Sınıflandırma
Boyun kitleleri değişik şekillerde sınıflandırılabilir:
A. Yerleşimlerine göre: Boyun orta hat ve lateral kitleler olarak ayrılır.
B. Sürecine göre: Hastanın hikayesi 7 gün civarı bir kitle ise akut enfeksiyon,
7 hafta civarı ise kronik enfeksiyon veya malign neoplazm, 7 ay civarı ise benign neoplazm veya doğumsal kökenli kitleler düşünülür.
C. Etyolojilerine göre : Enfeksiyöz-enflamatuvar kökenli kitleler, doğumsal-gelişimsel kökenli kitleler ve neoplastik kitleler olarak sınıflandırılır.
1- ENFEKSİYÖZ – ENFLAMATUVAR KÖKENLİ BOYUN KİTLELERİ
Enfeksiyöz – enflamatuvar boyun kitlelerini:
A- Lenfadenitler
– Özgül olmayan lenfadenitler
– Özgül lenfadenitler
B- Boyun dokularından köken alan kitleler, olarak sınıflandırabiliriz.
A- Lenfadenitler
I. Özgül olmayan lenfadenitler:
II. Özgül lenfadenitler:
a. Tüberküloz Lenfadenit:
c. Aktinomikoz:
d. Sifiliz:
e. Sarkoidoz:
f. Kedi tırmığı hastalığı:
g. Tularemi:
h. Enfeksiyöz mononükleoz:
i. Kızamıkçık:
j. Diğer viral enfeksiyonlar:
B- Boyun dokularından köken alan enfeksiyöz – enflamatuvar kitleler
Boyundaki yumuşak doku enfeksiyonlarının yüzeyel olanları fronkül, karbonkül, sellülit. Derin dokuları tutan enfeksiyonlar ise parafarengeal ve retrofarengeal abse, Ludwig anjinidir.
Derin boyun enfeksiyonlarının en sık etkenleri stafilokokus aureus, streptokokus piyogenes, peptostreptokokus, bakterriodes melaninogenikus, fusobakterium’un oluşturduğu mikst bir floradır. Genellikle baş-boyun bölgesindeki enfeksiyonlara sekonder olarak görülür. En sık parafaringeal ve submandibuler boşlukları tutar. Derin boyun enfeksiyonu düşünülen bir hastada öncelikle iv ampirik antibiyoterapi başlanmalıdır. Daha sonra lokalizasyon tespit edildiğinde hemen cerrahi drenaj yapılmalıdır. Daha sonra kültür sonucuna göre antibiyoterapi düzenlenebilir.
Boyun dokularından köken alan bir diğer enfeksiyöz – enflamatuvar kitle grubu tükürük bezi enfeksiyon ve taşlarıdır. Sialolityazis (Resim 5) %80 oranında submandibuler bezde, %20 oranında ise parotiste görülür. Tükürük bezi enfeksiyonlarında (Resim 6, 7) hem bekteriyel hem de virütik etkenler rol oynar.
2- DOĞUMSAL – GELİŞİMSEL BOYUN KİTLELERİ
Çocuklarda özgül olmayan lenfadenitlerden sonra en sık görülen boyun kitleleridir. Bir kısmı çocukluk çağında bulgu verirken bazıları ise erişkin yaşa kadar bulgu vermezler.
Boyun orta hattında yer alan kitleler:
– Tiroglossal kist
– Dermoid kist
– Teratom
– Timik kist
Lateral hatta görülenler:
– Larengosel
– Tortikollis
Değişik yerleşim gösterenler:
– Lenfanjiyom / kistik higroma
– Hemanjiyom
Tiroglossal kist ve fistül:
Dermoid kist:
Teratom:
Brankial kist:
1. Birinci brankial ark kisti:
2. İkinci brankial ark kisti:
3.Üçüncü brankial ark kisti:
4.Dördüncü ve beşinci brankial ark kistleri:
Laringosel: Ventrikül kaynaklı içi hava ve sıvı dolu kistlerdir. İnternal, eksternal ve kombine olmak üzere 3 tipi vardır. İnternal tip, ventrikül ve ariepiglottik kıvrım içinde bulunur. Eksternal tip en yaygın tiptir. Ventrikülden çıkıp, tirohyoid membrandan cilt altına doğru prolabe olur ve boyunda şişlik olarak belirir. Tedavisinde cerrahi olarak çıkarılır (Resim 23, 24). Cerrahi müdahale sonrası geçici trakeotomi önerilmektedir. Ancak bazı cerrahlar ameliyattan hemen önce yapılacak yüksek doz deksametazon ile trakeotomiye gerek kalmadığını bildirmektedir.
