TARİHÇE
Obsesyon kelimesi halk arasındaki ifadesiyle saplantı veya takıntı latince rahatsız etme anlamında kullanılan “ obsideratum” ya da “obsidere” kelimesinden alınmıştır.
18. yüzyıl Trevoux cizvitlerinin düzenledikleri sözlükte “obsesyon” kavramı zararlı düşünce takıntıları olan ya da öyle sanılan kişilerin durumu olarak tanımlamıştır.
Efsanelere, edebi bir çok esere konu olmuş olan saplantı hastalığı en çarpıcı ve meşhur örneğini Shakespeare’in Macbeth adlı eserinde bulmuştur. Lady Macbeth’in etkisiyle kocası Macbeth , Kral Duncan’ı öldürür ve L. Macbeth’de bir el yıkama hastalığı başlar. “Arabistan’ın bütün parfümleri getirilse bu elin kirleri temizlenemez” der ve ellerini yıkamaya devam eder.
Toplum içinde saplantı hastalığı yüz kişiden iki veya üçünde görülebilir. Başlangıç yaşı ortalama 20 yaş civarındadır. Hastaların yaklaşık üçte ikisi 25 yaşın altında hastalığa yakalanırken, yüzde on beş kadarı da 35 yaş sonrasında hastalığa yakalanmaktadır. Erkeklerde görülme yaşı kadınlara göre daha küçüktür. Erkeklerde 6- 15 yaş arası sıklıkla görülürken, kadınlarda 20- 29 yaş arasında daha sık görülmektedir.
Sosyo-kültürel faktörlerden de etkilenebilen saplantı hastalığı bekarlarda evlilerden daha fazla görülmüştür.
Birinci derece akrabası hasta olanlarda görülme riski daha fazla bulunmuştur.
TANIM
Obsesyon ( saplantı-takıntı) insanın aklına istenmeden, elinde olmadan gelen rahatsız edici düşüncelerdir. Bu düşünceler geldiği zaman kişide büyük bir sıkıntı oluşur ve kişi bu sıkıntıları ortadan kaldırmak için bazı uygunsuz, kendini yapmaktan alıkoyamadığı ve saçma bulduğu yineleyici hareketler yapmaya başlar. Bu hareketlere de kompülsiyon (zorlantı) adı verilir. Mesela kirlilik düşünceleri olan kişilerin sık sık ellerini yıkaması kompülsiyona bir örnektir. Bu düşünceler ve eylemlerin zamanla şiddeti artar ve kişinin günlük hayatının büyük bir kısmını işgal etmeye başlar. Sonuçta kişinin işlevselliği önemli ölçüde etkilenir ve bu durum tedavisi şart olan bir hastalık haline gelir.
Değişik şekillerde görülebilen obsesyon (saplantı- takıntı) ve kompülsiyonların önemlileri şunlardır;
Bulaşma obsesyonları : En sık görülen saplantı çeşididir. Kişide eline olmadan kirlenmeyle ve hastalık bulaşmasıyla ilgili bir tehdit algısı oluşur. Yani kişi kendisinin toplumun diğer bireylerinden daha çok mikrop, pislik ve kirle karşılaşma tehlikesinde olduğuna inanmaya başlar. Bu düşüncenin etkisiyle de gereksiz tedbirler almaya başlar. Bulaşma korkusuyla el sıkışmaktan, umumi tuvaletleri kullanmaktan, para ve kapı tokmaklarını tutmaktan kaçınır. Bu işlerden birini yaptığı zaman da kendilerine mikrop, toz, feçes ya da idrar bulaştığını düşünüp ellerini yıkarlar. Günde 3-4 saat elini yıkayan, her yıkamada en az yarım saat ayıran, dışarı çıkıp eve geldikten sonra hemen elbiselerini çıkarıp yıkamaya atan kendisi de banyoya koşan, her banyoda ve tuvalete girmede 2-3 saat harcayan bir kişide temizlik saplantısının olduğu düşünülür. Çok fazla el yıkamaktan zamanla bu kişilerde yıkanan bölgelerde, özellikle ellerde soyulmalar, cilt tahrişleri görülür.Saplantı hastalarının yüzde 25-50’sinde bulaşma saplantıları görülür.
“Kuşku obsesyonları; Bu çeşit saplantılar da en sık görülen ikinci çeşit saplantılardır. Kişide sürekli bir şeyleri yapıp yapmadığı ile ilgili kuşkular oluşur. Bu kuşkular büyük sıkıntı yaratır ve kişide aşırı bir kontrol etme davranışı oluşur. Acaba ocağı kapattım mı?, kapıyı kilitledim mi?, ışığı söndürdüm mü? gibi kuşkuların sonucunda emin olmak için defalarca tüpü, kapıyı, ışığı kontrol eder.
En sık görülen üçüncü çeşit kompülsiyon olmaksızın zihne yerleşen obsesyonel düşüncelerdir. Durmadan cinsel ve saldırgan bir hareketle ilgili düşünceler zihni meşgul eder. Kişiler bu durumdan dolayı kendilerini sürekli kınarlar.
