Radyoaktif Işınlanma, Kimyasalların Etkisi ve Kanser
Batı Almanya’da altmışlı yılların başında doğan çocukların bir bölümünde bazı anormallikler izlendi. Thalidomid içerikli ilaçların alımına başlanan dönemlere bağlı olarak, embriyoda bozuklukların olduğu görüldü. Örneğin koldaki bozuklukların ilacın hamileliğin 3.-6. haftasında alınması halinde ortaya çıktığı anlaşıldı.
Her yıl yüzlerce çocuk, alkol bağımlısı anneleri nedeniyle sakat doğar. ALKOL EMBRİYOPATİSİ denen bu sakatlıkta iyi büyümeme, düşük ağırlık, beynin zarar görmesi ve çeşitli organların eksik oluşu gibi semptomlar izlenir. Sigara tiryakisi bir annenin de çocuğunda iyi gelişememe gibi bozukluklar görülür.
Hamilelik sırasında, kızıl gibi bulaşıcı hastalıklar da embriyoya büyük zarar verir. Hamileliğin 4. haftasında kızıl olunması halinde, embriyonun zarar görme oranı %50; 9.-10. haftada ise %10’dan daha azdır. Hamilelik sırasında kızıl olan annenin çocuğunda kalp rahatsızlığı çıkma oranı %85, Karaciğer ve Dalak rahatsızlıkları çıkma oranı %65 ve ölüm aranı %20’yi bulur.
Röntgen gibi iyonize ışınlar, radyoaktif elementler ve kozmik ışınlar da, gelişen ve büyüyen organizmada etkili olur. Enerjice zengin ışınlar kanser tedavisinde kullanılır. Bu ışınların tıpta kullanımları sımrlıdır. Örneğin embriyonun erken gelişim dönemlerinde annenin tedavisi bu ışınlarla yapılamaz. Hatta bazı doku ve organlar duyarlı dönemlerinde iyonize ışına maruz kalmamalıdır. Burada kromozomlarda mutajenik etki söz konusudur. En çok da gametler bu mutajenik etkiden zarar görür; hatta zarar gören bireylerde resesif mutasyon meydana gelir. Bunlar ileri döllerde kalıtsal bir hastalık olarak ortaya çıkabilir.
İnsan embiryosu üç embiryonal tabakanın oluştuğu ilk 8 haftalık döneminde, bu tip ışınlardan en fazla etkilenir. Bu yüzden doğan çocuktaki sakatlıkların nedenlerini bu erken ve duyarlı embiryonal dönemde aramak gerekir. Zararlı etmenlerin zararının en az olduğu dönem, üç aydan sonraki fazdır. Zira bu dönemde insan embiryosunda temel olarak artık yeni organlar oluşmaz.