Okul Öncesi Eğitimin Temel Yöntem ve Esasları
Dünyanın en karmaşık, en gerekli, en değerli, en önemli, en güç ve en kutsal hizmeti çocuk eğitimidir.
Eğitimin temeli ailede atılır ve okulda daha geniş bir anlam kazanarak devam eder. O halde ailenin de, okulun da konu ile ilgili görev ve sorumlulukları daha iyi anlaşılmaktadır. Dünyada eğitimin anlamı eskiye göre çok değişmiş, daha bilimsel ve daha gerçekçi bir anlam kazanmıştır. Eskinin ceza ağırlıklı anlayışı yerini, sevgi, şefkat, insancıl davranma, davranışlarında daha özgür olabilme rehberlik yaparak eğitip öğretme yöntemlerine bırakmıştır. Eğitimcinin görevi çocuğa doğruyu göstermek, onu doğrulara alıştırmak, ona kişiliğini kazandırmak olmalıdır. Çocuk itilerek, kakılarak, ceza verilerek, tehdit edilerek eğitilecek bir varlık değildir. Çocuk iyiyi, doğruyu, güzeli kendi deneyimleriyle bulmalıdır. Eğitimcinin görevi çocuğa samimi yardım ve rehberlik olmalıdır. Bu konuda aile ve öğretmeni ayrı düşünmek ve birbirinden soyutlamak mümkün değildir. Yani çocuğa aile nasıl davranacaksa öğretmen de öyle davranmalıdır. Çelişkili davranılmaktan kaçınılmalıdır.
Eğitim bir inanma ve düşünme işidir. Hazırlıklı olunmayan bir eğitim uygulaması başarılı olamaz. Bu konudaki ayrıntıları aşağıda sırasıyla vermeye çalışalım. Gerek bilimsel araştırmalarımızın ve gerekse deneyimlerimizin ışığı altında çocuk eğitimi konusundaki ayrıntıları önce aile eğitiminden başlayarak vermeye çalışalım
1- Aile terbiyesi dünyanın her yerinde temel kabul edilmiştir. O halde aile psikolojik bilgiden ve pedagoji tekniğin- den yoksun olmamalıdır. Bir çocuğun geleceği ve kişiliği aile eğitiminin kalitesine bağlıdır.
Eğitim doğumla başlar: Doğumdan sonraki ilk yıl eğitim açısından en duyarlı süredir. Bu süre içinde çocuğun sonsuz sevgiye ve şefkate ihtiyacı vardır. Bu sevgi ve şefkati bulamayan çocuklar huysuz, bezgin ve intibaksız olurlar.
Çocuğun beslenmesinde gıdanın değeri ve önemi ne ise, sevgi ve rahatlığı da o kadar duyarlılık göstermeyi gerektirir.
Çocuk gıdaya karşı duyduğu açlık duygusunu sevgi ve şefkate de aynı istekle ve iç güdüsel olarak duymaktadır. Bu duygusal açlık zamanında tatmin edilmezse hayat boyu sürecek bir hatanın temeli atılmış olur.
Bir yaş çocuğunun en önemli etkenlerinden biri de meme işidir. Memeden çok erken, çok geç ya da birden bire kesmek çok önemli duygusal tıkanmalara neden olmaktadır. Gelişi güzel meme verme saatleri hatalı sonuçlar doğuracağından annelerin bu konuya dikkatle özen göstermeleri gerekmektedir.