
Reflü hastalığı ise, göğüste yanma semptomları oluşturan ve asit regurjitasyonu ile seyreden klinik tablodur.
Amerikada popülasyonun 44%’ünde ayda en az bir kez pyrozis tarif edilmiştir. Haftada bir kez ise popülasyonun 20%’sinde vardır, ileri yaş gastroözefagual reflü komplikasyonları için önemli bir faktördür.
Düşük yağlı diyet, HPy (+) liği, nedeniyle maksimal asit miktarındaki azlık sonucu asya ülkelerinde prevalansı azdır. Batı ülkelerinde prevalansı yüksektir.
Batı toplumunda mide ca insidansı azalırken reflü hastalığı ve adeno ca insidansı artmaktadır, buda muhtemelen Hpy gastriti ile ilişkilidir. Hpy gastriti antrum ve korpusu tutar, pariatal hücreleri etkiliyerek asit sekresyonunu azaltır, gastrik pH artar ve koruyucu rol oynar.
Reflü hastalığı klinik bulgular
Pyrosis (yanma) reflü hastalığı nın klasik semptomudur. Özofagus derin tabakasındaki duyu sinirlerinin asit ile stimülasyonu sonucu oluşur. Genellikle yemeklerden sonra görülür, özellikle fazla yemek veya yağlı gıdalar, çukulata ve alkol alımından sonra görülür. Spesifitesi 89%, sensivitesi ise 38%dir. En az haftada iki kez olmalıdır. Pyrozis’in şiddeti ve süresi ile özofagustaki harabiyet korele değildir.
Asit regürjitasyonu ve disfaji: Asit regürjitasyonu özellikle yemekten sonra eforsuz olarak gelişir. Disfaji reflü hastalığı nın 30%’unda vardır. Solid gıdalara karşı progressif disfaji artışı vardır.
reflü hastalığında disfaji nedenleri peptik strüktür, skatzki halkası, ciddi özofageal enflamasyon, peristaltik disfonksiyon, ve barret özofagusunu takiben gelişen özofagus kanseridir.
Diğer semptomlar, ağıza acı su gelmesi, ciddi ülseratif özofajit sonrası gelişen göğüs ağrısı, hıçkırık, bulantı ve kusmadır.
Membran oluşmuş
Özellikle yaşlı hastalar reflü materyalinin asiditesi azalacağından hiç semptom vermezler.
Özofagus dışı semptomlar: Göğüs ağrısı, astım, posterior larenjit, kronik öksürük,
rekürrent pnomoni, ve diş çürüklerine neden olabilir.
Göğüs ağrısı: Sıkıştırıcı ve yanıcı tarzdadır, anjina pektorisi taklit eder, substernal lokalizasyonda kola sırta ve çeneye yayılabilir. Yemeklerden ve emosyenel streslerden sonra artar, uykudan uyandırabilir. Treadmill testi reflü hastalığını arttırabilir. Nonkardiyak göğüs ağrılarının 25-50%’sinden GÖR sorumludur.
Pulmoner septomlar: Özellikle bronkodilatatör ve steroide cevap vermeyen astımlılarda GÖRH düşünülmelidir. Astımla birlikte olan reflü hastaların
30%’unda özofagus semptomları görülmeyebilir. Aspirasyon pnomonisi, intersitisiyel pulmoner fibrozis, kronik bronşit, bronşektazi, kistik fibrozis, ani bebek ölümleri sendromu görülebilir.
Kulak burun boğaz semptomları: Horlama, sık boğaz temizleme, boğazda yanma, vokal kordda ülser ve granülomlar, lökoplaki ve karsinom. reflü hastalığı kronik öksürüğün 3’üncü en sık nedenidir.
Tanı, reflü hastalığı nın tanısında kullanılan testler:
Reflü için kullanılanlar
İntraözofageal pH moniterizasyonu
Ambulatuar bilüribin moniterizasyonu
Tc 99m sintigrafisi
Baryumlu özofagus grafisi
Semptomların değerlendirilmesi:
Asit süpresyon tedavisi
İntraözofageal pH moniterizasyonu
Asit perfüzyon (Bernstein testi)
Özofagus hasarının saptanması:
Endoskopi
Özofagus biopsisi
Ba’lu özofagus grafisi
Özofajitin patogenezini değerlendiren testler:
Özofagus manometresi
Gastrik analizler
Radiyonüklid (Tc 99m) sintigrafi
Asit süpresyon tedavisi:
reflü hastalığı tanısında kullanılan en basit ve kesin metoddur. Klasik ve atipik reflü semptomları olanlara ilk uygulanacak testdir (eğer alarm semptomları yoksa). Tedavi ile semptomlar kaybolur ve tedavi kesilince geri dönerse reflü hastalığı kesindir. PPİ’nin başlangıç dozu yüksektir (omeprazol 40-80 mgr/gün) en az 14 gün verilir. Pozitif cevap için göğüsteki yanmada en az 50% azalma olmalıdır.