Tortikollis: Boyun lateralinde yerleşir. En sık etken doğum sırasında SCM yaralanmasıdır.
Muayenesinde baş ve boyun hasta tarafa eğilmiş ve çene sağlam tarafa dönük olarak görülür.
SCM ortasında ~1-3 cm sert kitle palpe edilir. Tedavisinde önce fizik tedavi uygulanır.Eğer düzelmezse cerrahi olarak tedavi edilir
Kistik Higroma (kapiller lenfanjiom): Tek taraflı veya iki taraflı, ağrısız, diffüz, fluktuan, süngerimsi ve yumuşak kitleler olarak en sık supraklaviküler bölgede veya posterior üçgende (%80) görülür. Translusen kitleler şeklindedir ve içerdikleri çilek rengindeki sıvı görülebilir. Cerrahi sonrası sık rekürrens gösterir. Cerrahi tedavi endikasyonları: regresyon göstermeme, büyük boyutlara ulaşma, ağrı, enfeksiyon, hava yolu darlığı
3- NEOPLASTİK BOYUN KİTLELERİ
A. BENİGN KİTLELER
Hemanjiom: Normal ve anormal görünümdeki kan damarlarının sayısının artmasıyla ortaya çıkan benign karakterde kitlelerdir. İnsidans 54/100.000, Erkek/kadın oranı 1/3’tür. %80 tek, % 20 bilateral görülür. %70-90 oranında 1. ve 4. hafta civarı tanı koyulur. %63 kutanöz, %15 subkutanöz ve %22 miks tip hemanjiom görülür. Patolojik olarak kapiller, kavernöz, miks olarak ayrılır. Kapiller hemanjiom dermiste lokalizedir ve doğum işareti olarak bilinir. Kavernöz hemanjiom daha geniş, kapiller hemanjiomlara göre daha derin dokuları invaze eder. Tedavide cerrahi, kortikosteroid, sklerozon ajanlar, radyoterapi, diatermi, elektrokorizasyon, kriyocerrahi, lazer, İnterferon kullanılır. Ancak radyoterapi, diatermi, elektrokorizasyon artık terkedilmiş tedavi seçenekleridir. Cerrahi tedavi endikasyonları: Ağrı, büyüyen kitle, trombositopeni ve büyük lenfanjiom, luminal yapıların obstrüksiyonu, kontrol edilemeyen ülserasyon, hemoraji, enfeksiyon atipik büyüme, kardiyo pulmoner dekompanzasyon
Nörofibrom: Shwann hücrelerinden kaynaklanır. Genellikle subkutan, birden çok ve kapsülsüz kitleler şeklindedir. Sinir lifleri tümör tarafından tutulmuştur ve kitle çıkarımı sırasında siniri feda etmek gerekir. Otozomal dominant geçiş gösteren Von-Recklinghausen hastalığında kafeola lekeleri ve nörofibromatozis görülür .
Paraganglioma (Glomus Tümörü): Otonom sinir sistemi hücresi olan paraganglionik hücrelerden köken alır. Bulunduğu yere göre değişik isimler alır bunlar:
– Glomus timpanicum: Orta kulaktan kaynaklanır
– Glomus vagale: Boynun üst kısmında vagus siniri boyunca uzanır
– Glomus jugulare: Juguler bulbus civarından kaynaklanır
– Glomus karoticum: Karotis bifurkasyosundan kaynaklanır (Resim 39)
– Glomus laringikum: Superior laringeal sinir civarından kaynaklanır
Paragangliomalar yavaş büyüyen tümörlerdir. Genellikle hastadaki tek semptom boyunda kitledir. Tanıda DSA (Digital Subtraktion Anjiografi) yararlıdır. Tedavisnde cerrahi eksizyon öncesi mutlaka embolizasyon yapılmalıdır. Aşırı kanama yüzünden mortalite olabilir.
