Travmaya Bağlı Yaralanma Tipleri
Travmada vücudun maruz kaldığı güçler; kunt, penetran ve ezilme olmak üzere üçe ayrılır. Ancak kunt ve penetran yaralanmaları içeren patlamaya bağlı yaralanmalar ve termal yaralanmalarda diğer travmaya bağlı yaralanma tipleri olarak kabul edilebilir.
Künt Yaralanmalar
Travmalarda kunt yaralanmaya neden olan etkileyici kuvvetler geniş bir vücut alanına çarparlar. Derinin bütünlüğü bozulmadan alttaki organlarda çeşitli derecelerde yaralanmalar oluşur. Çarpma çok hızlı ise, genellikle deri altındaki dokular yırtılabilir, deri altı ve daha derin dokularda kanamalara yol açabilir, bu tip travmalar da içi boş organlar yırtılır, böbrek, karaciğer ve dalak gibi içi dolu organlar ise parçalanabilir.
Penetran Yaralanmalar
Delici ve kesici aletlerin yol açtığı yaralanmalardır. Bu tür travmalarda etkenin cilde temas ettiği bir nokta vardır. Çarpma gücü bu noktada toplanır ve yaralanmaya neden olan alet derinin o noktasından girerek laserasyona veya kesiğe yol açar. Deri penetran bir alet ile kesildiğinde oluşan yaraya açık yara denir. Penetran alet sadece deriyi kesmiş olabilir ya da vücudu baştanbaşa geçip başka bir noktadan çıkmış olabilir. Bu durumda geçtiği yol üzerindeki bütün oluşumları yaralar. Bu tip yaralanmalann ciddiyeti etkilenen dokunun yeri ve büyüklüğü ile ilişkilidir.
Bütün travmalar sadece hareketli bir cismin vücuda çarpması sonucu olmaz, vücut hareket halinde iken bir yere çarptığında yine aynı şekilde ciddi yaralanmalar olabilir. Çarpma anında ani durma veya hız azalması olur ve hem kunt hem de penetran yaralanmalar görülebilir. Aynca vücudun bazı bölgeleri diğerlerinden daha önce durduğu için deselerasyon yaralanmaları da oluşabilir. Örneğin, bir araba kazasında baş öndeki cama vurunca kafatasının öne hakereti hemen durur, fakat kafatası içindeki beyin, kafatasının iç yüzeyine çarpana kadar harekete devam eder. Genellikle beyin travmalarının nedeni bu ikinci çarpmalardır.
Bu tür yaralanmanın şiddeti dış belirti ve bulgular fazla olmadığı için primer değerlendirmede pek anlaşılmaz, fakat iç organların deselerasyon yaralanmaları öldürücü olabilir.
Ezilme Yaralanmaları
Bu tür travmalarda, ezilmeye neden olan güç vücuda, delici ve kunt travmada olduğundan daha uzun süre etki eder. Yumuşak dokuya yapacağı direkt hasardan başka, ezilme sırasında yumuşak dokuların sürekli, baskılanması ile dolaşım bozulur ve hasarın derecesi artar. Ezilme yaralanmalarında hasara neden olan güç kaldırılana kadar etkisini sürdürür.
Ezilme yaralanmalarında yumuşak doku travması ve dolaşım bozukluğu yanısıra ödem gelişir. Ödem yaralanmaya bir yanıttır. Kafatası gibi sınırlı bir boşlukta gelişen ödem yaşamı tehdit eder. Ödem sıvısının oluşturduğu basınç dokulara baskı yapabilecek kadar artabilir. Basınç, kan damarlarına baskı yaptığı zaman, dokuya gelen kan akımı azalacağından daha fazla hasara yol açar.
Patlamaya Bağlı Yaralanmalar
Patlamadan sonra bir basınç (şok) dalgası oluşur ve merkezden çevreye doğru yayılarak çarptığı tüm yüzeylerde hasara neden olur. Bazı patlama tiplerinde aşırı miktarda ısı da vardır.
Basınç dalgasının hemen arkasından patlama rüzgarı gelir ve beraberinde bombanın kendisinden ya da çevesinden binlerce keskin maddeyi çevreye savurur. Dolayısıyla bombalar kunt ve delici yaralanmaların ve yanıkların tümünü birden içeren multipl travmalardır.
Termal Yaralanmalar
Organizmanın bölgesel olarak ısı, ateş, kostik madde ya da radyoaktif ışınlarla karşılaşması sonucu oluşan yaralanmalar ülkemizde ve dünyada sık karşılaşılan yaralanma şeklidir.
Multipl Travmalardan Sonra Görülen Metabolik Değişiklikler
Vücutta protein yıkımı olur. Büyük travmalardan sonra idrarla günde 8-10 gram nitrojen atılır. Bu da ortalama günde yarım kilogram ağırlık kaybı demektir.
Vücudun oksijen kullanımı, vücut ısısı ve nabız sayısı artar.
İdrarla nitrojen, potasyum, fosfat ve sülfat atılır.
Büyük kemik kırıklarından sonra bazal metabolizmada % 30 artma görülür.
Adrenalin ve noradrenalin salgısı artar.
Serum albümin düzeyi 15-20 gün düşük seyreder.
Sedimantasyon hızında artma görülür.
Özel bir protein olan C-reaktif protein (CRP) pozitiftir ve yüksek düzeylerde ölçülür.
Haraketsizlik, kas atrofısi, kuvvet azlığı, eklem sertliği, eklem kontraktürleri, kemik dokusundan kalsiyum (Ca) yıkımı, Ca’un idrarla atımında artma ve buna bağlı olarak bol sıvı almayan hastalarda böbrek, üreterler ve mesanede taş oluşumunun başlıca nedenidir.
Yukarıda sayılan bu metabolik değişiklikler travmanın şiddeti, hastanın yaşı, bireyin beslenme durumu, uygulanan tedavi ve bakım ile yakından ilişkilidir.