Obezite yaşam süresini kısaltıyor
Obezite, insan yaşamını kısaltan ve yaşam kalitesini olumsuz yönde etkileyen bir hastalık. Obezite sorununda yapılabilecek en büyük hata, kişiye özel olmayan, çok düşük kalorili, kontrolsüz şok diyet uygulamaları…
İSTANBUL – Obezitenin nedenlerini, korunma yollarını ve sağlıklı beslenmenin püf noktalarını Memorial Hastanesi Beslenme ve Diyet Bölümü’nden Dyt. Emel Unutmaz anlattı.
OBEZİTE NEDİR?
Şişmanlık, kadın erkek genç yaşlı herkesi ilgilendiren bir sağlık sorunu, diğer bir tanımla da vücudun fiziksel yapısına uymayacak ölçülerde aşırı derecede yağ depolamasıdır. Obezite, ilerleyici ve tekrarlayıcı olması açısından mutlaka tedavi edilmelidir. Ayrıca obezite ciddi sosyal ve psikolojik yönleri olan, tüm yaş gruplarında ve her sosyo-ekonomik düzeyde görülebilen kompleks bir hastalıktır.
Obezitenin klinik olarak değerlendirilmesinde beden yağ ölçümü, vücut ağırlığı, beden kitle indeksi, deri kıvrım kalınlığı, bel-kalça oranı gibi çeşitli yöntemler kullanılabilir. Bunlar içinde en çok kullanılan yöntem ise beden kitle indeksi ve bel çevresi ölçümüdür.
Beden kitle indeksi kilonun boyun karesine olan oranıdır. Bu oran 25’in üzerinde olan yetişkinler kilolu, 30’un üzerinde olanlar obez olarak tanımlandırılır. Beden kitle indeksi 40 ve üzerinde olan morbid obez ise obezitenin gözle görülür bir şekilde ciddi hastalıklara, fiziksel sorunlara hatta ölüme neden olabileceği noktaya ulaşmış şeklidir. Bel çevresi ile değerlendirme yapmak istenildiğinde, kadınlarda olması gereken değer 88 cm ve altı, erkeklerde ise 102 cm ve altıdır.
Beden yağ ölçümü obezitenin en hassas göstergesidir. Normal değer kadınlarda % 20-25, erkeklerde ise %15-18 yağ yüzdesidir. Biyo elektrik empedans adı verilen alet yardımı ile kişinin kas, su ve yağ yüzdesi ölçülür. Bu şekilde kilonun asıl istenmeyen birleşeni olan yağ miktarı öğrenilebildiğinden daha fazla tercih edilen bir göstergedir.
Ayrıca obez kişinin bir program dahilinde zayıflamaya başladığında da vücudundaki değişikliklerin takibinde önemlidir. Çünkü zayıflama programlarında kilo kaybında asıl hedeflenen vücut yağından kayıptır. Mutlaka kastan bir miktar kayıp söz konusu olacaktır ancak amaç bunu minimize etmek, fiziksel aktivite ile destekleyerek engellemek ve asıl kaybı yağlardan sağlamaktır.
OBEZİTENİN NEDENLERİ NELERDİR?
Obezite, vücuttaki yağ oranının düzensiz artışına neden olan hormonlarla, genetik yatkınlıkla ve doğru olmayan beslenme alışkanlıklarıyla orantılı bir hastalıktır.
Son yıllarda obezitenin hızla artmasının en büyük nedenleri, endüstriyel ilerleme ile birlikte fiziksel güce dayalı yaşamdan hareketsiz yaşama geçiş ile düşük kalorili besinlerin tüketiminden, ulaşılabilirliliği artan, tüketimi özendirilen bol kalorili, yüksek şeker ve yağ içerikli besinlerin tüketimine olan geçiştir.
Özellikle genetik yatkınlığı olan, ailesinde obezite hikayesi olan kişilerde bu etkilerin sonuçları daha hızlı görülmektedir.
Enerji alımının tüketiminden fazla olduğu durumlarda enerji dengesi bozulur. Bu dengeyi, diyet, egzersiz ve genetik faktörler sağlar. Kişilerin davranışlarındaki değişiklikler, televizyon ya da bilgisayar başında fazla vakit geçirmeleri, hareketsiz bir yaşam tarzını benimsemeleri, öğün aralarında yüksek enerjili gıdaları tüketmeleri ve fast food denilen tost, sandviç hamburger, patates kızartması, pizza vb. besinlerin tüketimini artırmaları, alkol kullanımı şişmanlığın en büyük nedenleri arasındadır.
Bunların dışında kişinin geçirdiği süreçlerde şişmanlamaya olan eğilimde önemlidir. Örneğin gebelikteki yanlış beslenme ile birlikte gelen fazla kilo artışı, ergenlik döneminde ve menopozda kişilerin kilo alma eğilimlerindeki artış ileriki dönemlerde obezite riskini arttırır.
Hipotiroidizm, cushing sendromu gibi hastalıklar ve bazı ilaçlarda obeziteye neden olabilir.
OBEZİTENİN TÜRKİYE’DE VE DÜNYADA GÖRÜLME SIKLIĞI NEDİR?
Obezitenin 1980’den günümüze 3 katı arttı düşünülüyor. Özellikle bu son yirmi yıldaki artış bir salgın hastalığa benzetiliyor. Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre, dünyada 1 milyar fazla kilolu insan bulunuyor. Bu salgından Türkiye’de etkilenmiş durumda; kadın nüfusunun yaklaşık üçte biri, erkek nüfusunun da yaklaşık beşte biri obez. Son yapılan çalışmalarda ülkemizde obezite görülme sıklığı 30 yaş üzeri erkeklerde %21, kadınlarda ise %43.
