Peptik Ülser Komplikasyonları
Kanama
Kanama, peptik ülserlerin en sık komplikasyonudur. Mide ve duodenumun duvarları (çeperleri) atar ve toplardamarlar yönünden çok zengindir. Eğer ülser bu damarlardan birine ulaşırsa iç kanama (hemorajl) meydana gelir. Kanama çok az olabilir ve demir haplarıyla tedavi edilebilen anemiye (kansızlık) yol açabilir. Eğer daha büyük damarlar etkilendiyse hemoraji daha belirgin olur. Bazen kanama, analjezik gibi ilaçlar alındığında da oluşabilir; ama çoğu kere kesin sebep saptanamaz.
Hafif kanamada, anemiye bağlı genel bir yorgunluk hissedilir. Eğer hemoraji daha akut ise, beyne yeterli kan gitmediğinden baş dönmesi ve bayılma görülür. Karında şişlik hissinden sonra kan kusmak (he-matemez) ya da dışkıyla kan çıkarmak (melena) veya her ikisi olabilir. Görülen kan miktarı gerçekte kaybedilenden daha az olsa bile bunlar oldukça ürkütücü belirtilerdir. Kanın rengi açık kırmızıdan, melenada olduğu gibi siyaha kadar değişebilir. Melenayı taklit eden siyah dışkıya demir hapları veya TDB gibi ilaçlarla meyan kökü ya da böğürtlen suyu içildiği zaman da rastlanır. Doktora başvurduğunuzda, bunun melena olup olmadığı dışkıda gizli kan testi ile anlaşılır.
Eğer peptik ülser öykünüz varsa ve hematemez veya melena geçirdiğinizden kuşkulanıyorsanız, hemen muayene olmanız gerekir. Ülseriniz olduğunu bilmeseniz de kanama ilk belirti olabilir. Ayrıca, hematemez ve melenanın birçok nedeni olduğu için, bu kanama diğer gastro-intestinal (mide-bağırsak) hastalıkların habercisi olabilir.
Kanayan ülseri olan çoğu kişi hastane tedavisi görmelidir. Eğer kanama akut ve çok ise hemen bir hastanenin acil servisine gidilmelidir. Oradaki hastane personeli de anamnezinizi alacağından, tam olarak ne olduğunu, hangi ilaçları aldığınızı, en son ne zaman ve ne yediğinizi ve kan grubunuzu aklınızda tutarsanız yararı olur. Eğer hap kullanıyorsanız bunları da birlikte hastaneye getirin. Tansiyonunuzun ve nabzınızın ölçülüp, kan sayımlarınızın yapılmasından-sonra kan nakline gerek olup olmadığına karar verilir.
Kanama yerini görmek ve kanayıp kanamadığını saptamak için, hastaneye gelir gelmez endoskopi yapılabilir. Bazen kanama, tedaviye gerek kalmaksızın durabilir ama, hasta hastaneye geldikten sonra da sürer ya da tekrarlar. Böyle olursa cerrahi müdahale gerekebilir. Bu tip bir ameliyat, önce kanayan damarın kapanması ve tam bir anti-ülser operasyonu (vago-tomi veya parsiyel gastrektomi) sayesinde birleştirilmesiyle tamamlanır.
Kanama durduktan sonra, çoğu kimse hastanede birkaç gün kalır ve anti-ülser Maçlarıyla birlikte eve gönderilir. Çoğunda ülser kanaması tekrarlamadığından, bir kere kanamadan sonra ameliyata gerek duyulmaz.
Delinme
Ülser, mide veya duodenum çeperinin tüm katlarını aştığında buna perforasyon (delinme) denir ve acil müdahaleye gerek vardır. Hemen tedaviye geçilmezse, mide veya duodenum içeriği batın boşluğuna akarak, bu boşluğu kaplayan periton zarının iltihaplanması olan peritonit’e neden olur; sonuç ölüme kadar varabilir. Delinmiş ülserin çok şiddetli ve akut karın ağrısına yol açması, kişinin hemen hastaneye götürülmesi bakımından yararlı bir belirtidir. Acil servise ulaşıldığında, tanı basit bir batın röntgen filmiyle konur ve gecikmeden ameliyata başlanır.
Perfore ülserde erken tanı ve erken tedavi sonucu, bu komplikasyonun ciddiyeti bir yana, genel gidiş oldukça iyidir. Başka bir iyi nokta da, peptik ülserlerin tıbbi tedavi biçimleri geliştikçe, delinme olasılıklarının azalmasıdır.
Pilor daralması
Midenin alt ucundaki dar geçit pilorun içinde ya da çevresinde ülserle ortaya çıkan nedbe (yara) ve ödeme bağlı şişme, pilor kanalındaki geçişi daraltır; buna pilor daralması (pilor stenozu) adı verilir. Bunun sonucu olarak, duodenuma geçemeyen mide suyu, sindirilmiş gıdalar ve sıvılar midede birikir. Mide, birkaç litre sıvıyı kaldırabilecek kadar genişleyebilirse de sonunda kusma gereği duyar. Tekrarlayan kusmalar, pilor darlığının esas belirtisidir. Tedavi edilmediği taktirde, hem sıvı kaybı, hem de besin emilmesinin gerçekleşmemesi, sıvı yetersizliğine ve beslenme bozukluğuna neden olur. Kuşkulanılan pilor darlığının tanısı, baryum grafisi veya endoskopiyle konur.
Tedavisi için önce hastaneye yatmanız gerekir. Birkaç gün süreyle mide, nazogastrik tüple boşaltılır. Bu süre boyunca sıvı ve besinler angio-cut aracılığıyla kana verilir. Son çare olarak tıkanıklığı açmak için cerrahi gereklidir. Ancak, tıbbi yollarla ülserin iyileştirilmesi, çevresindeki ödemi azaltacağından, pilor kanalı geçişe izin verecek kadar açılabilir.
Midenin daha üst kesimlerindeki ülserler, geçişi engelleyecek kadar yara olabilirler. Bu da, birden çok veya tekrarlayan ülserlere yol açar. Midenin biçimi bozulur; buna “kum saati” mide adı verilir. Böyle olunca da kusma olur, ama pilor darlığında olduğu kadar şiddetli değildir. Tedavinin prensipleri aynıdır. Peptik ülserlerin esas komplikasyonları potansiyel olarak ciddi iseler de, erken tanı konduğunda etkin biçimde tedavi edilebilirler. Erken tanı, sizin erken ayrımsamanıza olduğu kadar tıbbi olanaklara ve doktorunuza da bağlıdır.