ENDOSKOPİ
Reflüye bağlı hasarı belirlemede altın standarttır. pH testi ile özofageal reflü tanısı konanların sadece 40-60%’ında özofajitin endoskopik bulguları vardır. Endoskopide eritem, ödem, frajilite, eksuda, erozyon, ülserasyon, strüktürler ve barret epiteli saptanabilir. Özofajitin derecelendirilmesinde, Savary-Miller, Los angeles, ve hetzel klasifikasyonu kullanılır. Alarm semptomları varsa (disfaji, odinofaji, kilo kaybı, GİS kanaması) endoskopi gereklidir.
Özofagus biopsisi:
Endoskopi normal olsa bile mikroskobik değişiklikler olur, eğer özofagusun son 2-3 cm’lik kısmından biopsi alınırsa sağlıklı bireylerde histolojik değişiklikler olur.
Histolojik değişiklikler, papiller yükseklikte artış, bazal hücre hiperplazisi, bazal tabakada kalınlaşma ve intraepitelial eozinofiller görülür.
Ambulatuar özofagus monitörü:
pH probu nazal yolla, LES’in 5 cm üzerine yerleştirilir. 4-6 sn de bir pH değerleri toplanır, 18-24 saat izlenir, pH 4’ün altında ise reflü atağı olarak kabul edilir. reflü hastalığı tanısında altın standarttır.
Noneroziv reflü hastalığı tanısında, endoskopi normal veya tedaviye cevap vermeyenlerde, cerrahi düşünülen hastalarda uygulanır.
Özofagus manometresi:
LES basıncı ve relaksasyonunu gösterir, ameliyat öncesi bakılmalıdır. reflü hastalığı komplikasyonları gelişmeden rutin kullanılmamalıdır.
Asit perfüzyon (bernstein testi):
Sensitivitesi 32-100%, spesifitesi 40-100% dir. Semptomların varlığını ve özofagus asididifikasyonunu gösterir. Orta özofagusa nazogastrik tüp yerleştirilir, 5-15 dakika süreyle dakikada 120 damla serum fizyolojik verilir, sonra 0.1 N HCL asit verilir, semptomlar oluşursa, tekrar serum fizyolojik verilir, semptomlar düzelirse testin (+) olduğunu gösterir. Bu testin klinik kullanımı azalmıştır.
Ambulatuar intraözofageal bilüribin moniterizasyonu:
Bilitek 2000 adı verilen intraluminal fiberoptik prob kullanılarak yapılan, reflü materyalinde bilüribin saptanmasıdır. Eğer özofagusta bilüribin saptanırsa duodenogastrik reflüyü gösterir.
Non-eroziv reflü hastalığı:
reflü hastalığı olanların 70%’inde endoskopi normaldir. Genellikle bayan, zayıf, hiatal hernisi olmayan, genç kişilerdir.
Eksaserbasyon ve remisyonlarla devam ederler, antisekretuar tedaviye cevap verirler, 3 grup hasta vardır.
1) Antisekretuar tedaviye cevap veren anormal asit teması olanlar
2) Reflü testleri normaldir, fakat asit reflü epizodları ve semptomlar arasında iyi ilişki vardır bunlara fonksiyonel pyrozis denir. Antireflü tedaviye cevap azdır.
3) Asit temas süresi normal olup, semptomlarla korelasyonu kötüdür.
Non-eroziv hastalarda komplikasyon gelişme riski azdır.
Eroziv reflü hastalığı:
reflü hastalığı komplikasyonları vardır, tedaviye cevap alınır, fakat idame tedavisi uygulanmayanların 85%’inde 6 ayda nüks olur. Minimal özofajiti olanların 20%’si 1 yıl remisyonda kalır.
