Otizm ve Beslenme Yetersizliği
Bu bölümde, tıp araştırmacılarının ve DAN klinisyenlerinin otizm spektrum bilmecesinin parçalarını nasıl çözmekte ve aydınlığa kavuşturmakta olduklarını açıklayacağım. Tartışmamız, birinci bölümde değindiğim bazı biyomedikal konuların kavrayışını genişletecek ve derinleştirecektir. Otizmin biyomedikal kökenlerinden çok tedavisi ile ilgili okurlar, bu bölümü daha sonra ne geleceği konusunda referans materyali olarak kullanabilirler. Tedavideki son ilerlemeler, tanısal testlerin kullanımının daha iyi anlaşılmasında ve böylece alt gruplarda-ki her çocuk için daha etkili tedavilerin geliştirilmesinde yansımaktadır. Klinik olarak kanıtlanmış, farklı görünen alt grupları bütünleyen ortak semptom, çoğu otistik spektrumlu çocuğun aç beyinler dediğim durumu yaşamasıdır. Bu çocuklar üzerinde yapılan çalışmalarda, nörotipik çocuklarla karşılaştırıldıklarında görülen farklılıklar:
Otistik Çocuklarda Beslenme
Daha yüksek serum bakır Çinko eksikliği
Magnezyum eksikliği
Demir eksikliği
Daha yüksek bakır/çinko oranları
B12 eksikliği
Normalin altında glütamin
Daha düşük plazma sülfat
Daha düşük B6 vitamini
Daha düşük amino asitler; tirosin, karnosin, lizin, hidroksilizin
Daha düşük metionin düzeyleri
Daha yüksek glütamat
Yağ asitleri eksikliği Kalsiyum eksikliği
D, E ve A vitaminlerinin eksikliği
Beynin izolasyon halinde fonksiyon göstermeyeceğini ne kadar vurgulasam azdır. Bu bir takım oyunudur; enformasyon girdisi kadar yaşamsal besleyicilere de gereksinim vardır. Bu ihtiyaçları gidermek için beyin; immiin, endokrin ve gastrointestinal sistemlerin kompleks etkileşimine bağımlıdır.
Birçok otizm spektrumlu çocuğun erken tıbbi öyküleri, gastrointestinal zorlanmaları ve/ya da tekrarlayan orta kulak iltihaplanmalarım (kulak enfeksiyonları) işaret eder. Bu bulgular yiyecek seçme ve bağışıklık sapmaları, fonksiyonlarda. zayıflık ile bir araya geldiğinde, dikkatimiz gastrointestinal sağlık, besinsel durum ve bağışıklık yeteneğine çevrilir. Bu karşılıklı ilişkiler, çoğu, bağışıklık sistemi bozukluğuna ve besleyicilerden mahrum kalmış beyinlere sahip ASD çocuklarının tanı ve tedavisi ile ilgilidir. (Otizm Beslenme)
Otistik çocuk büyürken aileler, diğer doktorlar ve ben, birçok çocuk için en iyi sonucu elde etmenin anahtarının; erken biyomedikal tanıları izleyen, bağışıklık sistemini güçlendiren, bağırsakları iyileştiren ve sağlıklı bir besinsel durumu sağlayan tedaviler olduğunu görüyoruz. Bu tedavilerin doğru kombinasyonu genellikle beynin tam olarak işlevini yerme getirebilmek için ihtiyaç duyduğu besleyicileri ve nöronal girdiyi almasına yardım etmede başarı sağlar. Bu tedavi dizilerini “geniş spektrumlu yaklaşım” olarak adlandırıyorum; çoğu DAN doktoru kısaca DAN! protokolü olarak bahseder.
Bu felsefe, yıllarca süren laboratuar denemelerine ve binlerce hastayı kapsayan deneme yanılma klinik tedavilerine dayalıdır. Birkaç bin vaka hakkındaki bilgiyi paylaştıktan sonra birçok DAN! doktoru, bireyler arası farklılıklar ile birlikte, otistik hastalarının bağışıklık sistemi bozuklukları ve nörolojik sonuçlu mide bağırsak sistemi sorunları yaşadıklarını fark etmeye başladı. ASD’li çocuklara yardım etmenin biyomedikal modelini geliştirmeye doğru temel ipucu, büyük çoğunluğunda inatçı ishal ya da kabızlık, karın ağrısı, gaz ve şişkinlik ve—birçok durumda—kötü kokulu, açık renkli dışkı görüldüğünü gözlemlemekti. Buzdolabı anne modelinden, “genetik olmalı” modeline geçen tarihsel kontekst içinde birçok pediatr bu semptomlarla hastalık arasında ilişki kurmayı başaramamıştır. Ancak ben ve çoğu DAN doktoru, bu çocukları iyileştirme yoluna sokmak için gastrointestinal problemlerini çözmek gerektiğine inanmaktayız.