Bir diğer durum da kişide kompülsiyon olmaksızın beliren saplantılı düşüncelerdir. Bunlar da özellikle saldırgan hareketler ve cinsel dürtülerle ilgili düşüncelerdir. Kişinin zihnini sürekli meşgul ederler. Kişi artık başka bir şey düşünemez hale gelir. Unutmak istedikçe şiddeti daha da artar.
“Simetrik” veya “ eksiksiz olma” saplantıları da sık görülen saplantı çeşitlerindendir. Kişi yaptığı işin eksiksiz olmasına, evdeki veya masasındaki eşyaların düzgün ve simetrik olmasına hastalık derecesinde dikkat eder. Öyle ki saatlerce bu simetriyi sağlamak için uğraşabilir. Eğer bu simetriyi ve düzenliliği yerine getiremezlerse aşırı sıkıntı duyarlar ve sıkıntılarını gidermek için saatlerce uğraşırlar. Bu yüzden işlevsellikleri önemli ölçüde etkilenir. Bir davet, randevu, iş gibi etkinliklerine yetişememe, işleri yetiştirememe gibi sorunlarla çok sık karşılaşırlar.
Ayrıca Tanrı var mıdır?, varsa Tanrıyı kim yaratmıştır? gibi uçsuz bucaksız sorularla giden “ metafizik obsesyonlar” ya da dini obsesyonlar dediğimiz saplantı çeşitleri de vardır. Kişinin aklına istenmeden ve elinde olmadan Allah’ın olmadığı gibi düşünceler gelir. Hatta bazı zamanlar Allah’a küfür şeklinde düşünceler oluşabilir. Kişi bunun neticesinde, hele hele inançlı bir kişi ise aşırı sıkıntı ve suçluluk, günahkarlık duygusuna kapılır. Bu sıkıntıyı ve suçluluk duygusunu bertaraf etmek için de sesli veya içinden „tövbe tövbe“, „estağfirullah“ gibi sözler sarfeder. Bu düşünceler öyle artar ki kişi günlük işlerini yapmaz ve hatta ibadet edemez hale gelir.
Kanser, AİDS gibi hastalıklara yakalandığı şeklinde düşüncelerin geldiği “hastalık obsesyonları” bir diğer saplantı çeşitidir. Kişi bu yüzden tetkikler yaptırır ancak bir sonuç çıkmadığı halde elinde olmadan hasta olduğu düşüncesini zihninden atamaz. Hastalık düşüncesinin yarattığı sıkıntıyı gidermek için sürekli hastaneye gidip tetkik yaptırır, tetkiklerden bir sonuç çıkmaz, o an için rahatlar ancak düşünce zihninden gitmez. Bu kısır döngü şeklinde hep bu şekilde devam eder.
Otomobil plakalarını ve evlerin numaralarını okuma, apartmanların kaç kat olduğunu sayma gibi “sayma obsesyonları” da görülen diğer obsesyon çeşitleridir.
TEDAVİ
Yapılan çalışmalarda insan beyninde mutluluk kimyasallarından biri olan serotonin maddesinin seviyesinin ve etkinliğinin azalması sonrasında obsesif kompülsif bozukluğun gelişebildiği tespit edilmiştir. Bu konudaki çalışmalar devam etmektedir, ancak şu an bu verilerden hareketle serotonin maddesinin etkinliğini artıran ilaçlar tedavide kullanılmaktadır.
İyi ve doğru bir ilaç tedavisiyle hastaların yaklaşık % 60’ı tedavi edilebilmektedir. Ancak tedavi sürecinde hastaların dikkat etmesi gereken husus tedavi etkinliğinin geç başlaması hususudur. Etkinin başlaması ve olgunlaşması için 2-3 aylık bir süre gerekmektedir. O yüzden bu sürenin göz önünde bulunulması ve sabırla tedaviye devam edilmesi çok önemlidir.
İlaç tedavisi tek başına yeterli olmazsa ilaveten elektroşok ve Transkraniyal Manyetik Uyarım (TMU) tedavisi de devreye sokulmalıdır. Son yıllarda transkraniyal manyetik uyarım denen bir tedavi yöntemi saplantı hastalığının tedavisinde kullanılmaktadır. Türkiye’de ilk ve tek manyetik uyarım cihazını bünyesinde bulunduran Memory Center’da uygulanan hastalarda ümit edici sonuçlar alınmaktadır.
Son yıllarda yapılan uygulamalara göre ilaç-elektroşok-manyetik uyarım tedavisine bilişsel ve davranışçı terapi yöntemleri ilave edildiğinde tedavi şansı % 70-80’e çıkmaktadır. Davranışçı tedavilerde de üzerine gitme, dikkati başka yöne çekme, stresle mücadeleyi öğrenme ve “bio-feedback” gibi yöntemler uygulanmaktadır.
Bilinmesi gereken en önemli konu bu durumun üzerine gidildiği taktirde tedavisinin yapılması mümkündür. Kişinin sebat etmesi büyük önem arz etmektedir.