Parkinson Hastalığı Tedavisi ve Pil Takma
Bir tür elektriksel titreşimle uyarma gibi düşünün. Bu hücrelerin normalde belirli bir çalışma ritmi var. Çok yüksek frekansta uyardığınızda o ritmi tutturamıyorlar ve işlev dışı kalıyorlar. Pil cerrahisinin avantajı şu: Beyindeki doku zarar görmediği için eğer istenmeyen bir etki oluşursa pilin ayarlarını değiştirmeniz, pili kapatmanız ya da tamamen çıkarmanız mümkün. Geri dönüşümü olan bir yöntem yani.
Teknik olarak ise uygulama şöyle: Her hasta için hedeflenen merkezin o hastanın beynindeki koordinatları hesaplanıyor. Hastanın başı özel bir çerçeveye oturtulup bu çerçeve yardımıyla hesaplanan koordinatlar uygulanıyor ve hasta uyanıkken hedeflenen bölgeye elektrot dediğimiz incecik bir tel ile ulaşılıyor. Bu elektrotun ucundan istediğimiz şiddet ve sürelerle elektrik uyarıları verebiliyoruz. Elektrot kafatasına sabitleniyor ve deri altından getirilip aynı kalp pillerinde olduğu gibi hemen göğüs derisinin altına yerleştirilmiş bir pile bağlanıyor. Bu pili uzaktan kumandayla dışardan açıp kapatmak, kontrol etmek mümkün. Ne kadar sık, ne kadar şiddetli ve ne kadar sürelerle uyarı göndereceği gibi üç değişik ayarı dışardan yapmak mümkün. Pil cerrahisi, Yakma cerrahisine göre daha avantajlı, ama çok daha pahalı.
Türkiye’de her iki yöntem de uygulanıyor herhalde…
Türkiye’de İstanbul, Ankara, İzmir gibi büyük şehirlerde ve belirli merkezlerde her iki yöntem de uygulanıyor. Bu konuda uzmanlaşmış az sayıda beyin cerrahı arkadaşımız var. Doğru vakaya yapıldığı ve iyi uygulandığı zaman çok etkili olabilen bir yöntem bu. Özellikle pil koyma yöntemi ile hastalar büyük ölçüde düzelebiliyorlar, açılma-kapanmaları, istem dışı hareketler kayboluyor, ilaç dozları yan yarıya azaltılabiliyor.
Parkinson ve egzersiz
Parkinson hastalarında tıbbi tedavinin yanı sıra fiziksel aktivite ve egzersizlerin de önemli olduğu söyleniyor…
Evet fiziksel aktivite ve egzersizlerin özellikle kas sertliği ve hareket yavaşlığı üzerine olumlu etkileri var. Kullanılmayan kaslar zamanla atrofiye uğrayabilirler, yani kitleleri azalıp boyları kısalabilir, eklemler de düzenli hareket ettirilmedikleri takdirde sertleşip hareket yeteneğini kaybedebilirler. Dolayısıyla düzenli bedensel faaliyet ve egzersiz, kasların ve eklemlerin işlevselliğini sürdürmesini sağlıyor. Bu amaçla hastalarımız tüm eklem ve kaslarını her gün kısa sürelerle de olsa çalıştırmalılar. Bu egzersizlerin hastayı yoracak derecede ağır olması ya da uzun sürmesi gerekmiyor. Örneğin yürüme gayet basit ancak etkili bir egzersiz şekli. Bir başka seçenek yüzme, yapabilen hastalarda oldukça yararlı bir egzersiz şekli. Hastanın daha önceden yapageldiği tenis, futbol gibi spor aktiviteleri varsa bunları sürdürmelerini de öneririz. Çünkü bu tip bilinçli motor istem tarafından yürütülen hareketler, yürüme gibi otomatik hareketlere kıyasla Parkinson hastalığından daha az etkilenirler. Burada yeri gelmişken söyleyeyim, Parkinson hastalığında sorun büyük ölçüde yürümenin düşünmeden otomatik olarak başlatılması ve sürdürülmesin-dedir, yani “otomatik pilot” hasarlı iken “istemli, manuel pilot” daha iyi durumdadır. Bu yüzden hastalar komut verildiğinde ya da dikkatlerini toplayıp önlerindeki bir çizginin, eşiğin üzerinden atladıklarında yürümeyi başlatmaları kolaylaşır, adım mesafeleri büyür.
Özellikle önerdiğiniz hareketler var mı?
Hayır yok, bu hastadan hastaya değişebilir Ancak tüm büyük eklemleri ve onları oynatan kasları düzenli olarak hareket ettirmek önemli. İhmal edilmemesi açısından bu hareketler düzenli olarak sabah yataktan kalkındığında yapılabilir. Bu egzersizlerin ilaç tedavisinden çok yarar görmeyen öne eğik duruş, denge bozukluğu veya sandalyeden doğrulma zorluğu gibi belirtilere faydası olabilir.