Bulmacanın ikinci parçası, otizmli birçok çocuğun gece boyunca uyumada sıkıntı yaşamasıdır. Birçok vakada bulmacanın ilk ve ikinci parçaları ilişkilidir. Bağırsak rahatsızlığı
uykuyu bozabilir. San Diego’da (Ekim 2001) otizm üzerine yapılan bir konferansa katılan DAN doktorları arasında birçok kişi; Dr. Kari Reichelt’in, birçok otistik çocuğun gece boyunca ağlayıp feryat etmesinin nedeninin yemek borusu reflüsü olduğu şeklindeki ifadesine katılmıştır.'” Uyku bozuklukları olmaktadır çünkü gece boyunca mide asitleri yükselmekte ve yemek borusunu—yiyeceklerin mideye geçtiği kassal zar boru—yakmaktadır. Canlarını yakan şeyin ne olduğunu genellikle söyleyemeyen bu çocukların uyanıp ağlamalarına şaşmamak gerekir.
ASD’li Çocuklarda Gastrointestinal Problemlerin Nedenleri
Otizmli çocuklarda mide bağırsak problemlerinin birçok nedeni olabilir. Çok sayıda çalışma, birçok ASD’li çocukta emi-lim bozukluğu, sindirim bozukluğu bağırsaktaki patojen üremeler (mantarsal, bakteriyel ve viral) ve anormal bağırsak geçirgenliği tespit etmiştir. Birçok aile, çocuklarının otizmi ile mide bağırsak sistemi anormallikleri arasındaki ilişkiyi önce fark etmez. Ne yazık ki, birçok doktor da bu ilişki hakkında bilgi sahibi değildir. Aileler tarafından sık sık; anormal miktarlarda gaz, geğirme ve kokulu dışkının yanı sıra kabızlık ve ishal ve bazen her ikisi de—zaman zaman değişerek—rapor edilir. Klinik biyopsiler birçok otistik çocukta, otizme özgü il-yak hiperplazi olduğunu ortaya koymaktadır. Birçok DAN doktoru ve tıp araştırmacısı, çocukların kronik mide-bağırsak problemlerinde bağışıklık sistemi bozukluğunun temel neden olduğuna inanmaktadır. Bununla birlikte, bu iki sistem birbiriyle çok ilişkili olduğundan bağışıklık bozukluğunun mu yoksa gastrointestinal patolojinin mi önce bulunduğunu anlamak genellikle olanaksızdır. Birinci bölümde işaret ettiğimiz gibi yiyecek intoleransı ya da alerji öyküsü, glüten ve kazein sindirme yetersizliği ve kronik mantar enfeksiyonları, mide-bağırsak patolojilerinde payı olan bağışıklık bozukluğunun— sonradan ve/ya da genetik—ipuçlarıdır. Artan miktarda kanıt, kırılganlığı artmış çocuklarda geçici ya da kronik, sonradan genetik immün ve gastrointestinal problemlerin başlamasında, ağır metaller içeren aşılar ve tekrarlanan antibiyotik kullanımı gibi dış etkilerin tetikleyici rolünü desteklemektedir.
Bu kompleks alanların—gastrointestinal, immünel, enfek-siyonel ve besinsel—karşılıklı etkileşimi, yalnızca çocukla ilgili tıbbi bilgiler ve aşıları ile semptomları hakkında değil, aynı zamanda ailenin tıbbi geçmişi hakkında da kapsamlı bilgiyi bir araya toplamayı önemli hale getirir. Özellikle ailede oto-immün, alerjik ya da bulaşıcı hastalık olup olmadığını saptamamız gerekir. Benim tahliller hakkındaki düşüncelerim, testlerin yararları ve bedelleri ile genellikle önerdiğim test dizileri hakkında dördüncü bölümde daha fazla bilgi vereceğim.