Panik atak yapan hastalıklar
Panik atak görüntüsünü neler ortaya çıkarıyor?* Bir insan panik atak geçirirken acil polikliniklere gidiyor, burada da en çok kalp rahatsızlığıyla karıştırılıyor, hastaların bu konuda bilgili olması lazım. Panik atak diye önyargıyla psikologlara gidenlerin de, “acaba bu panik atağı ortaya çıkaran başka hastalıklar var mı” diye düşünmesi gerekir. Bu hastalıkları ise şöyle sıralayabiliriz:
Kalp-damar hastalıkları,
Kalp vurum sayısının artması,
Mitral kapak darlığı, miyokart enfarktüsü,
Mitral kapak yetersizliği,
Aort kapak darlığı yetersizliği,
Mitral kapak prolapsusu,
Kan basıncı yüksekliği ya da düşüklüğü,
Gelip geçici kansızlık,
Solunum güçlüğü,
Akciğer hastalıkları,
Kan şekerinde düşme,
Kansızlık,
Sinir sistemi hastalıkları,
Miyasteni,
Epilepsiler,
Baş dönmesi,
Kişilik bunalımları,
Cinsel kimlik bozukluğu,
Madde bağımlılığı,
Akut ve kronik tüm organik hastalıklar,
Şizofreni başlangıcı,
Histeri,
Aşırı çay ve kahve kullanımı.
Bu hastalıkların çoğu panik atak gibi nöbet geliştirebilir. Böyle durumlarla karşılaşınca hekimlerin ne düşünmesi lazım?
Her iki seçeneği de düşünmesi lazım. Herkes kendi stresini kendi yaratır, ortamın sizin için endişe verici, kaygı verici, bedensel ve ruhsal olarak sizi tehdit eden bir ortam olması bunları doğurur. Bulutlu bir havanın arkasından bir sürü dram üretebilirsiniz. Yalnızsanız karamsar, korkak hale gelebilirsiniz. Sadece koşullar değil, ortam değil, o koşulları algılayan insan önemli, sürekli kaygısı yüksek olan, duyarlı, duygusal ve mükemmeliyetçi insanlar bu sorunları en çok yaşıyor. Her şeyi en ince ayrıntısına kadar düşünen insanlar bunu yaşar. Bunun yararları ve zararları olabilir, çünkü insanlardan da ayrıntılı olmalarını beklersiniz ve bulamazsınız. O zaman kendinizi ruhsal olarak tehdit altında görüp bedeninizi de zorlarsınız. Bunlar bir araya gelince genel kaygı bozukluğunu ve panik nöbet yaşama şanssızlığını gösteriyorsunuz. Enerjinin bir başka yere nakliyle atabilir insan bunu. Resim yapabilir, müzik yapabilir, mesleğinde iyi olma konusunda gayret gösterebilir. Çoğulcu zekanız nerede gelişmişse o doğrultuda kendinizi geliştirebilirsiniz. Çoğulcu zekayı tanımlamak gerekirse; öncelikle zeka testlerini değerlendirmek gerekiyor. Zeka testleri 1905 yılında geliştirildi. Öğrencilerin okul başarısını somut olarak değerlendirmek için yapıldı bu testler. Ve görüldü ki, aynı IQ’ya sahip çocukların farklı yönleri gelişmişti ve bu gelişmişlik onlara farklı başarılar sunuyordu. Bu noktada zekaya, IQ içinde gelişmiş olan bir beceri, yetenek olarak yaklaşan da var, ayrıca IQ dışında oluşmuş bir zekalar toplamından söz eden de var. Çoğulcu zeka denildiğinde; dil ve sözün ön planda olduğu zeka, mantık ve matematik zekası, görsel zeka, işitsel zeka, iletişim becerisi zekası, içsel zeka, doğa zekası, bedensel zeka akla gelebilir.
Panik nöbeti ortaya çıkaran korkular
Panik nöbeti en fazla çıkaran korkular hangileri? Genel kaygı bozukluğu içine giren rahatsızlıklar. Her an insanın kendini kaygı içinde hissetmesi. “Yola çıkacağım ama trafikte sorun yaşarım, işe giriyorum ama mutlak başarısız olacağım, sınava giriyorum ama mutlak başarısız olacağım” gibi kendi içinde her durum için mutlak başarısızlık görüşünün hakim olması. Kaygının ruhsal olarak anlatımı negatif bir duygudur. Panik nöbetinden önce birçok kişide bu oluyor. Olası kötülükleri görüp önlem almayı sağlayan bu duygu, sürekli hale gelince paniğe neden olabiliyor. Bu yüzergezer kaygılar bazen takıntı-saplanfiya neden oluyor. Esasında tüm bu saplantıların, korkuların altında yatan kaygı düzeyi o kadar yüksek olmalı ki paniğe dönüşsün. Bir insanda korku, kaygı varsa insan mutsuz olur. Çünkü olumlu ve olumsuz duygu var insanda, insana elem veren duygular, kaygı, korku, kötümserlik var. İnsanlar bunlardan kurtulmak ister, savunma düzenleri de kaygıya karşı oluşmuş dengeleşimdir. Dengeleşim ruhsal yaşantıyı korkuya, kaygıya, öfkeye, karamsarlığa karşı dengede tutan savunma düzenleridir. Bunlar her an çalışıyor,” bunlar kaygı düzeyi arttıkça çöküyor. Kaygı düzeyi savunma düzenleriyle belirli bir sınıra kadar korunuyor. Bazı korkular ortaya çıkarıyor, karanlıktan korkmak, sokağa çıkmaktan korkmak gibi, dolayısıyla bilişsel işlevlerini başka şeylerle meşgul ederek o kaygıyı azaltıyor. Bu kişilerde en çok görülen korku agorafobidir. Çünkü sokağa çıkınca hastalanacağını, başına kötü bir şey geleceğini, fenalaşacağım, tedirgin olacağını düşünür.
İkincisi sosyal fobiler. Onlar da kendini yetersiz, eksik, çirkin, becerisiz, beceriksiz bulur. Başka insanlarla birlikte olunca travmatize olacağını düşünür. Güven duygusunu kaybeder. İlk insanın yaşantısından gelen korkular var ayrıca. Bunlar da ortak bilinç ve bilinçaltıyla taşınıyor. İlk insanın yaşadığı korkular gök gürültüsü, örümcek gibi korkular ve bunlar ortak bilinçte ilk insandan geliyor. Ne yaparsak yapalım ilk insandan gelen bazı korkuları, beklentileri koruyoruz. Bunların hemen hepsi doğayla iç içe olan insanların tabu diye gösterdiği şeyler, onlar da bize kadar geliyor. Şunu iyi bilin ki, bir insanın hastalıkla ilgili korkusu varsa o hastalığın ciddi bir tedavisi yoktur, bu nedenle korkulur.
Panik nöbetsiz korkular var. Birçok kişi sokağa çıkar çıkmaz, birçok kişi de sokağa çıkmayı tasarladığı zaman panik nöbeti geçirebilir. En büyüğü agorafobidir. İnsan kendini evde güvenli hisseder. Ayrılık endişesi de korku yaratır.