Öksürük belli bir hastalık ya da fizyopatoloji için özgül değildir, niteliği ne olursa olsun, solunum sisteminde bulunmaması gereken bir öğeye karşın gelişen, koruyucu ve özgül olmayan mekanik bir reflekstir. Öksürük akciğerleri zararlı etkenlerden koruduğu gibi mide salgılarının aspirasyonunu da önler.
Öksürüğe neden olabilen astım ve bazı alerjik hastalıklarda sinirsel etmenler rol oynamaktadır. C reseptörlerinin uyarılması ve duysal sinir uçlarından salman subs-tans P bronkokonstriksiyon ve öksürüğe neden olabilmektedir.
Öksürüğe yol açabilen alerjik hastalıklardan bronş astımında bazı hastalarda yalnızca kronik iritatif bir öksürük yakınması vardır. Bunlarda klasik hışıltı (ıvheezinğ) ve nefes darlığı belirgin değildir. Alerjik ri-nitte burun salgılarının geriye doğru akması nedeniyle, kuru bir öksürük bulunabildiği gibi, ses kısıklığı ya da boğazı temizleme gereksinimi de bulunabilir. Küçük yaştaki çocuklarda inek sütü içilmesine bağlı pulmoner sideroz ile tanımlanan Heiner sendromunda da kronik bir öksürük bulunur. Demir eksikliği anemisi ve hışıltı da klinik belirtilere eşlik edebilir. Öksürük etiyolojisi araştırılırken kulak burun boğaz ve dahiliye muayenesinden sonra hemogram, akciğer ve paranazal sinüs grafileri, balgam incelemesi, solunum işlevi testleri, deri testleri yapılmalıdır.
Bütün üst ve alt solunum yolu enfeksiyonları (larinjit, trakeit, bronşit) öksürüğe neden olabilir. Ayrıca bu enfeksiyonlardan sonra öksürük reseptörlerinin uyarılmaya devam etmesi sonucu reaktif bir öksürük gelişebilir. Özellikle çocuklarda hava yolu yabancı cisimlerine dikkat etmek gerekir. Tüberküloz ile üst ve alt solunum yolunun habis ve selim neoplazmalarını da araştırmak gerekir.
Rekürren laringeal sinir basısında (medi-asten içinde aort anevrizması, büyümüş lenf bezleri, atrium hipertrofisi, mediasten içi tümörler) vokal kordlarda da paralizi gelişebildiğinden öksürükle birlikte ses kısıklığı da ortaya çıkar. Dış kulak yolunda bulunan yabancı cisim auriküler sinirin dalını (Arnold siniri) uyararak kronik bir öksürüğe yol açabilir.
Kalp hastalıkları (konjestif kalp yetersizliği, mitral stenoz) hipertansiyonda kullanılan ACE inhibitörleri ve gastroözofageal reflü hastalığı da öksürüğe neden olabilir. Reflü durumunda mide içeriği akciğerlere aspire edilebilir ve asit pH nedeniyle solunum yollarında tahriş ve enflamasyon gelişir.
Hiçbir organik neden bulunamayan hastada psikojenik kaynak düşünülmelidir. Özellikle çocuklar ilgi çekmek amacıyla bu yola başvurabilir.
Öksürük koruyucu bir işlev gördüğünden bazı özel durumlar dışında (hastayı halsiz bırakması, uykuyu engellemesi) baskılan-mamalıdır. Yararsız öksürük baskılanmak ya da sekresyonları çıkarır hale getirilmelidir. Öksürüğün tedavisine başlarken, mutlaka altta yatan hastalığa da yönelmek gerekir.
Üst solunum sistemi hastalıklarının semp-tomatik tedavisi için hazırlanan ilaçlarda antitusif, antihistaminik, ekspektoran ve dekonjestanlar bulunur. Antitusifler merkezi ve periferik etkililer olmak üzere ikiye ayrılır. Öksürük merkezini (medullada) etkileyerek öksürüğü baskılayan merkezi antitusiflerden en sık dekstrometorfan ile kodein kullanılmaktadır. Noskapin ve narkotiklerden morfin de bu yönde etki etmektedir. Periferik etkililer öksürük refleksinin gidiş ya da dönüş yolunu etkilerler. Larinks üzerinden kaynaklanan öksürüklerde koruyucu, yumuşatıcı maddeler kullanılır (gliserin gibi). Bunlar tahriş olan farinks mukozasını kaplayarak koruyucu bir örtü oluştururlar.
Mukusun yoğunluğunu azaltan mukolitik-ler (örn. asetilsistein) bronşit, larinjit, sinüzit gibi durumlarda kullanılabilir. Aynı amaçla nemlendirici aerosoller ve buhar inhalasyonları da kullanılır. Bunlar da farinks mukozasında koruyucu bir örtü oluştururlar (Ökaliptol, benzoin tentürü). Ekspektorasyonu artırmanın en iyi yolu uygun hidrasyonun sağlanmasıdır. Sonuç alınamazsa kullanılan iodürler salgıları sulandırarak, solunum yoluna atılmasını sağlar.
Öksürükten kaynaklanan bronkokonstrik-siyon bulunduğunda ekspektoranlarla birlikte bronkodilatatörler verilebilir. Çok ağır öksürüklerde derialtına morfin yapılabilir.