Komplikasyonları:
Hemoraji ve özofagus perforasyonu, derin özofageal ülser varsa olur, mediastenit yapar, fetal seyreder nadir görülür.
Peptik özofageal darlık, tedavi edilmeyenlerin 7-23%’ünde gelişir, genellikle yaşlı erkeklerdir.
Darlığın reflüye yaptığı bariyerle pyrozis yoktur, disfaji vardır. Bu darlık 1-8 cm arasında olabilir. 8 cm olursa ilave olarak Zollinger ellison sendromu, hap özofajiti, uzamış nazogastrik intubasyon akla gelir.
REFLÜ HASTALIĞI TEDAVİSİ
Amaç hastanın semptomlarını ortadan kaldırmak varsa özofajiti iyileştirmek, komplikasyonları önlemek ve varsa tedavi etmek, relapsları önlemektir.
Hayat tarzı değiştirilir, yatağın başı yükseltilir, sigara ve alkol bırakılır, yağlı gıdalar ve her öğündeki yemek miktarı azaltılır, yatmadan en az 2-3 saat önce yiyecek ve içecek alımı kesilir, şişmanlar zayıflatılır, dar giysi ve korselerden kaçınılmalı ayrıca sakız çiğnenmelidir.
İlaç tedavisi:
Hafif ve seyrek pyrozislilerde H2RA, antiasit ve aljinik asit kombinasyonu (Gaviscon) yeterlidir. Gaviscon gastrik havuzun üzerini örterek mekanik bir bariyer oluşturur. Antiasitler yemekten 1-3 saat sonra ve gece yatarken alınmalıdır. Süt-alkali sendromu (hiperkalsemi, alkalozis, böbrek yetmezliği) ve kontipasyona neden olabilir)
Prokinetik ajanlar:
Kolinerjik agonist (betanekol), dopamin antagonisti (metklorpamid), serotonin reseptör antagonisti kullanılabilir.
H2 reseptör antagonistleri:
Simetidin, ranitidin, famotidin ve nizatidin kullanılır, genellikle gece oluşan asit kaçakları için kullanılır.
Proton pompa inhibitörleri:
Omeprazol, pantaprazol, esomeprazol, ve rabeprazol kullanılır. Bu ilaçlar asit sekresyonunun son ortak yolu olan H, K. ATP enzimini spesifik olarak bloke ederler. H2 RA’leri 8 saat, PPİ’leri 15-21 saat etkilidir. PPİ’lerin kullanımı ile 80% hastada 8 haftada semptomlar düzelir. 40 mgr esomeprazol, omeprazol’a üstün bulunmuştur.
reflü hastalarında LES basıncı düşükse, ciddi özofajit varsa, semptomlar güç kontrol edilirse nüks ederler. İlaç kesildikten sonra 6 ayda 80%’ni nüks eder. Daha az ciddi reflülerde 6 ayda 15-30%’u geri döner. Hafif özofajiti olanlarda H2 reseptör antagonisti+prokinetik ajan yeterlidir. 11 yıla kadar takiplerin yapıldığı bir çalışmada kronik PPİ kullananlarda korpus gastriti, gastrik atrofi (H py enfeksiyonu artar), argyrofil hücre hiperplazisi, campylobacter gastroenteriti ve vit B12 malabsorbsiyonuna yol açtığı gösterilmiştir.
Yaşlılarda ve gebelerde tedavi:
Asit temasına gençlerden daha çok hassastırlar, komplikasyon sıktır bu nedenle daha ciddi asit süpresyonu yapılmalıdır. Böbrek yetmezliğinde H2RA dozu azaltılır. Gebelerde hafif semptomlarda gaviscon, antiasitler ve absorbe olmayan sükralfat kullanılabilir. Yine metklorpamid, PPİ (omeprazol hariç), H2RA’ kategori B sınıfında kullanılabilir.
Astımlılarda reflü hastalığı tedavisi ile ilaç gereksinimi azalır, semptomlar düzelir. PPİ’lerini 2-3 ay çift doz vermelidir. Yine KBB komplikasyonlarında PPİ 3 ay verilmelidir.
Özofagus darlığında: Lümen 13 mm’den daha azsa semptom vardır (disfaji), civalı buji dilatöterleri kullanılır. Komplike olmuş uzun, sıkı ve düzensiz darlıklarda savary buji dilatatörleri veya balon kullanılır.