B. MALİGN KİTLELER
Hodgkin Lenfoma: Lenforetiküler sistemin malign tümörleridir. Genellikle tek taraflı, ağrısız, progresif büyüme gösteren kitle şeklinde karşımıza çıkar. En sık 9-12 yaşlar arasında tanı koyulan Hodgkin Lenfomada erkek/kız oranı 3/1’dir. Kilo kaybı, gece terlemeleri ve ateş, prognoz ve tedavi açısından önemli bulgulardır.
Evreleme için çoğu kez laparotomi gerekir. Agresif tedavi ile şifa sözkonusudur. Erken evrelerde radyoterapi 3-4 haftalık bir süre olarak programlanır. Kemoterapi geç evrede değer taşır
Non-Hodgkin lenfoma: Hodgkin lenfomaya göre yaygın ve erken infiltrasyon infiltrasyon gösteren bu tümörlerin tedaviye yanıtı iyi değildir, yüksek mortaliteyle seyreder. Sıklıkla ilk bulgu özellikle supraklavikuler bölgede görülen servikal lenfadenopatilerdir. En sık 5-15 yaşlar arasında görülür. Erkek/kız oranı 4/1. Evreleme için laparotomi gerekli değildir. Tanıda şüpheli lenf düğümleri, nazofarenks, orofarenks, burun, sinüslerdeki ekstranodüler odaktan en erken zamanda biyopsi alınmalıdır. Evre I ve II’de kombine tedavi ile 2 yıllık yaşam %80 civarlarındadır. Tedavisinde Radyoterapi ve kemoterapi birlikte kullanılır. Radyoterapi evre I ve II’de değerlidir .
Burkitt Lenfoma: Endemik vakalarda Ebstein Barr virüsü sorumlu tutulmaktadır. Non hodgkin lenfomanın bir varyantı olarak kabul edilir. 2-16 yaş arasında sık görülmekle birlikte en sık 7 yaş civarında görülür. Tedavisinde kombine kemoterapi ile birlikte iri tümör kitlesine cerrahi girişim düşünülmelidir. En etkili kemoterapötik ajan siklofosfamiddir .
Tiroid kanseri: Çocuklarda nadir görülmekle beraber erkekte daha sık gözlenir. Çocuklarda en sık papiller ve mikst tip tiroid ca görülür. Çocuklarda tiroidde solid nodül tespit edildiğinde %70 oranında kanser ile uyumlu olduğu akıldan çıkarılmamalıdır.
Rabdomiyosarkom: İnfant ve çocuklarda baş-boyunda görülen en sık yumuşak doku sarkomudur. En sık 2-6 yaş arasında görülür. Erkek/kız oranı 1.5/1. Tümör %30-65 oranında baş-boyun bölgesinde yerleşir. Orbital ve genital rabdomiyosarkomda prognoz iyidir. Tedavisinde cerrahi, radyoterapi ve kemoterapi kombinasyonu birlikte kullanılır
Nöroblastom: Çocukta en sık görülen malign solid tümördür. %90‘ı 4 yaş altı çocuklarda görülür. Sempatik sinir sistemi hücrelerinden kaynaklanır. En sık batında yerleşim gösteren bu tümörün primer servikal bölgede görülme sıklığı %5‘den azdır. Tanıda idrarda adrenalin ve noradrenalin metaboliti VMA bakılır, %90 hastada artmış olarak ölçülür. Kesin tanı için kitleden biyopsi alınmalıdır. Üç yıllık survival %23 civarlarındadır. Tedavisinde kitle mümkün olduğunca çıkarılır ardından radyoterapi ve kemoterapi kombinasyonu uygulanır.
HEPİNİZE SAĞLIKLI YAŞAM DİLERİZ.
KAYNAK:kbb.uludag.edu.tr