Otizm “İletişim Kurmayı Reddetme” rahatsızlığıdır. Sosyal ilişki, iletişim ve yaratıcı etkinliklerdeki yetersizliği içeren bir durumdur.
Otizm belirtileri “hafiften ağıra” değişen ölçülerde ve değişik kombinasyonlarda ‘hastalığın şiddetine göre” farklılık gösterir. Belirtilerden bazıları zaman içerisinde kaybolurken, bazıları da farklı zamanlarda yinelenebilir.
Otistik çocukların bir kısmında konuşma gelişmezken bir kısmında da dil gelişimi oldukça geç oluşur. Dil gelişimi oluşmuş olan otistik çocuklarda genellikle ses tonunun tekdüzeliği dikkat çeker.
Söylenenleri tekrar etme (ekolali) ve zamirleri ters kullanma otistik çocukların bir kısmında görülmektedir. Göz temasından kaçınma, adı söylendiğinde bakmama, başkalarının duygularını algılayamama ve kendi duygularını ifade edememe, arkadaş ilişkileri geliştirememe, öğrenmeye dayalı taklit becerilerini geliştirememe, otizm’in temel belirtilerindendir.
Otistik çocuklarda genellikle uçar gibi yapma, kendi etraflarında dönme, el çırpma gibi tekrarlayan hareketler görülür. İlgi alanı genellikle oldukça kısıtlıdır ve ‘diğer’ insanlara anlamsız gelen konularla aşırı derecede ilgilenebilir.
Otistik bir çocuk çevresinde olup biten hiçbir şeyle ilgilenmezken dünya üzerindeki her ülkenin başkentini ezbere söyleyebilir.
Otistik çocuklarda ‘kendine zarar verme’; başkasına zarar verme, komut alamama, aşırı hareketlilik gibi davranım problemleri görülebilir.
İşitsel uyarılara hiç tepki vermeyen veya işitsel uyarılara oldukça farklı tepkiler gösteren otistik çocukların; erken çocukluk dönemlerinde ‘işitme problemi’ olduğu kanısıyla ‘işitme testi’ne götürüldüklerine oldukça sık rastlanmıştır.
Bazı otistik çocukların çevrelerindeki kişilere hiç tepki vermezken, özellikle ışıklı ve dönen nesnelere takılıp kaldıkları, dönen nesne kaldırıldığında veya ellerinden alındığında oldukça rahatsız oldukları görülmüştür.
Bazı otistik çocukların taşınma, okul değiştirme, sevilen bir oyuncağın yerinin değiştirilmesi veya çok sevilen bebeğinin kaybolması gibi değişikliklerle karşı karşıya kaldıklarında kendine veya karşısındaki kişiye zarar verme gibi tepkiler verdikleri görülmüştür.
Bazı otistik çocukların fiziksel temastan hiç hoşlanmadıkları, yakın akrabalar tarafından kucağa alındıklarında veya öpülmek istendiklerinde rahatsız oldukları tespit edilmiştir. Bununla birlikte otistik çocukların çevrelerindeki kişilere bağlanmakta aşırı derece zorlandıkları, bağlandıktan sonra da ‘bağımlılık’ geliştirdikleri; sevdikleri kişilerden ayrıldıklarında da ciddi oranda kaygı geliştirdikleri gözlenmiştir.
Genellikle konuşmayı reddeden otistik çocukların isteklerini bağırarak, çığlık atarak, vurarak ve işaret dilini kullanarak ifade ettikleri görülmüştür.
Otizm Nasıl Tedavi Edilir?
Otistik çocuklarla çalışırken; aile, psikiyatr, psikolog ve eğitimci işbirliği içerisinde olmalıdır.
Aile, çocuğun ‘özel durumunun’ farkında olmalı, çocuğu toplumdan soyutlamamalı, çocuğundan utanmamalıdır. Otistik çocukları olan anne babaların birçoğu, çocuklarının rahatsızlığını kabul etmemekte, çocuklarına ‘Otistik’ teşhisi koydukları için uzmanları suçlamakta ve tedavi ve eğitimden kaçmayı tercih etmektedirler.
Bu nedenle ailelerin rahatsızlığı kabul etmesi, çocuğun gelişimi açısından büyük önem taşımaktadır.
Her otistik çocuk bireysel ayrıcalık gösterdiğinden öncelikle çocuk gözlenmeli, ölçüm araçlarıyla çocuğun performansı alınmalı ve her çocuğun ihtiyacına yönelik olarak bireysel bir tedavi ve/veya özel eğitim programı hazırlanmalıdır.
Bireyselleştirilmiş özel eğitim programlarında öncelikli olarak kazandırılması gereken davranış, göz teması kurabilme, yerinde oturabilme ve komut alabilme davranışlarıdır.
Aşırı hareketliliği olan, sinirlendiği zaman kendisine/karşısındakine zarar veren, tekrarlayıcı hareketleri yüzünden yaşamını devam ettirmekte zorlanan, yerinde duramayan, komut alamayan çocukların ilaç tedavisinden faydalanmaları uygundur.
Bu kazanımlar verildikten sonra, yoğun olarak iletişim kurma, oyun oynama, duyguları anlama, duyguları ifade etme, ten teması kurma gibi sosyal içerikli davranışları edindirmek, otistik bir çocuğun gelişimi açısından oldukça önemlidir.
Kaynak: Hastane.com.tr