Obezite genel olarak orta yaş sorunu gibi görünse de her yaş grubunda görülebilir. Bununla birlikte çocukluk çağında başlayan şişmanlığın ileriki dönemde devam ettiğine ilişkin birçok çalışma da bulunmakta. Ayrıca çalışmalar göstermektedir ki, şişmanlık sadece sayı olarak değil derece olarakta artmakta. Obezitenin başlama yaşı küçüldükçe derecesinin arttığına ilişkin çalışmalar da bulunuyor.
OBEZİTE HANGİ SAĞLIK PROBLEMLERİNE NEDEN OLUR?
Vücutta aşırı miktarda bulunan ve özelliklede bel bölgesinde toplanan yağ, koroner kalp hastalığı, yüksek kan basıncı, inme, dislipidemi (kanda anormal düzeyde yağ) ve karaciğer yağlanma riskini arttırır.
Kişilerin solunumuna verdiği mekanik yük nedeni ile solunum güçlüğü ve uyku apnesi (uyku sırasında nefes alıp vermede bozukluk) sık karşılaşılan sorunlardır. Morbid obezitede kanda karbondioksitin artmasına bağlı olarak kişilerde sürekli bir uyku hali gözlenir.
Şişmanlığın neden olduğu endokrin ve metabolik rahatsızlıklar da söz konusudur. Bunlardan en fazla karşılaşılan şeker hastalığıdır. İnsüline bağımlı olmayan diğer adı ile tip 2 diyabetin ortaya çıkmasında en önemli faktörlerden biri şişmanlıktır.
Osteoartrit (eklem hastalığı) iskelet ve kasların ağır yükler altına girmesine bağlı olarak oluşan düztabanlık, diz ve kalça problemleri yaşanmaktadır.
Günümüzde şişmanlık estetik açıdan da hoş karşılanmadığından kişilerde psikolojik sorunlara da neden olmaktadır.
Bunların dışında çeşitli kanser türleri, reflü, özefajit, safra kesesi taşı, polikistik over ve doğurganlıkta azalma gibi çeşitli sorunlarda obezitenin neden olabildiği, tetiklediği hastalıklar olarak sayılabilmektedir.
NASIL ÖNLEM ALINABİLİR?
Şişmanlık, oluştuktan sonra geri dönüşü oldukça zor ve ciddi bir sağlık sorunudur. Tedavi endokrinolog, diyetisyen, fizik tedavi ve rehabilitasyon uzmanlarından oluşan bir ekip tarafından takip edilmelidir. Kazanılan yağ kitlesinin kaybı ve bu kaybı korumak uzun uğraşlar ve zaman gerektirebilir.
Eğer daha önce belirttiğimiz parametrelerde obez sınıflamasında iseniz en kısa zamanda uzman yardımı almalısınız.
SAĞLIKLI BESLENME ÖNERİLERİ
Şu an kendinizde böyle bir risk görüyorsanız bugünden itibaren sağlığınız için bazı önlemler almaya başlayabilirsiniz.
İlk basamak yaşam biçimini değiştirmektir. Hareketsiz yaşamınıza fiziksel aktivite eklemeli ve beslenme alışkanlıklarınızı değiştirmelisiniz. Kilo kaybının kalıcı olabilmesi için diyet ve egzersizin birlikte yürütülmesi şarttır. Hayatınıza katacağınız düzenli ve tempolu yürüyüşler, enerji tüketiminizi ve bazal metabolizmanızı artırarak, obezitenin neden olacağı olumsuzlukları (kan basıncı, kolesterol ve trigilseritlerin artması ve iyi kolesterol HDL’nin azalması gibi) azaltacaktır. Ayrıca, kas kayıplarının en düşük seviyede tutulmasına yardımcı olacak ve psikolojik açıdan bir rahatlama sağlayacaktır.
Zayıflamanın şiddetle istenmesinin neden olacağı hızlı kilo verme isteği ile kişiler hatalı zayıflama diyetleri uygulamakta ve tedaviden öte başka sağlık sorunları ile karşı karşıya kalmaktadır. Tüm yaşam kalitesi ve sağlıklı olmak için tek koşul her durumda yeterli ve dengeli beslenmedir. Bunun için her besin grubundan düzenli bir biçimde tüketilmesi gerekir.
Sağlıklı zayıflama diyetlerinde kişiye bağlı olarak değişmekle birlikte haftada 0.5-1 kg olmak üzere ayda 2-4 kg kayıp hedeflenir. Ancak bu yüksek kilolu kişilerde daha fazla olmaktadır.
Zayıflama diyetlerinin temelinde dengeli ve yeterli beslenme ile birlikte bol sıvı tüketimi, posa tüketiminin arttırılması ve günlük 5-6 öğün beslenme yatmaktadır. Zayıflama diyetlerinde günlük olarak en az 2 litre sıvı tüketimi hedeflenmelidir. Posalı besinler, tokluk oluşturması, barsak hareketlerini artırması, kan- kolesterol ve şekeri dengelemede yardımcı olması bakımından zayıflama diyetlerinde önemlidir. Yapılan hatalardan biri de tamamen yağsız diyet tüketerek yağda eriyen vitaminlerin emiliminin ve bağırsak çalışmalarının azalmasına neden olmaktır. Stresli zamanlarda yediklerimizi kontrol altına almak, öğün atlamamak, çok hızlı yemek yememek gibi basit görünen hataların engellenmesi de kilo kaybı ve kontrolünde oldukça önemlidir.